Oruç ile ilgili en çok merak edilen sorular ve cevapları

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruçla ilgili birçok soru da gündemimize girdi. Alparslan Kuytul Hoca'nın akıllara takılan sorulara verdiği cevaplar ise bu haberimizde…

Eklenme Tarihi: 24 Nis 2020
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Oruç ile ilgili en çok merak edilen sorular ve cevapları

İbadetlerini hassasiyetle yerine getirmeye çalışan Müslümanların akıllarına takılan bazı soruların cevabı şöyle:

Serum takmak, iğne yaptırmak orucu bozar mı?

Serum tamamen gıdadır. Böyle olduğundan oruç bozulur. Serum damardan veriliyor ama vücuda girip mideye ulaşıyor. Serum takmak zorunda olan bir insan oruç tutmayıp sonra kazasını yapmalıdır. İğne yaptırmak konusunda ise ihtilaf vardır. Mesele şudur: Mideye normal yollarla yani ağız ve genizden giren mi orucu bozmaktadır yoksa nasıl girerse girsin mideye ulaşırsa orucu bozar mı? Mesela kılcal yolla yağ veya ilaç girse orucu bozar mı? Şırınga ile iğne yapılması gibi. Bir görüşe göre sadece normal yollarla giren orucu bozar. Yani kılcal yollarla girenler bozmaz. Bu görüşe göre iğne orucu bozmaz. İmam Malik ve İmameyn’in (Hanefilerden İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed) görüşü budur. İmamı Azam’a göre ise nereden girerse girsin mideye ulaşıyorsa orucu bozar. Sonuç olarak; eğer iğne, bilhassa vitamin iğnesi gibiyse orucu bozar. Ama şeker hastaları için olan ya da acilen vurulması gereken ve vitaminle alakası olmayan bir iğne ise üç imama göre orucu bozmamaktadır. Ama ihtiyatlı olmak isteyen oruçlu iken iğne vurdurmamalıdır. Gündüzleri vurdurmak zorunda olan ve orucuna ara vermek istemeyen kimseler üç imama göre amel edebilir. Ama kişinin kalbi rahat etmiyor ve orucu bozuldu gibi hissediyorsa o zaman daha sonra kazasını yapar.

Sürekli antrenman yapan sporcular gibi çok ağır işlerde çalışanların oruç tutmamaları mümkün müdür?

Sporcu, ‘spor yapacağım’ deyip de orucu bırakırsa haram işlemiş olur. Çünkü spor zaruri değil, keyfi bir iştir. İnsan spor yapacaksa iftardan sonra da yapabilir. Ama ağır bir işte çalışmak zorunda olan kişilerin -eğer dayanamıyorlarsa- sonra kaza etmek şartıyla oruç tutmaması caizdir. Çalışırken dayanabiliyorsa orucu tutmalıdır. İşi sonraya bırakması mümkünse sonraya bırakmalıdır. Fakat hem dayanamıyor hem de çalışmak zorunda ise o zaman oruç tutmayıp kazaya bırakabilir. Sporcu da tutmadığı orucu sonra kaza edebilir ama Ramazan ayında tutmadığı için günahkâr olur.

Oruç bilerek kazaya bırakılabilir mi?

Hayır, bırakamayız çünkü haramdır. “Her kim ki Ramazan ayına ulaşırsa onu tutsun”(1) ayeti, Ramazan gününde hastalık ve yolcu olmak gibi bir mazeret olmaksızın orucu kazaya bırakmanın haram olduğunu ifade eder. Çünkü ayet “Kim Ramazan’a ulaşırsa onu tutsun” buyurmaktadır. Bütün mezheplerin de görüşü budur. Bütün mezheplerde Ramazan gününde seferilik veya hastalık olmadığı halde keyfi olarak orucu kazaya bırakmak haramdır.

Doktorun, ‘oruç tutamaz’ demesine rağmen hamile bir kadının oruç tutması caiz midir?

Doktorların bir kısmı hemen, “oruç tutma” diyorlar, biraz abartıyorlar. O yüzden işin ehli olan ve ibadete önem veren takva sahibi doktorlara gidilmelidir. Hamile kadın için gerçekten önemli bir tehlike varsa oruç tutmayabilir. Aksi halde tutması gerekir. Başka bir tehlike yoksa sırf hamilelik, orucu terk etmeyi caiz kılan bir sebep olamaz.

Şeker hastası bir kişinin oruç tuttuğu için hastalığı artıyorsa bu durumda ne yapmalı?

Bu durumda oruç tutması caiz olmaz. Her gün için bir fidye verecektir. Kur’an’ı Kerim; “Hasta olanlar, seferde olanlar bir miskini doyursunlar” diyerek bunu ifade etmektedir. İnsanın sağlığını koruması farzdır.

Böbrek hastası olan biri oruç tutmasa olur mu?

Evet, bir kimsenin böbreği akşama kadar susuz kalamıyorsa, şiddetli bir ağrı yapıyorsa veya böbreği daha kötüye gidecekse tutmaması caizdir. Başka zamanda kazasını da tutamıyorsa fidyesini vermesi gerekir.

Ramazan ayında lokanta/kafe çalıştırmak caiz midir?

Gündüzleri çalıştırmak caiz değildir. İftar zamanında çalıştırabilir. İslam toplumunda Ramazan ayının geldiği belli olmalıdır. Müslümanların hassasiyetleri dikkate alınmalıdır. Hiç kimsenin yemek kokuları ile oruç tutanlara zulmetmeye hakkı yoktur.

Açlığı hissettirmeyen tabletleri kullanmak caiz midir?

Bunlar doğru değildir, orucun hikmetlerine aykırıdır. İnsan açlık hissedecek ki mahzunlaşacak, nefsi uysallaşacak, fakirin halini anlayacak. Takatsiz kalacak ki nefsi terbiye edilecek. İnsan tablet kullandığında kendini tok hissediyorsa o zaman orucun hikmetleri gerçekleşmez. Ancak bir kimse tableti içip orucunu tamamlarsa, ‘orucu kabul değildir, kazasını tutmalıdır’ diyemeyiz. Ama ibadetin manasına aykırı bir iş yapmıştır. Bu kimse orucun sevabından ya tamamen ya da kısmen mahrum olur.

‘Fitre ve zekât vakıflara, hizmetlere verilmez. Bunlar fakirlerin hakkıdır’ demek doğru mudur?

Tevbe Suresi 60. ayete göre zekât sekiz sınıf insana verilir: “Zekât; fakirler, düşkünler, zekât işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, (mükateb) köleler, borçlular, Allah yolunda olanlar ve yolda kalmışlar içindir” buyruluyor. Bu sekiz sınıf içinde, ‘Allah yolunda’ olanlar manasında ‘fi sebililleh’ kavramı geçer. Cami de Allah yoludur, hacca giden adam da Allah yolundadır ama alimlerin büyük çoğunluğuna göre bunlara zekât verilemez. Çünkü ‘fi sebililleh’ kavramı ile Kur’an’ı Kerim’de daima cihad kastedilmiştir. Yani cihad maksatlı faaliyetlere verilir. Peki, o zaman bütün vakıflar cihad maksatlı mıdır? Hayır, hepsinin yaptığı faaliyetler cihad sayılamaz. Cihad; kâfire karşı yapılan bir mücadele, İslam’ı hâkim kılma ve İslam Medeniyetini kurma maksatlı olan faaliyetlerdir. Bu vakıfların böyle bir derdi yoksa o zaman onlara zekât verilemez. Çünkü onlar cihad etmiyor, hizmet ediyorlardır.

Bir kadının mazeretsiz olarak oruç tutmayan kocasına yemek hazırlaması caiz midir?

Eğer kocası oruç tutmayıp karısından yemek istiyorsa kadın önce güzellikle orucun önemini, oruç tutmamanın günahını anlatmalıdır. Bununla olmazsa yüzünü asmalı ve mücadele etmelidir. Ama bunlara rağmen kocası oruç tutmazsa kendi ile Allah arasındadır. Kadın yemek hazırlarsa günahkâr olmaz. Adam kendine yemek hazırlanmadığında problem yapmayacak birisi ise karısı hazırlamamalıdır. Ancak adam problemli, delidolu biriyse kadın ‘günahı kendine’ diyerek kocasının yemeğini hazırlayabilir.*

1. Bakara, 185

*KAYNAK: tvfurkan.net (Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yöneltilen soruların cevaplarından derlemedir.)