Öğrenci Evlerinin Kapatılma Süreci Nasıl İlerledi? Hangi Hukuksuzluklar Yaşandı? Neden Bu Öğrenciler Seçildi? Alparslan Kuytul Hoca Cevapladı...

Alparslan Kuytul Hoca, yurt iddiasıyla kapatılmaya çalışılan öğrenci evleri hakkında değerlendirmede bulundu. Süreci baştan itibaren özetleyen Alparslan Hoca, öğrencilerin Furkan Vakfı'na duydukları sevgi sebebiyle sokağa atıldıklarını belirterek onları yalnız bırakmayacaklarını söyledi.

Eklenme Tarihi: 20 May 2020
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Öğrenci Evlerinin Kapatılma Süreci Nasıl İlerledi? Hangi Hukuksuzluklar Yaşandı? Neden Bu Öğrenciler Seçildi?  Alparslan Kuytul Hoca Cevapladı...

Dün akşam canlı yayınlanan hasbihal programında kendisine yöneltilen soru üzerine öğrenci evleri hakkında açıklamalarda bulunan Alparslan Hoca, bu evlere dair merak edilen tüm soruları yanıtladı.

Konuşmasında, öğrenci evlerinin mühürlenme sürecine ve bu süreçte yaşanan hukuksuzluklara da dikkat çeken Alparslan Hoca, bu öğrencilerin mağdur edilmesinin ardındaki gerçek nedeni ve sokağa atılacak olan aile ve öğrencilere destek olacaklarını belirtti.

Alparslan Hoca'nın dikkat çeken konuşması şu şekilde;

Hani Türkiye Hukuk Devletiydi!

Bu evleri daha öncesinde ‘Furkan Vakfı’na ait yurt diyerek’ mühürlediler. Şimdi öyle değil. Çünkü onunla ilgili mahkeme kararı var. Onu söyleyemiyorlar. Şu an bir şahsın evi olduğunu kabul ediyorlar. Dün ‘vakfın evi’ diyenler, şimdi ‘şahsın evi’ diyorlar. Aynı güçler mağlup olmuş durumdalar. ‘Bu şahıs, burayı bu talebelere kiraya vermiş ve burası yurda dönüşmüş’ diyorlar. Halbuki hepsi ayrı ayrı müstakil daireler, normal apartmanlar gibi.

Yurtların Mimarisi Farklı Olur

Yurt dediğiniz, pansiyon dediğiniz nasıl olur? Bir katı yatakhane, bir katı yemekhane, bir katı ders çalışma salonudur. Yani yurtların mimarisi de farklıdır. Oysa bu talebelerin evleri normal ev, sizin evleriniz gibi. Ve talebeler; ‘bizim orada boş daire var, gelin orayı da siz kiralayın’ diye birbirlerini çağırıyorlar. Bu şekilde talebeler orada kalıyorlar. Üniversite talebeleri kimi mezun olmuş kimi halen okuyor. Mezun olanlar da KPSS'ye çalışıyor vs. Yani öyle ortaokul talebesi, lise talebesi de değiller.

Hatırlarsanız, 3 yıl önce yine aynı binalara ihbar yapmak suretiyle Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden şube müdürü ve ekibi, görevliler gelmişlerdi ve orada bir tutanak tutmuşlardı. Her tarafı gezdiler, baktılar. ‘Ev; talebe evi. Yurda benzer tarafı yok’ diye tutanak tuttular. ‘Mesken’ diye yazdılar. Sonra o gönderen güçler; istediklerine ulaşamayınca, birkaç ay sonra tekrardan aynı zulmü yaptılar. Gelen görevliler baktılar, yine aynı şekilde bir şey yok ‘mesken’ yazıp gittiler. Bakın 2 defa geldiler. Elimizde bunun raporları var.

Mahkeme Para Cezalarını İptal Etti

Ben hapse atıldıktan sonra hiçbir gerekçe gösterilmeden ne mahkeme kararı ne bir rapor olmadan kapattılar, mühürlediler. Hepsi talebe de değil, içinde birkaç tane aile olduğu halde mühürlediler. Talebeler de aileler de sokakta kaldı, perişan oldular. Birdenbire gelip baskın yapar gibi, mühlet de vermediler, talebeler eşyalarını da alamadılar, kışın soğukta sokakta kaldılar. O zaman ki iddia ‘burası vakfa ait yurt’ iddiasıydı ve bir binaya 240 bin lira da ceza kesilmişti. Vakfa atanan kayyum (tanımayız etmeyiz, devletin adamı, devletin memuru); bu 240 bin liralık davaya itiraz etti ve mahkemeyi de kazandı. Burası mesken, yurt değil. Vakfın böyle bir yurdu yok. Ondan sonra mahkeme para cezasını iptal etti ve burası mesken diye karar verilmiş oldu. Bu 3. olaydı.

Yalan Söylemeyin, Tutanağı Biz Biliyoruz

Şimdi 4. olay, bir buçuk ay kadar önce 4 Nisan'da memurlar yine geldiler, baktılar. Tekrar ‘mesken’ yazdılar. 4 Nisan’daki tutanağın elimizde fotoğrafı da var. Fakat nasıl oluyorsa böyle bir tutanak olduğu halde valilik karar alıyor; ‘gelen memurlar yurt olduğunu görmüşler, pansiyon gibi kullanıldığını görmüşler, bende burayı kapatıyorum’ diyor. Oysa iddia ettikleri gibi (yurt, pansiyon) bir tutanak yok. Yalan söylemeyin, tutanağı biz biliyoruz.

Koltuğumdan Olamam Diyor

4 Nisan'dan sonra bir yerden talimat geldi ‘burayı kapatın’ denildi. Talimat gelince tutanak değişti. Avukat Çukurova İlçe Milli Eğitime gidiyor; ‘tutanağı, raporu ve gerekli evrakları istiyor. Ona göre işlem yapacağız. Hak

kımızı arayacağız. Oradaki memur; ‘evet biliyorum, vermek zorundayım, bu benim görevim ama vermiyorum’ diyor. ‘Nereye gidersen git, söyle beni’ diyor. ‘Sizin yüzünüzden koltuğumdan olamam. Bize talimat böyle verildi. Ben size evrak veremem’ diyor. Hani Türkiye hukuk devletiydi! Sen nasıl evrak veremiyorsun? Ben hakkımı nasıl arayacağım?

Bu Zulmü Yapanlar Allah'a Hesap Verecek

Bu devran bir gün değişecek, böyle yapanlar hesap verecek, mahkemelere çıkacaklar. Ama bu dünyada ama Allah'ın mahkemesinde en sonunda hesap verecekler. Bunlar sadece siyah gözlüklülerden korkuyorlar, Allah'ı unutmuşlar. Allah seni de sana emri veren o siyah gözlüklülerin de hakkından gelecek.

Tutanak Hikâye, Talimat Geldi!

Fakat oradaki memur ‘böyle bir rapor yok ki, biz böyle bir rapor görmedik’ diyor. Bakın ilginç. Valilik raporsuz karar vermiş. Valilik bu kararı nasıl verdi? Bir yerden talimat geldi, tutanak hikâye. Tutanağı rapora çevirirken ona göre rapor yazmak zorundadır. Oysa tutanakta başka raporda başka yazıyor. Hatta o rapor da ortada yok. ‘Raporu ver görelim, bakalım. En azından bana okut bir göreyim’ Yok, nasıl oluyor bu? Diyor. O zaman valilik neye göre karar verdi? Bakın 3 yıl kadar önce 2 defa Çukurova İlçe Milli Eğitim tarafından denetleniyor. Böyle bir şey (yurt, pansiyon) olmadığına dair rapor hazırlanıyor ve bu rapor Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne de ‘burası tekrardan denetime tutulsun’ diye, baskı yapıldığından Vakıflar Genel Müdürlüğü bakıyor, inceliyor bir şey yok ve böyle bir şeye de gerek yok, diyor. Bunlar benim dosyamda var. İddianamemde yazıyor. Devletin savcısı bunu iddianameye yazmış. Böyle böyle oldu diye aşamalarını kendisi anlatıyor. İddianamede bunların hepsi var.

Gerekçe; Onlara Biat Etmememiz!

Şimdi aynı olay bir daha başa döndü, neden? Çünkü ‘onlara biat etmedik, çünkü Ramazan'ı sönük geçirmeye çalışan güçler var’ dedik. ‘Ramazan'ın sönük geçmesini sağlıyorlar biz de Ramazan'ı canlandıracağız’ dedik.

Bu Talebeler İçin Elimizden Geldiğince Mücadele Edeceğiz

Bu talebelerin bir suçu günahı yok. Bu evden atılacak olan talebeler Furkan gönüllüsü olduğu için, bizim sohbetlerimize katıldığı için, bizi sevdikleri için bu zulme uğruyorlar. Biz bunları yalnız bırakmayacağız. Yapılan zulmü de tüm dünyaya duyuracağız. Elimizden geldiğince de mücadele edeceğiz ve Türkiye'nin geldiği noktayı göstereceğiz. İnşallah şu mübarek Kadir Gecesi sabahında, yarın bizim için Bedir gibi bir zafer olur. Onlara mağlubiyet, bize galibiyet olur. Çünkü Allahtan başka galip yoktur. Onlar istedikleri kadar planlasınlar, sonuçta Allah'ın dediği olur. Mücadele verilecek, devam edilecek.