Orantısız güç kullanan MHP

Furkan Haber olarak takipçilerimiz için seçtiğimiz günün köşe yazısını okuyabilirsiniz.

Eklenme Tarihi: 24 Mar 2022
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Orantısız güç kullanan MHP

Adana’da Kuytulcular olarak tanımlanan gruba karşı Adana emniyetinin uyguladığı şiddet ortalığı ayağa kaldırdı. Aslında benzer sert müdahaleler yeni değil.

Daha on gün önce Tıp Bayramı nedeniyle gösteri yapmak isteyen doktorlar benzer muamelelere maruz kaldı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde benzer görüntüler yaşandı. Türkiye’de emniyet güçlerinin sicilinde geçmişe dönüp baktığınızda bu tarz yaklaşımlar ne istisna ne de şaşırtıcı. Polisi tek başına suçlamak da doğru değil.

12 Eylül darbesinde Türk silahlı Kuvvetleri’nin vatandaşı bırakın siyasilere ne uygulamaları layık gördüğünün yüzlerce kitabı yazıldı. Aslında bu gördüklerimiz devletin vatandaşla kurduğu ilişkinin bir yansıması. Şiddeti uygulayan devletin görevlisi. Arkasında da bir şekilde valisi ile içişleri bakanı ile, genelkurmay başkanı ile ve en son olarak da cumhurbaşkanı ile devleti görüyor.

Eğer olaylar bu kadar büyümese, sosyal medya marifeti ile kamuoyuna yansımasa, yaşananlara iktidar seçmenini de etkileyecek şekilde tepki gösterilmese idi zaten dayak yiyen yediği ile kalırdı. Yoksa kadın yürüyüşlerinden solcu grupların eylemlerine kadar daha şiddetli müdahaleler de yaşandı ama bunun merkez sağ seçmeni tedirgin edecek bir tarafı yoktu.

Hep mi böyleydi? Elbette değil. Çözüm sürecine giden yolda “işkenceye sıfır tolerans” döneminin karakolları da bu ülkenin karakolları idi. Biraz imam cemaat işi.

Adana’da polisin şiddet uygulamasına sonuna kadar destek çıkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli “Sayın Süleyman Soylu, soy ismi gibi soyludur, Görevini de layıkıyla yerine getirmiştir. Bir avuç münafığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir. Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınların öpüyorum.” sözleri ile sadece polise destek çıkmakla kalmadı hükümetin içindeki ağırlığını da bir kez daha gösterdi.

Aslında AK Parti’nin iktidarını MHP sınırlamasından kurtarması için Bahçeli ile Erdoğan grup toplantılarının günlerini değiştirse önemli bir adım olur. Böylece hem Erdoğan bir gün önce Bahçeli’nin kendisine çizdiği sınırlara hapsolmaktan kurtulur hem de grup toplantısını iptal etmek zorunda kalmaz.

Adana Valiliği’nin olaylardan sonraki açıklamasında kullandığı “aşırı güç kullanıldığına ilişkin haberler” başlığı birçok açıdan yanlış. Ama doğru olan Ankara’da aşırı/orantısız güç kullanan bir siyasal partinin varlığı. Bugün anketlerde oyu yüzde 10’un altına düşeli çok olmuş, iktidar ittifakından ayrıldığında tüm seçmen tabanını İYİ Parti ve AK Parti’ye kaptırması ihtimali olan, sadece ittifaka mecburiyeti azalsın diye seçim barajı indirilmiş MHP neredeyse tek başına iktidar gücü kullanıyor.

Bu çerçeveden bakıldığında Bahçeli son dönemin en başarılı genel başkanı olarak görülebilir. Bir yanda yüzde 50+1 ile alınabilecek bir yetkiyi yüzde 10’un altında bir oy oranı ile sonuna kadar kullanabiliyor diğer yanda iktidara başta ekonomi olmak üzere icraatlar sonucunda gelen eleştirilerden münezzeh bir siyasal çizgi izleyebiliyor. Halbuki eğer MHP tek başına iktidarda olsa idi bugünden farklı ne olurdu sorusu meşru ve yerinde.

AK Parti ve Erdoğan daha önce de farklı gruplarla koalisyon kurdu. İlk başta liberallerle AK Parti tabanının özgürlük talepleri ve askeri vesayetle mücadele çabası örtüştüğü için iktidarın uygulamalarına da rengini veren AB üyeliği, Çözüm Süreci gibi politikalar oldu.

Daha sonra iktidarın koalisyon ortağı FETÖ olunca, AK Parti de başta tam olarak neyle iş tuttuğunu bilmeyince iktidarın söylemine yargı operasyonları, itibar suikastları hâkim olmaya başladı. İşin gittiği yer belli olunca yollar ayrıldı ama 15 Temmuz, gizli kapaklı işbirliklerinin, Türkiye’de devletin meşru toplumsal yapılara kapalı olmasının, devletin ele geçirilecek bir mevzi olarak görülmesinin bedelini hep birlikte ödedik.

Bugün Erdoğan’ın koalisyon ortağı Bahçeli. Ama öncekilerden bir farkla. Daha önce Erdoğan’ın ve AK Parti’nin güvendiği, iktidarını sürekli kılan güçlü bir seçmen tabanı ve siyaset üretme potansiyeli vardı. Erdoğan’ın yola çıktıklarını tasfiye etmesi ve kendini merkeze alan politikalarının siyaset yapma imkanını elinden alması ile MHP daha önceki koalisyon ortaklarından çok daha güçlü.

Erdoğan yine başka bir koalisyon ortağı bulmak ister orası kesin. Ama pratik siyasette ne böyle bir ortak alternatifi var ne de Bahçeli’nin Erdoğan’a bu izni verme niyeti.

Bu gidiş değişmezse ki yakın vadede değişme ihtimali de görünmüyor, orantısız bir güç kullanan MHP’nin AK Parti ile kimi zaman da AK Parti’ye rağmen yönettiği bir süreç Türkiye’yi bekliyor.