Orhan Buyruk'un dilinden İsrail Zindanları

İsrail’in 28 Eylül’den 19 Ekim’e kadar gözaltında tuttuğu Orhan Buyruk, 21 günlük esarette yaşadıklarını Milli Gazete’ye anlattı.

Eklenme Tarihi: 22 Eki 2016
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Orhan Buyruk'un dilinden İsrail Zindanları

Kesintisiz 35 saat süren sorgularda en çok hangi soruya maruz kaldı… 8 MOSSAD ajanı en cok neyi öğrenmek istedi? Silinmiş tüm mesajları telefonuna nasıl geri yüklendi? 18 gün hiç güneş ışığı görmeyen, 12 gün tek kişilik hücrede kalan Buyruk’u hayata bağlayan en önemli şey neydi…

Mossad ajanları tarafından sorgulandığını söyleyen Buyruk, “21 günlük esaretimde şunu iyi anladım ki; İsrail, işgal ettiği 1948 topraklarında zulmettiği Filistin halkına yardım yapılmasını kesinlikle istemiyor. O zaman bize düşen, kendimizi feda etme pahasına Filistinli kardeşlerimizi bu zulümden kurtarmaktır” dedi.

PERES İÇİN 3 SAAT SORGULANDIM

Büyük psikolojik işkencelere maruz kaldığını anlatan Buyruk, bir seferinde kesintisiz 35 saat sorgulandığını vurguladı. Sorguların tamamının kayıt altına alındığını ifade efen Buyruk, “Tüm bunların dışında bizi ajanlıkla suçlayıp, Filistin için yardım çalışması yürüten STK’ların faaliyetleri hakkında bilgi topluyorlar. Türkiye’den Filistin’e giden yardımlardan çok rahatsızlar. Mesela katil Şimon Peres için köpek demişim. Bunun için tam 3 saat sorgulandım” dedi.

Gözaltına alındığınızda neler yaşadınız?

28 Eylül’de öğlen 1’de havalimanında sorguya aldılar. Havalimanındaki sorgu gece 11’de bitti. Oradan Tel Aviv yakınlarında bir yere götürdüler. Oradaki kısa sorgu ve kayıt işlemlerinin ardından tek kişilik hücreye koydular. Gece 3’te hücreydim. İlk üç gün şok halini atlatamadım.

ŞİMON PERES İÇİN ÜÇ SAAT SORGULANDIM

Sorguda neler sordular?

Saçma olsa bile her şeyi öğrenmek istiyorlar. Mesela Facebook’ta şu adamla neden arkadaş oldun? Nasıl arkadaş oldun? Telefonumdaki bazı arkadaşlarımı soruyorlardı. Nasıl arkadaş oldun diye. Zaten sorguları yazılı olarak cevaplıyorduk. Oradan anladığım, tüm sorgulama kayıt altına alınıyordu. Tüm bunların dışında bizi ajanlıkla suçlayıp, Filistin için yardım çalışması yürüten STK’ların faaliyetleri hakkında bilgi topluyorlar. Türkiye’den Filistin’e giden yardımlardan çok rahatsızlar. Yani “Şu dernek ne iş yapıyor? Burada kaç aileye yardım etti? Mali durumu nedir?” gibi sorular da vardı. Onun dışında sosyal medyada yazdığım bazı mesajları da sordular. Mesela katil Şimon Peres için köpek demişim. Bunun için tam 3 saat sorgulandım.

Fiziki bir işkenceye maruz kaldınız mı?

Hayır, fiziki bir işkence olmadı. Fakat çok büyük psikolojik işkence gördüm diyebilirim. Sorgulamalar çok uzun sürüyordu. Aynı soruları değişik şekilde soruyorlardı. Ben de nasıl soruluyorsa öyle anlattım. Sonra bağırıyorlar, dün bu olayı şöyle anlatmışsın bugün böyle anlatıyorsun diye. Aslında aynısını anlatıyordum ama ajanlar bir açık bulmak için saçmalıyorlardı.

En uzun sorgunuz kaç saat sürdü?

En uzun sorgulama 35 saat sürmüştü. Yani yemek ve namaz dışında hep sorgudaydım. Artık zihnim öyle yorulmuştu ki ne cevap verdiğimi bile bilmiyordum. Suyu sağ elle içtiğini söylemişsin ama şimdi sol elle içtin diyorlar bana. “35 saat sorguda kalan birisinin böyle hareket etmesi normal bir durum değil mi?” dedim.

Bu süreçte sizi şaşırtan herhangi bir şey oldu mu?

Evet, oldu! Sildiğim whatsapp ve telefon mesajlarımı geri yüklemişler. Veya telefon numaramdan bir şekilde ulaşmışlar. Bunu sorguda sordukları sorulardan anladım. Çünkü telefondan sildiğim her şeyden sorguya çekildim. Ama telefonumu iade ettiklerinde ilk teslim ettiğim andaki şekliyle aldım. Buna çok şaşırdım.

'İŞİN İLGİNÇ YANI DÜNYA BUNA SESSİZ'

Sorgulamanın hem polisin hem de Mossad ajanları tarafından yapıldığını anlatan Buyruk, “8 farklı Mossad ajanı tarafından sorgulandım. İsrail hukuk tanımayan bir devlet… Kafasına göre insanları alıkoyabiliyor. Ancak işin ilginç yanı, dünyanın bu zulme sessiz kalması” diye konuştu. Buyruk, “Ben kurtuldum ama orada kendi topraklarında İsrail’in zulmü altında ezilen Müslüman kardeşlerimiz var. Onlar evlerinden, eşlerinden, evlatlarından koparılıyorlar. Esasen onların bu zulümden kurtarılması gerekiyor” dedi.

Sorguyu kimler, kaç kişi yapıyordu?

Sorgulamayı hem polis hem MOSSAD ajanları yapıyordu. 8 farklı MOSSAD ajanı tarafından sorgulandım. Onun dışında 3 tane de İbranice- Türkçe tercümanı vardı. Sorgular bazen Türkçe bazen Arapça oluyordu.

İKİ METRE KARE HÜCREDE KALDIM

Nasıl bir hücrede kaldınız?

Hücre iki metrekarelik bir yer. Penceresi yok. Tuvaleti vardı. Yani söyle düşünün bir metrekarelik bir alanda yatak var. Hemen yanında tuvalet var. Yani tuvaletin yanında uyuyorsunuz. Ayrıca üç dört defa da hücre değiştirdim. Daha sonra beni beş kişinin kaldığı 6 metrekarelik bir koğuşa aldılar. Orada kapısı olmayan bir banyo da vardı. Yataklardan birini kapı olarak kullanıyorduk.

İSRAİL, HUKUK TANIMAYAN BİR DEVLET

Gözaltında başka hangi ülkelerden insanlar vardı?

Hücrenin olduğu yerde sadece Filistinlileri gördüm. Fakat sorguların ortasında beni Mecittu diye bir cezaevine götürdüler. Orada da 3 gün kaldım. Orada bir İngiliz vatandaşı ile tanıştım. 25 gündür sorgudaymış. Hiçbir İngiliz devlet yetkilisi ile görüşemediğini söyledi. Onun dışında Pakistanlı bir öğrenci vardı. O da uzun süredir gözaltındaymış. Bunlar benim şahit olduklarım. Allah bilir onların dışında nice insanlar var. İsrail hukuk tanımayan bir devlet… Kafasına göre insanları alıkoyabiliyor. Ancak işin ilginç yanı, dünyanın bu zulme sessiz kalması…

Serbest olduğunuzu öğrendiğiniz anda neler hissettiniz?

Son 5 gün koğuşa geçmiştik bu 5 gün içinde hiç sorguya almadılar. Sadece yemek yiyor ve Kur’an okuyorduk. Filistinliler çok güzel bir sistem kurmuşlar orada. Namazları cemaatle kılıyorlar. Zaten beni diri tutan da okuduğum Kur’an ve kıldığım namazlardı. Son gün yine aynıydı. Yemek ve namazdan sonra ben her şeyin aynı şekilde devam edeceğini, mahkemenin yine bir hafta erteleneceğini düşünüyordum. Türkiye’de olup biten hiçbir şeyden haberdar değildim. Gardiyan geldi. Bana eşyalarımı verdi ve dışarı çık dedi. Dışarı çıktığımda Büyükelçilik görevlileri karşıladılar. Oradan da havalimanına geçtik. Havalimanında telefonunu açtığımda gelen mesajlardan telefon tıkanmıştı… İstanbul’a geldiğimde ise buradaki arkadaşların benim için verdikleri mücadeleyi gördüm. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun…

BİZE DÜŞEN FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİ KURTARMAKTIR

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Burada önemli olan şahsi bir kurtuluş değil, bütün esaret altındaki insanların kurtuluşudur. 21 günlük esaretimde şunu iyi anladım ki; İsrail, işgal ettiği 1948 topraklarında zulmettiği Filistin halkına yardım yapılmasını kesinlikle istemiyor. O zaman bize düşen, kendimizi feda etme pahasına Filistinli kardeşlerimizi bu zulümden kurtarmaktır. Siyonistler, Filistin’de (yasal olsa bile) çalışan yardım kuruluşlarını ve görevlilerini direkt düşman olarak görüyor. Ben kurtuldum ama orada kendi topraklarında İsrail’in zulmü altında ezilen Müslüman kardeşlerimiz var. Onlar evlerinden, eşlerinden, evlatlarından koparılıyorlar. Esasen onların bu zulümden kurtarılması gerekiyor.