Gençlik; insan hayatında duygusallığın, aşırı tepkiselliğin, yalnızlığın, ergen sorunlarının en yoğun yaşandığı dönemdir. Bugün, sürekli kendisi ile boğuşan ve bir türlü sorunlarını çözemeyen, sorumluluk sahibi değil sorunlar sahibi olan bir gençlik görmekteyiz. Halbuki,
tarihin seyrini değiştirenler ve dünyadaki yenilik hareketlerinin savunucuları hep gençler olmuştur. Gençliğini eğiten ve ona güvenip sorumluluk veren milletler her zaman diri ve canlı kalmayı başarmışlardır. Bu durumu Muhammed İkbal ne güzel ifade ediyor: “Ey basiretli insan! Bir milletin sermayesi; para, gümüş, kumaş ve altın değildir. Onun asıl sermayesi; imanlı, sıhhatli, dinç ve kudretli dimağlara sahip, çok çalışkan, cevvâl
ve çevik evlâtlarıdır.” Evet İkbal’in dediği gibi sermayemiz gençlerdir ama biz bu sermayeyi değerlendirmiyor, elmas olabilecek bir karbonu başıboş bırakıp kömüre çeviriyoruz. Elmasın da kömürün de ham maddesi karbondur ama elmas disiplinli ve çileli bir işleme sürecinin
sonunda elmas olurken, kömür düzensiz ve dağınık atom yapısından dolayı kömür olmuştur.
Aslında tarihi sürece baktığımız zaman, gençlerini eğitip sorumluluklar vererek diri kalmayı başaran en iyi millet İslam milleti olmuştur. Tarihimiz gençlerin başarıları ile doludur. Hatta İslam milletinin temel yapı taşı olan Asr-ı Saadet dönemi, birkaç yaşı ilerlemiş olan sahabenin haricinde gençlerin omuzlarında yükselmiştir. Peygamberimiz, onları nakış gibi işlemiş ve onlara görevler vererek sorumluluk sahibi gençler olmalarını sağlamıştır. Örneğin; Usame bin Zeyd, 17 yaşında bin kilometre uzaklıktaki Bizans’ın üzerine gönderilen ordunun komutanı,
Mus’ab bin Umeyr, 18 yaşında Medine’ye gönderilen ilk davetçi olmuştur. Asrı saadet birçok gencin başarısı ile dolu iken, Peygamberini örnek alan atalarımız da gençlerini eğitmiş ve onlara güvenmiştir. Örneğin; 2. Murat, oğlu Fatih’e genç yaşta devlet idaresini vererek
21 yaşında İstanbul’u fetheden bir gencin, Fatih Sultan Muhammed’in ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Peygamberimizin eğitiminden geçenlerin derdi büyük, hedefleri de büyüktür. O’nun mesajları ile büyüyen genç başıboşluktan kurtulur, Rabbine kul olur. Aynı zamanda izzetli, erdemli, ahlâklı ve idealist olur. Bugün İslam âleminin kurtuluşu için gençlerimizin, içine
düştükleri sorunlar çukurundan kurtulmaları gerekiyor. Bunun yolu da yeniden Peygamberin mesajlarını dikkate almakla olur. Bu yazıyı kaleme almazdan birkaç saat evvel on beş tane lise talebesi ile bir araya gelmiş ve onlara ‘Peygamberimizi seviyor musunuz?’ diye sormuştum. Hep-si aynı ağızdan ‘tabi ki’ dediler; ben de onlara Fatiha suresinin üçüncü ayetini okuyarak, Türkçe mealini sordum hiçbiri cevaplayamadı. ‘Sevgi bu mudur’ dedim.
Onun getirdiği hiçbir mesajı bilmiyoruz ama ‘seviyoruz’ diyoruz. Hakikaten sevseydik, mesajlarını dikkate alırdık ve dünyamız şimdikinden çok daha güzel olurdu. Sevgi, anmak değildir anlamaktır. Biz Peygamberi anıyoruz ama anlamıyoruz. O’nu anlamak için O’nun bizlere sunduğu mesajlara ihtiyacımız var. Peki, nedir bu mesajlar ve tavsiyeler:
Tevhidi Öğren ve Yaşa!
Allah Rasulü’nün, Abdullah b. Abbas’a verdiği öğütlerden biri şöyledir:
“Delikanlı! Sana bazı sözler öğreteceğim: Allah’ın hakkını koru ki Allah da seni korusun. Allah’ın hakkınımgözet ki O’nu hep yanında bulasın. Bir şey istediğinde
Allah’tan iste. Yardım dilediğinde Allah’tan yardım dile.mŞunu bilmelisin ki, bütün toplum bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse ancak Allah
yazmışsa sana destek verebilirler. Yine bütün toplum sana zarar vermek için bir araya gelse, ancak Allah yazmışsa sana zarar verebilirler. Zira kalemler kaldırılmış,
sayfalar kurumuştur.”1
Ey genç! Bu dünya da ailenin haklarını, akrabalarının haklarını hatta arkadaşlarının haklarını dahi savundun ama Allah’ın haklarını savunmadın. Senin ülkende Allah’ın haramları helalleştirildi, farzlar yasaklandı hiç konuşmadın; ‘Allah’a neden isyan ediyorsunuz ve bizi
bâtıl bir yaşantıya zorluyorsunuz?’ demedin. Artık ayağa kalk ve Allah’ın hakkını savun.
Vakar Sahibi Ol!
“Allah Celle Celalühu çocukça davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden, vakar sahibi, olgun genci sever.”2
Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz mesele budur, zira şaklabanlığın adını stendap, rezilliğin adını Show koyarak TV. proğramları aracılığı ile bir nesil laubalileştirilip, hayâsızlaştırılıyor. Yine TV. programlarında yayınlanan bazı yarışma şekilleri ile haya, edep tamamen yok
edilerek vakarsız, ciddiyetsiz; heva ve hevesleri azdırılan gençler meydana getiriliyor.
Ey genç! Kendini TV. zindanına hapsetme, kurtul ondan. Bu kuyu dipsizdir, yok olur gidersin veya ebediyen karanlığa mahkûm olursun. Peygamberimiz sana sesleniyor, dikkate al bu mesajı, bu mesajda hayat var.
Kötü Arkadaşlarına İltifat Et me!
Rasulullah şöyle buyurmuştur: “Allah Azze ve Celle kötülüğe iltifat etmeyen genci, emsallerine karşı üstün tutar.”3
Ey Genç! Kötü arkadaşların seni ateşe çağırıyor ama Peygamberimiz seni cennete çağırıyor. Gel, kötü alışkanlıklarını bırak, işte o zaman Allah seni yükseltecek ve yüceltecektir.
Tevbe Edenlerden Ol !
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Allah, tevbe eden gençleri sever.”4
Ey Genç! İnsanlara güzel görünmek için her gün banyo yapıyor , bedensel temizliğini yerine getiriyor, dış görünüşüne dikkat ediyorsun da neden manevi olarak üzerinde bulunan kirlerden temizlenmiyor ve bunun için gayret göstermiyorsun? Rabbin huzuruna bu kirlerle gidersen
halin nice olur biliyor musun? Hem Rabbimiz, huzuruna temiz çıkılmaya insanlardan daha layık değilmidir ki insanlar için temizleniyor da Allah için temizlenmiyorsun?
Haramları terk et ki yüks elesin!
“Bir genç dünya lezzetlerini ve boş şeyleri terk eder, gençliğine rağmen Allah-u Teâlâ’ya itaate devam ederse, Allah ona yetmiş iki sıddîkın ecrini ihsan eder ve kendisine ‘Ey gençliğini benim tâatime tahsis edip şehvetini terk eden genç! Sen bana bazı meleklerim gibisin!’ buyurur.”5
Nefsine uyarsan, o sana kısa bir zevk yaşatsa da arkasından seni bu dünyada da ahirette de kör bir kuyunun içine atar. Ama sabreder ve itaat eder de helal dairenin dışına çıkmazsan hem Allah hem Rasul hem kitap hem melek hep de tüm yaratılanların sevgisini kazanacaksın.
Değer mi kısa zevkler için bu sevgilerden mahrum kalmaya?
İlim Öğren ve İbadet Düşkünü Ol!
“Bir genç ilim ve ibadet içinde yetişir, olgunlaşırsa, Allah, kıyamet günü ona yetmiş iki sıddîkın sevabı kadar sevap verir.”6
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir gün 22 yaşındaki Hazreti Muâz’ın elini tutarak:
“–Ey Muâz! Vallâhi seni çok seviyorum!” buyurmuştu.
Muâz Radıyallahu Anh:
“–Anam-babam Sana fedâ olsun ey Allah’ın Rasulü! Ben de Seni çok seviyorum!” dedi.
Daha sonra Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu:
“–Ey Muâz! Sana her namazın sonunda; “Allâh’ım! Senʼi zikretmek, Sana şükretmek ve güzelce kulluk yapabilmek için bana yardım et!” duasını
hiç bırakmamanı tavsiye ediyorum” dedi.
Ey Genç Kardeşim! Gençlik bir gün bitecek yerini eziyetli bir ihtiyarlık alacak, hastalık vücudu saracak, işte o zaman ibadet etmek, Allah’a kul olmak isteyeceksin ama zor gelecek, sana ‘gençliğini nasıl geçirdin?’ diye sorulacak cevap veremeyeceksin ve boşa geçen gençlik yıllarıniçin pişman olacaksın. Hâlâ zamanın varken, gençliğini ve dinçliğini koruyorken gel, sarıl şu Nebevî mesajlara, kurtar kendini ve Ümmet-i Muhammedi...
Not: Yazı içerisinde kullandığım ‘millet’ kelimesi ‘ırk’
anlamında değil ‘din’ anlamındadır. Zira doğru kullanımı
da budur. Detaylı bilgi için Yusuf Kerimoğlu
“Kelimeler ve Kavramlar” kitabına bknz.
1- Tirmizi,
2- Ahmed, IV, 151
3- Feyzul Kadir, c.2, s.263, no:1799
4- Câmiü’s-Sağîr:1866). Acluni,I,286.
5- Râmûz 383/2. Fethu’l-Bari, VI,46-47.
6- Tabarânî’nin Kebir’inden.
7- Ahmed, V, 244-245; Ebû Dâvûd, Vitir, 26; Nesâî,
Furkan Nesli Dergisinin Furkan Genç Ekinden Alıntıdır.