Kudüslü Müslümanların özellikle Mescid-i Aksâ’ya yakın evleri olanlara yapılan teklifler onlarca milyon doları bulduğu gibi bazen de açık çek teklif etmekten de çekinmiyor. Uzun yıllardır bu
şekilde Mescid-i Aksâ’nın etrafındaki ev ve apartmanları satın almaya çalışan zorba işgalciler bunlardan bazılarına da zorla el koyuyor.
Buna benzer bir olay 2008 yılında Ümmü Kamil adlı bir Müslümanın başına geldi. Ümmü Kamil, 2008 yılında Mescid-i Aksâ’nın kuzey surlarına bakan Şeyh Cerrah mahallesindeki evine
Siyonist işgalciler tarafından el konulunca, evin hemen yakınındaki arsaya çadır kurarak burada yaşamaya başladı. Hastanede yatan kocasının başındayken evi Siyonist yerleşimciler tarafından istila
edilen Ümmü Kamil, işgal polisine şikâyetçi olduysa da sonuç alamadı. Bu durum tam 8 yıl boyunca devam etti. Ancak Ümmü Kamil pes etmedi, tüm kirli oyunlara ve tuzaklara rağmen evinde kalmaya devam
etti.
'HANGİ HİLEYİ DENERSENİZ DENEYİN...'
Zamanın işgalci İsrail Turizm Bakanı, Ümmü Kamil’in evine gelerek “Bak Ümmü Kâmil. Zengin olmak istemiyor musun? Sana evine mukâbil 15 milyon dolar veya açık çek verelim ne dersin?” demiş. Ancak
Ümmü Kamil’den “Zengin olmak istediğimi kim söyledi? Ben bu topraklardan ayrılmam ne yaparsanız yapın hangi hileyi denerseniz deneyin. Ben bu topraklardan ayrılmam” cevabını verdi. Tüm direnişine
rağmen 9 Kasım 2008 gecesi 3 bin kişilik bir kuvvetle Şeyh Cerrah mahallesini basan işgal kuvvetlerinden yaklaşık 50 kişilik bir grup, Ümmü Kamil ve yatalak kocasını kapı önüne koydu. Ümmü Kamil ve
kocası komşularına ait arsa üzerine çadır kurarak yaşamaya devam etti.
24 MİLYON DOLAR TEKLİF ETTİLER
Kudüs Eski Şehir’de tarihi bir bakkal dükkânı işleten İmad Ebu Hatice’de kendisine teklif edilen yüksek meblağı reddederek işgalciye karşı direnen örnek Müslümanlardan biri. İşgalci
İsrailliler tarafından bakkal dükkânını devretmesi karşılığında teklif edilen 24 milyon doları geri çeviren Ebu Hatice, sonrasında açık çek ile gelen işgalcilere yine aynı cevabı verdi.
Mescid-i Aksa’nın Silsile Kapısı’na 5 metre, Burak Duvarı’na (Ağlama Duvarı) ise sadece 2,5 metre mesafedeki tarihi mekânı satmadığı için baskı ve fiziksel şiddete maruz kalan Ebu Hatice’ye
ağır para cezaları ve vergiler ödettiler. Ancak o hep aynı cevabı verdi; “ Ben Allah’a söz verdim, ant olsun ki; sokakta işportacılık yapmak zorunda kalsam da burayı onlara bırakmayacağım. Bu
topraklarda halkı kucaklayan ve onlara insanca muamele eden son devlet Osmanlı idi. Osmanlının yeniden dönmesini ne kadar temenni ettiğimizi anlatmam imkânsız. Türkiye devleti, Filistin halkını
kucaklamalı ve onlara sahip çıkmalı” dedi.