O Başkan Açıkladı! “Akil”ler Aldattı

Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde görevlendirilen “akiller”in PKK’ya çalışıp, Hükümeti aldattığı ifade edildi.

Eklenme Tarihi: 05 Ağu 2015
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
O Başkan Açıkladı! “Akil”ler Aldattı
Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, Çözüm Süreci kapsamında oluşturulan “Akil İnsanlar Heyeti”nin Hükümeti kandırdığını söyledi. PKK AĞZIYLA RAPOR Bölgede incelemelerde bulunan “akiller”in kendilerini dışlayıp PKK'ya yakın şahıs ve STK'larla görüştüğünü anlatan Sözen, gerçeklerin kamuoyundan gizlendiğini, bölgede her şey günlük gülistanlık gibi gösterildiğini kaydetti. OPERASYONLAR DURMAMALI Çözüm sürecinin PKK'yı güçlendirdiğini belirten Sözen, "Bölgedeki milletini seven kanaat önderlerini, din alimlerini dinlemekle çözüm süreci olur. İyi eğitilmiş valilerin, komutanların, kamu görevlilerinin atanmasıyla çözüm süreci olur. Askerin silah bırakmasıyla, operasyonları durdurmasıyla çözüm süreci olmaz" dedi. 13 ŞEHİT VERDİK NE KATKISI Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen’in Vahdet’e yaptığı açıklamalar şöyle: -Çözüm sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz, ülkeye katkısı oldu mu? Yaklaşık 4 yıldır devam eden çözüm süreci sırasında bu olaylar medyadan ve kamuoyundan sesiz sedasız devam ediyordu. Kimi zaman sivil vatandaşlarımıza, kimi zaman kendilerine karşı tehdit unsunu olarak gördükleri koruculara yönelik saldırılar devam ediyordu. Bunun en bariz örneği çözüm süreci süresince 13 korucu arkadaşımızın şehit edilmesidir. 100’lerce sivil vatandaşın aracının yakılması, günlerce Bingöl-Diyarbakır kara yolunun kapatılması, inşaatlara saldırı, barajlara saldırı, Cizre’de YDG-H tarafından hendek kazılması yaşanan olaylardan bir kaçıydı. Bu süreçte sadece Yüksekova’da şehit edilen 3 tane askerimiz dışında kamuoyundan yaşananların birçoğu saklandı. Sanki bölgede her şey günlük gülistanlık gibi gösterildi. Böyle bir algı yaratılmaya çalışıldı. ÇÖZÜM SÜRECİ PKK’NIN GÜÇLENDİRİLME SÜRECİ OLDU Süreç sırasında PKK’nın güçlendirildiği iddiaları var nasıl değerlendiriyorsunuz? Biz o bölgenin asıl unsurları olduğumuzdan, o bölgede yaşayan insanlar olduğumuzdan bu gerçeği görüyorduk. Bütün illerin en ücra ilçelerine kadar giderek, oradaki sivil toplum örgütleri ile en önemlisi halkla, korucu arkadaşlarımızla görüşerek bunların rapor haline getirdik. Ve bu raporları, başta hükümet ve Cumhurbaşkanlığı makamı olmak üzere ilgili tüm istihbarat ve güvenlik birimlerine ilettik. Bölgede gidişatın iyi olmadığını, çözüm süreci denilen şeyin tek taraflı PKK’nın güçlendirme, kendini modernize etme, silah ve teçhizat bakımından yığınaklar yapma, örgüte yepyeni, gencecik elemanlar kazandırma süreci olduğunu anlattık. En son Diyarbakır’da annelerin çocuklarının dağa götürülme feryatları yoğun bir şekilde çocukların dağa götürüldüğünü ortaya koydu. Tabi bir kısmını zorla bir kısmını da gönüllü götürüldüler. Ortada bir çözüm sürecinin olmadığı açıktı. Çözüm süreci PKK’ya dokunmadığınız, PKK’ya karşı silahlı mücadele etmediğiniz sürece, onların şehir yapılanması KCK’ya herhangi bir operasyon yapılmadığı sürece, silahlar susmuş, bölgedeki her şey güllük gülistanlık gösterilmeye çalışıldı. 6-7 EKİM OLAYLARIYLA SÜREÇ BİTTİ Size göre süreç nasıl bitti ? Aslında süreç denen şey 6-7 Ekim olayları öncesinde HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın halkı sokağa çağırmasıyla bitti. Bu olaylar bölgeyi tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin elinden alma provasıydı. HDP de, PKK da hala bu projesinden vazgeçmemiştir, böyle bir hayalleri var. Geç de olsa bunu Hükümet ve güvenlik birimlerimiz gördü. Ceylanpınar’da evlerinde uyuyan polislerin şehit edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Ve 4 yıl aradan sonra PKK terör örgüt militanlarına yönelik operasyon başlatıldı. Ne zaman teröristler öldürülmeye başlandı, PKK’nın arka bahçesi konumunda olan siyasi uzantıları “Silahlar sussun” demeye başladılar. Silahların tamamen susmasını en çok biz korucular ve şehit aileleri istiyoruz. Çünkü bunun acısını en çok bölgede bizler çektik. Ama bir taraftan benim askerim, polisin, korucum şehit edilecek, diğer taraftan PKK terör örgütü mensupları ellerini, kollarını sallayarak cirit atacak. Buna çözüm süreci denilemez. Operasyonları destekliyoruz. AKİL ADAMLAR DÜNE KADAR NEREDEYDİ? Akil insanlar heyeti sizinle görüştü mü? Hükümetin çözüm sürecindeki en büyük yanlışlardan biri bu sözde akil insanlar grubudur. Bunlar Doğu, Güneydoğu’yu hiç bilmeyen, ömründe belki bu raporları düzenleme sırasında 4 günlük seyahatleri dışında hiç görmeyen, bir gecesini bile oradaki vatandaşlarla geçirmemiş, bölge halkının yaşantısıyla yaşantıları hiç uyuşmayan, elit, modern çok lüks mekanlarda, şık kıyafetler giyen kişiler. Bu insanlara akıl danışmak, bölgenin kangren haline gelmiş terör hadisesinde onlardan akıl almak bizim baştan beri karşı çıktığımız konuydu. Şimdi bu adamlar bölgeye geldiklerinde, hükümete sunacakları raporları hazırlarken, devletini, milletini, bayrağını seven hiçbir STK ile görüşmediler, Bizim şehit aileleri ve korucu derneklerini toplantılarına çağırmadılar, fikir danışmadılar. Peki kimlerle görüştüler? Tamamen illegal, devletin kuyusunu kazan PKK’ya yakınlıklarıyla bilinen STK’ların görüşleri doğrultusunda rapor hazırladılar. Hazırladıkları raporlarda da korucuları mafya, çete, yarın devlete karşı başkaldıracak grup olarak göstermeye çalıştılar. Koruculuğu bölge halkı tarafından istenmediği yalanına hükümeti inandırmaya çalıştılar. Koruculuğun kaldırılmasını söylediler. Çünkü koruculuk bölgenin şah damarıdır, PKK korucuların olduğu köylerde cirit atamıyor bu engeli kaldırmaya çalıştılar. Çünkü korucular karayolları, demir yolları barajların güvenliğini sağlıyor. Süreçte korucular bu güvenliği sağladılar Çünkü güvenlik birimleri kışlaların dışına çıkmadılar bu süreçte 13 şehit verdik. Şimdi operasyonlar başlayınca yine palazlandılar ve “Silahlar susturulsun” naraları atmaya başladılar. Neredeydiler bizler şehit verirken? Bizim devletten beklentimiz bu tür akil adamları dinlememesidir. BÖLGE HALKIYLA ÇÖZÜM OLUR Çözüm süreci devam etmeli mi? Çözüm süreci devam edecekse, hükümetin son bir hafta içerisindeki yaptığı bölgedeki STK’ları dinlemekle, kanaat önderlerini dinlemekle, oradaki devletini, milletini seven din alimlerini dinlemekle çözüm süreci olur. Bölgedeki korucu liderlerini dinlemekle, yanına almakla çözüm süreci olur. İyi eğitilmiş, iyi donatılmış valilerin, komutanların, kamu görevlilerinin atanmasıyla çözüm süreci olur. PKK ile halkı birbirinden ayırt edecek devlet politikaları yürütmekle çözüm süreci olur. Bölgede yapılan yatırımların bir an önce bitirilerek çözüm süreci olur. Askerin silah bırakmasıyla, operasyonları durdurmasıyla çözüm süreci olmaz. Hükümetin ve yetkili kurumların kendisini akil gören, pay çıkartan insanları dinlememesi ve kaale almaması gerekir. Akan kanın durması için huzur ve refahın tesis edilmesi ile ilgili tüm çalışmaların yanındayız. Devlet elini taşın altına sokmuşsa biz gövdemizi taşın altına koyarız. Bu anlamda bir zehir içilmesi gerekiyorsa baldıran zehrini de içmeye hazırız. ABİSİNİ DE GÖTÜRECEK Mİ? Demirtaş diyor ki; “Biz askerin, polisin ayağına gideceğiz. Onların ölmemesi için ailelerini yanımıza alacağız." Demirtaş hangi yüzle asker ve polis ailelerinin yanına gidecek. Gideceği zaman dağda olan kardeşini götürecek mi yanında, “Biz sırtımızı PKK’ya ve PYD’ye dayadık” diyen Figen Yüksekdağ’ı yanında götürecek mi? PKK’nın silahlarını taşırken yakalanan milletvekilini yanında götürecek mi? Koruculara “Siz bu bölgeden gideceksiniz, sizlere keleşleri çevirmesini biliriz" diyen Muş milletvekilini götürecek mi? HDP bunun bir oyun, bir tiyatro olduğunu düşünüyor. Ama artık bu bir tiyatro değildir. insanların gözleri önünde yaşanıyor her şey. Birkaç günde 20’ye yakın şehit verdik, oyun olmadığı ortaya çıktı. ONLAR LÜKS YAŞAYANLAR BÖLGE HALKINI ANLAYAMAZLAR Akil İnsanların etkisi oldu mu olur mu? Gerek doğuda gerek batıda halk tarafından tepkiyle karşılandılar. Örf ve adetleri, yaşantıları farklı. Bölgeyi bilmeyen, bölgenin sorunlarını bilmeyen insanlar, vatandaşın sorunlarını bilmeyen insanlar tabii ki tepki çekecek. Sadece kendileri gibi düşünen, devletin altını oymaya çalışan, resmiyette legal görünümlü, ancak illegal faaliyetler içerisinde olan STK’larla görüştüler, konuştular, koklaştılar bunları raporlarına yazdılar. Hükümeti kandırmaya çalıştılar. Genel seçim sonrasında da sosyal medyadan “Ben HDP’ye oy verdim” diyerek dalga geçtiler. Niyetlerini net bir şekilde ortaya koydular. İnşallah bundan sonra hükümet bunları kaale almaz. 25 BİN KORUCU HİÇ MAAŞ ALMADAN GÖREV YAPIYOR Bölgedeki korucuların durumu nedir, kaç korucumuz var? 1984 yılında kurulan koruculuk sistemini PKK terör örgütünün sivil vatandaşlara yönelik büyük katliamlar içerisinde bulunması nedeniyle o bölgenin asıl unsuru olan Kürt ve Zaza kökenli vatandaşları Geçici Köy Koruculuğu sistemi getirildi. Biz olduğumuz için PKK terör örgütü olmadı. PKK terör örgütü olduğu için koruculuk sistemine ihtiyaç duyularak kuruldu. 30 yıldır geçici sıfatıyla isimlendiriliyoruz. Gece gündüz 24 saat kanı canı pahasına dağda gönüllü olarak görev yapıyor ve karşılığında Temmuz ayında yapılan zamla bin TL maaş alıyor. Şu anda bölgede 46 bin geçici köy korucusu görev yapıyor. 2007’de getirilen emeklilik sistemiyle 20 bin korucu emekli edildi. Vatan Millet-Bayarak sevgisiyle 25 bin korucuda hiçbir ücret almaksızın gönüllü görev yapıyorlar. Son 30 yılda camiamızdan 1660 şehit 4 bine yakın gazi verdik. Hiçbir sosyal güvencemizde yok. Bölgedeki 20 ilin ilçelerinde ve dağlarında görev yapıyoruz. Bizim olmadığımız ilçelerde zaten PKK cirit atabiliyor. Korucuların olduğu ilçelere girmeye çekiniyorlar. Biz para pul için bu mesleği seçmedik, devletin bekası, huzuru ve selameti için, Ezanımızın susmaması için çalışıyoruz. Net beklentimiz Çözüm süreci politikasından dolayı, korucu alımı yapılmıyor. Sayımız 65 binden 46 binlere düştü. Ortalama yaşı 50 ile 55 yaş arası oldu. Silah ve teçhizat bakımından çok geride kaldık. PKK ve HDP’nin korkulu rüyası koruculara destek çıkılarak yeni ve genç korucu alımı yapılması silahların modernize edilmesini ve özlük haklarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. GÜVENLİK BİRİMLERİYLE İÇİÇEYİZ İstihbarat ve güvenlik birimleriyle çalışılıyor mu? Korucularımızın olduğu köylerde silahlı mücadele yürütüldüğü kadar istihbari çalışmalar da var. O köydeki vatandaşlar da korucular da duyduklarını, işittiklerini, gördüklerini süratli bir şekilde istihbarat birimlerle ve kendi bağlı bulundukları karakollarla paylaşıyorlar. Tabi aynı zamanda köylerle ilgili bir duyum olduğunda da koruculara bilgi veriliyor. Yani korucular Doğu, Güneydoğu Bölgesi'nin, TSK’nın ve Türkiye’nin can simididir. Tüm operasyonlarda en ön saflarda yer almaktayız. 90’lı yıllarda yaşananlar sonradan paşaların anlatımlarıyla duyurulmuştur. En ön saflarda yer alındığının görüntüleri yayınlanmıştır.