Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan, 1646 gündür tutuklu olan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala, "Yüz binlerce yurttaşımızın antidemokratik uygulamalara karşı adalet duygularıyla, özgürlük talebiyle sokağa çıkmalarını, Soros’a veya başka bir dış aktöre bağlamak beyhude bir çabadır" açıklamasını yaptı.
Kavala yazılı açıklamasında, "25 Nisan 2022 tarihinde, demokrasi değerlerini benimsemiş, ülkelerini seven yurttaşlar yargı kullanılarak cezalandırıldılar. Heyetteki hakimlerden birinin karşı oy yazısında da ortaya konulduğu gibi, bu karar hukuka aykırı elde edilmiş ve suç işlendiğine dair makul şüphe içermeyen delillere dayanmaktadır. Karar keyfidir; siyasi baskı altında hukuk normları çiğnenerek alınmıştır." ifadesini kullandı.
"Benim ‘Sorosçu’ olduğuma dair beyanlarla bu karara meşruluk kazandırılmaya çalışılıyor. Gezi protestolarının tarafımdan organize edilmediği yalın bir gerçektir. Yüz binlerce yurttaşımızın antidemokratik uygulamalara karşı adalet duygularıyla, özgürlük talebiyle sokağa çıkmalarını, Soros’a veya başka bir dış aktöre bağlamak beyhude bir çabadır. Gezi Davası, yargının içine düştüğü durumu gözler önüne serdi; böylece yargının bu şekilde kullanılmasının bütün yurttaşlar için ciddi bir tehlike oluşturduğu daha iyi anlaşılmış oldu."
Ne olmuştu?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK Bakanlar Komitesi), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle Türkiye için yaptırım prosedürünü başlatmasına yol açan Gezi davasında karar açıklandı. Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın sadece hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312) suçlamasından, takdir inidirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasına, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklamalarına karar verildi.