Nuseyrat katliamı ve siyonizm vahşeti

Ahmet Varol yazdı. Siyonizmin, sadece Filistin halkına karşı değil tüm insani değerlere karşı savaşan korkunç bir vahşet olduğu gerçeğini görmemek için sürekli gözlerinizi kapatsanız bile duyduklarınız ve hissettikleriniz bu gerçeğin farkına varmanız için yeterli olacaktır. Siyonist işgal güçleri 8 Haziran Cumartesi günü Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Nuseyrat Mülteci Kampı’nda, insan olduğunu söyleyen herkesin … Nuseyrat katliamı ve siyonizm vahşeti Devamı »

Eklenme Tarihi: 13 Haz 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 13 Haz 2024
Nuseyrat katliamı ve siyonizm vahşeti

Ahmet Varol yazdı.

Siyonizmin, sadece Filistin halkına karşı değil tüm insani değerlere karşı savaşan korkunç bir vahşet olduğu gerçeğini görmemek için sürekli gözlerinizi kapatsanız bile duyduklarınız ve hissettikleriniz bu gerçeğin farkına varmanız için yeterli olacaktır.

Siyonist işgal güçleri 8 Haziran Cumartesi günü Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Nuseyrat Mülteci Kampı’nda, insan olduğunu söyleyen herkesin mutlaka karşı çıkması, reddetmesi gereken son derece vahşi yöntemlerle korkunç bir katliam gerçekleştirdi.

Vahşetin boyutlarını anlamak için önce başvurulan yöntemlerden söz etmek gerekiyor.

Siyonist işgalciler, kendilerini kamufle ederek Filistinlilerin arasına sızma yöntemine yıllardan beri başvuruyor. Hatta bu amaçla, Filistinlilerin “Musta’ribin” adını verdiği özel bir birlik bile oluşturdular. Bunlar Filistin halkının yerel şivesini çok iyi öğreniyor, onlar gibi konuşuyor, onlar gibi giyiniyor ve onların geleneklerine göre hareket ediyorlar.

Bu şekilde kendilerini kamufle ederek Filistinlilerin arasına girip cinayet işliyor, adam kaçırıyor ya da resmi kıyafetli işgalcilerin baskın düzenlemeleri için konum belirliyorlar.

Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenledikleri baskında da aynı yöntemi kullandılar. Ancak bu kez kendilerini sığınmacıların ve sağlık elemanlarının kıyafetleriyle kamufle ettiler. Asıl sığınmacıların bulunduğu kısımların içlerine girebilmek için de ambülansları, hastane araçlarını ve insani yardım kamyonlarını kullandılar.

Nuseyrat Mülteci Kampı Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer aldığından hem daha önce kuzey taraftan gelenlerin bir kısmını hem de son dönemde işgal güçlerinin Refah bölgesine saldırı düzenlemeleri sebebiyle burayı terk ederek yukarılara doğru göç etmek zorunda kalanların önemli bir kısmını barındırıyordu. O yüzden içinde çok büyük bir kalabalık oluşmuştu.

Ayrıca insanlar hayatlarını idame ettirmek için önlerine çıkan her fırsatı değerlendirmek zorundalar. Bir yardım kamyonu geldiğinde bunun bir tuzak olabileceği akıllarına gelmiyor ve etrafına toplanıyorlar. Cumartesi günü aynı zamanda mülteci kampının pazarı kurulmuş ve açık alanda büyük bir kalabalık oluşmuştu.

Ahalinin ihtiyaçlı ve zor durumda olmasını istismar ederek, korkunç bir vahşet sergilemek ve katliam gerçekleştirmek için yardım kamyonlarına ve ambülanslara saklanan askerlerin bu araçlardan çıkar çıkmaz etrafa rastgele ateş etmeye başlamaları üzerine insanlar panik içinde etrafa kaçmaya başladı ve katil canavarlar bu insanların çoğunu kaçarken arkalarından vurarak katletti.

En son yayınlanan raporlara göre 274 kişi hunharca katledildi, 698 kişi de yaralandı. Öldürülenlerin 64’ü çocuk, 57’si kadındı. Yaralananlar arasında da 153 çocuk, 161 kadın ve 54 yaşlı var. Çünkü siyonist katillerin öncelikli hedefleri rehine kurtarmak değil tam bir katliam yapmaktı. Kundaktaki bebeğinden yatalak hastasına ve beli kamburlaşmış 90’lık ihtiyarına kadar Filistin halkına mensup herkes onlar açısından yok edilmesi gereken bir varlıktır.

İşte bu sebeple siyonist katillerin Gazze’de sürdürdüğü katliam kelimenin tam anlamıyla bir soykırımdır.

Ama ne yazık ki kendilerini “uluslararası toplum” olarak nitelendiren egemen güçler böyle bir vahşeti koruduğu ve önünü açtığı için siyonist katiller bu derece azgınlaşabiliyor. Böyle bir vahşete ve canavarlığa göz yuman, hatta destek veren, arka çıkan, onu cüretlendiren küresel sistemin ipi çıkmış demektir.

İşte bundan dolayı insanlığın durumunu gözden geçirmeye, vahşeti meşrulaştıran bir zihniyetin dünyaya hükmetmesi karşısında silkinmeye, toparlanmaya ve yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Bugün teknolojide büyük bir ilerleme kaydeden insanlık, ahlaki ve insani değerleri hakim kılmada büyük bir acziyet ve cahiliyetin zirvesini yaşıyor.

Temenni ediyoruz ki bugünkü emperyalizmin koruduğu vahşi siyonizmin kimliğini bütün açıklığıyla gözler önüne seren gerçekler onun arkasında duran küresel emperyalizmin de gereği gibi tanınmasına vesile olsun.