ÖZEL HABER | Alparslan Kuytul Hocanın Avukatı: Alparslan Hoca Tahliye Olabilir

Alparslan Hocanın avukatı Adem Tural 15 aydır haksız bir şekilde tutuklu yargılanan Alparslan Hocanın, hiçbir delil olmadığı halde bir kez daha tutukluluğunun devamına karar verilen 10 Mayıs duruşması hakkında merak edilen tüm soruları Furkan Haber'e cevapladı.

Eklenme Tarihi: 12 May 2019
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
ÖZEL HABER | Alparslan Kuytul Hocanın Avukatı: Alparslan Hoca Tahliye Olabilir

Furkan Haber olarak Alparslan Hocanın Av. Adem Tural ile 10 Mayıs mahkemesi hakkında röportaj gerçekleştirdik. Röportajda Adem Tural Alparslan Hocanın mahkemede nasıl savunma yaptığını, mahkeme heyetinin verdiği kararı ve bundan sonraki sürecin nasıl olacağına dair merak edilen soruları yanıtladı.

Av. Adem Tural ile yapılan röportajın tamamı şu şekilde;

Dün Gerçekleşen Duruşmada Alparslan Hoca Savunmasında hangi konulara değindi?

22 Ocak'ta gerçekleşen ilk duruşmada daha çok iddianame üzerinden bir savunma yapmıştı. İddianamede yer alan çelişkilere, delilsiz iddialara ve varsayımlara temas etmişti. Bu duruşmada ise daha çok dosyanın siyasi bir dosya olduğu üzerinde durdu. Hatırladığım kadarıyla savunmasında şu noktalara temas etti:

“Bu dosya bir suç dosyası değil sus dosyasıdır. Bana ve vakfımıza bu operasyonun yapılmasının iki temel sebebi vardır. Birincisi ben İslam’ı anlatıyor ve Allah'ın dünyasında Allah'ın dediği olmalıdır diyorum. Bu söylemimden rahatsız olan derin güçler beni susturmak ve İslam’ı anlatmama engel olmak istiyorlar. İkinci sebep ise hükümeti İslam’a zarar veren işler yaptıklarında eleştiriyorum. Bu eleştirilere tahammül edemedikleri için beni tutuklattılar.” Özetle İslam’ı anlattığı ve hükümeti eleştirdiği için tutuklandığını söyledi. İslam’ın konuşmasını emrettiği şeyleri konuşmaya devam edeceğini söyledi.

Bir suç örgütü değil hayır örgütü kurduğunu söyledi. “Hangi suç örgütü siyer dersi, tefsir dersi yapar, fakirlere yardım dağıtır, Evet biz ders yaptık, Kur'an öğrettik, bunu inkâr da etmiyoruz ama suç örgütü olacak hiçbir faaliyet yapmadık.” dedi. Ayrıca “Hangi suç örgütü fakir fukara ile uğraşır, suç örgütleri zenginlerle beraber olur onlara ulaşmaya çalışır bizim arkadaşlarımızın çoğu geçimini zor sağlayan insanlar.” dedi.

Vakfın terör örgütleriyle bağlantısının olmadığına dair birçok istihbarat raporunun olduğunu ve eğer bu vakıf bir suç örgütü olsaydı bu raporların içinde bununla ilgili bir kaydın olması gerekeceğini söyledi. Ayrıca vakfın 25 yıldır VGM tarafından denetlendiğini ve bu denetim raporlarında ufak tefek usul hatalarının dışında hiçbir yasadışı işlemin olmadığını söyledi. Şayet bu vakıf suç örgütüyse bu vakfı denetleyen ve yasadışı hiçbir eylemi yoktur diyen VGM de suçludur. 25 yıldır hayır örgütü kabul edilen, emniyet tarafından örnek vakıf plaketi verilen ve valilik tarafından projelerle desteklenen bir vakıf nasıl oluyor da bir anda suç örgütü ilan edilebiliyor, dedi.

"Hükümete biat etmedim, etmeyeceğim de. Kral çıplak. Bunu herkes biliyor. Gizlemenin bir anlamı yok!” dedi ve

Dolandırıcılık iddialarının kendisini karalamak için ortaya atıldığını ve ortada hiçbir mağdurun ve delilinin olmadığını söyledi. Vakfın kasasından çıkan paraların makbuzları emniyetin el koyduğu evraklar arasında olduğu halde ve bu makbuzların bağış yapan kişilerde kalan suretleri mahkemeye sunulduğu halde dikkate alınmadığını söyledi ve “Bana ne derseniz deyin ama dolandırıcı demeyecektiniz. Bana bunu söyleyeceğinize, kafama sıksaydınız. İddianamede 'İslam Medeniyeti istiyor' deniyor. Hemen ardından 'Ama hükümeti de eleştiriyor” deniyor. Evet, ben İslam medeniyetini istiyorum ve ben bununla da şeref duyuyorum.” dedi.

İddianamenin tamamen varsayımlar ve tahminler üzerine kurulu olduğunu, iddia makamının iddiasını ispatlayacak hiçbir delil sunmadığı söyledi. İddia makamı suçu ispat edecek hiçbir delil belirtmediği halde, avukatları tarafından suçsuz olduklarına yönelik birçok delil sunulduğunu ancak bunlarında dikkate alınmadığı söyledi.

Son olarak “Bana sus diyorlar, susmayacağım, biat da etmeyeceğim. Bu işin içinde emniyet, yargı, istihbarat ve siyasiler kim varsa hepsine hakkımı haram ediyorum.” diyerek savunmasını bitirdi.

Hâkimin Verdiği Kararın Gerekçesi Nedir?

Duruşma zaptı UYAP sistemine henüz yüklenmediği için gerekçe olarak neyin gösterildiğini bilmiyoruz. Duruşmada mahkeme başkanı, tutukluluk halinin devamına karar veriyoruz, dedi. Muhtemelen kanunda yazan matbu gerekçeler kopyala-yapıştır yapılarak zapta eklenmiştir. Hâkimler tutuklama kararlarında somut bir gerekçe gösterme mecburiyeti hissetmiyorlar. Bu durum artık yeni Türkiye’de normal bir durum oldu. Duruşma zaptı, UYAP sistemine yüklendiğinde gerekçeyi daha net görmüş olacağız.

Tutukluluk Halinin Devamı Kararını Nasıl Değerlendiriyorsunuz?

Tutuklama kararı bir tedbirdir ve ağır şartları vardır. Bu dosyada ise tutuklama artık tedbir olmaktan çıkmış ve cezalandırma aracı haline gelmiştir. Tutuklu yargılanmasına sebep olan suçlamalarla ilgili biz hem ilk duruşmada hem de bu duruşmada ayrıntılı beyanlarda bulunduk. Alparslan hoca ilk duruşmada bu savunmalarımızın da etkisiyle tahliye edilmişti. Ama hızlı ve siyasi bir müdahaleyle tekrar tutuklandı. Suçlamalarla ilgili birkaç noktaya temas ederek tutuklama kararının haklı olup olmadığını okuyucuların vicdanına sunalım isterseniz.

Öncelikle suç örgütü kurmak ile yargılanıyor. Bizim temel savunmamız bu vakfın bir suç örgütü değil bir hayır örgütü olduğu yönündedir. Suç örgütlerinin amacı her ne yolla olursa olsun menfaat temin etmektir. Örgüt, suç işleyerek kazanç temin eder ve örgüt üyeleri geçimlerini işledikleri suçtan elde ettikleri menfaatle sağlarlar. Dosyada yargılanan kişilerin birçoğu asgari ücretle geçinen ve mütevazı bir hayata sahip olan kişiler. Hesaplarında ve malvarlıklarında hiçbir artış olmayan kişilerin suç örgütü mensubu olma ihtimali yoktur. Bu insanları bir arada tutan bağ, menfaat değil Allah rızasıdır. Bu vakıf gönüllüleri insanları dolandırıp menfaat elde etmeyi değil, ceplerindeki üç beş kuruş parayı da insanların hayrına olan işlere harcamayı amaç edinmişlerdir.

Suç örgütünün bir kuruluş amacı vardır. Belli sayıda insan oturup bir plan yapar ve suç işleme iradesi etrafında örgütleşirler. Şayet bu vakıf bir suç örgütü ise hangi tarihten itibaren suç örgütü ilan edildiğine yönelik bir açıklama söz konusu değildir. Eğer ilk kurulduğu 1994’ten itibaren suç örgütü kabul ediliyorsa o tarihten bugüne kadar yöneticilik yapan herkesin yargılanması lazım. Yok, başka bir tarihte suç örgütü olmaya karar verdiyse bu tarihin tespiti gerekir. Ancak dosyada buna ilişkin bir açıklama yoktur.

Suç örgütüne giriş ve çıkışlar zordur. Örgütle beraber suç işleyen bir kişi, örgütün sırlarını bildiği için o kişinin örgütten ayrılmasına müsaade edilmez. Suç örgütünde fikir ayrılıkları olmaz. Suç örgütünde bir suç işleme düşüncesi etrafında fikir birliği vardır. Ancak bu vakıfla fikir ayrılığına düşüp ayrılan birçok kişi var. Ayrıca isteyen herkes vakfın faaliyetlerine katılabilir. Hangi suç örgütüne giriş ve çıkışlar bu kadar kolay olabilir?

Suç örgütleri faaliyetlerini gizli yürütür ve açığa çıkmak istemezler. Bu vakfın neredeyse bütün faaliyetleri sosyal medyada paylaşılıyor. Bu nasıl bir suç örgütü ki kendini ifşa ediyor? Ayrıca şöyle bir çelişki de var; iddianamenin bir bölümünde Alparslan Kuytul ve diğer sanıkların sosyal medya paylaşımlarında hükümeti eleştirdikleri yazıyor. Öyle bir dönem yaşıyoruz ki hükümeti eleştirmek demek kendini hedef tahtasına koymak demek. Hangi suç örgütü hükümeti eleştirerek kendisini hedef haline getirir? Bu durum dahi bu yapının suç örgütü olmadığını gösterir.

Suç örgütleri, örgüt üyelerinin teşhis edilmesini istemezler. Bu vakıf nasıl bir suç örgütü ki yaptıkları yürüyüşlerle bütün üyelerini ifşa ediyor. Böyle bir mantık olabilir mi? Örgüt, kendisini açığa çıkardıktan sonra amacına ulaşabilir mi?

Emniyet, bir suç örgütünü çökerttikten sonra örgüt dağılır gider. Ancak bu vakfın 45 yöneticisi gözaltına alındığı halde, bu yapının gönüllüleri yöneticilerine ve hocalarına sahip çıkmaya devam etti. Aradan geçen 16 aya rağmen hiç kimse vakıftan ayrılıp gitmedi. Bu kişiler kendilerinden o kadar emindiler ki kaçıp saklanmak yerine kalıp mücadele etmeyi tercih ettiler.

Dosyada mağdur olduğunu iddia eden bir kişi dahi yoktur. Bu nasıl suç örgütü ki 25 yıldır bir kişiyi dahi mağdur etmemiş. Vakıf kapatılmış, 45 kişiye dava açılmış buna rağmen bir kişi dahi çıkıp da bu vakıf beni şu tarihte dolandırmış diyemiyor. Bu yapının suç örgütü olmadığına dair bunun gibi daha onlarca konu var. Buna rağmen Alparslan Kuytul Hoca suç örgütü kurmak iddiasıyla tutuklanabiliyor.

Bundan Sonraki Süreçte Ne Bekliyorsunuz, Tahliye Olma Durumu Var mı, Sizin Böyle Bir Beklentiniz Var Mı?

Bu tutukluluğun hukuki bir karar olmadığını birçok defa dile getirdik. 4. A.C.M’si, 24 Ocakta cesur ve isabetli bir şekilde tahliye kararı verdi ancak 5. A.C.M’nin tekrar tutuklaması üzerine bu kararının arkasında duramadı. Ara duruşmalarda tahliye olma ihtimali elbette var. Açıkçası ben 22 Ağustostan önce tahliye edileceğini düşünüyorum. Ben bu ülkede halen adil ve cesur hâkimlerin var olduğuna inanıyorum. 4. Ağır Ceza Mahkemesinin dahi bu yanlış kararından dönebileceğini düşünüyorum. Bu zalim düzenin değişmesi için direnmek zorundayız. Biz kimseden adalet dilenmiyoruz ya da bizi kayırmalarını istemiyoruz. Eskiden mevcut kanunların adaleti sağlamada yetersiz kaldığını söyler ve hukuk devletine ulaşmanın yollarını konuşurduk. Şimdi ise mevcut kanunların uygulanmasını bile büyük bir nimet olarak görüyoruz. Hukuk devletini geçtik, kanun devletini bile mumla arıyoruz. Alparslan Kuytul hocanın mevcut kanuni düzenlemelere göre derhal tahliye edilmesi gerekiyor. Tutuklu kalmasını gerektiren en ufak bir sebep dahi söz konusu değil.

Hukuk sistemimiz öyle bir hale gelmiş ki yargı mensuplarımızın büyük bir kısmı ne Allah’tan korkuyorlar ne de kanunlardan. Eğer Allah’tan korksaydılar bedeli ne olursa olsun masum bir insana zulmetmeyi göze alamazlardı. Kanunlardan korksaydılar yasanın açık hükümlerine aykırı hareket etmeye de cesaret edemezlerdi. Kanunlara meydan okuma noktasında gösterdikleri cesareti, zalimlere ve talimatçılara meydan okuma noktasında da gösterebildikleri gün bu ülkede her şeyin değişmeye başlayacağı gündür. Ve ben o günlerin çok yakın olduğunu düşünüyorum.