Bir çoğumuz günlük, aylık ya da yıllık yapılacaklar listesi yaparız. Bunu yapmak bir biçimde kendimizi daha iyi hissetmemize neden olur. Belki yeni bir yıla girerken siz de böyle bir planlama yapmışsınızdır. Sonucunda yeni yıl yenilenmek anlamına gelir. Bu da bir biçimde kendimizi daha motive, daha enerjik hissetmemize neden olur.
Ancak ne yazık ki yine bir çoğumuz bu listeye yazdıklarımızın çok azını tamamlayabiliriz. Bu durum sadece bir kere değil aslında her seferinde tekrarlanacaktır. Bu nedenle bu sene de kendinize koyduğunuz hedeflerin çok azını gerçekleştireceksiniz. Peki planlarımızı neden bir türlü gerçekleştiremiyoruz? Ekonomi Nobel Ödülü sahibi Daniel Kahnemann buna planlama yanılgısı adını veriyor.
Hayatınızı bir düşünün. Mutlaka İyi ve kötü zamanlarınız olmuştur. Şimdi, geleceğinizi hayal etmeye çalışın. Eğer çoğu insan gibiyseniz, geçmişinizin iniş çıkışlarına karşın sizi parlak bir gelecek beklediğini ve daha mutlu olacağınızı hayal etmiş olmalısınız.Bunun ne olduğuna geçmeden önce bir örnek verelim. Diyelim ki bir üniversite öğrencisi olan Ali’nin bugünden bir hafta sonra Cuma günü teslim etmesi gereken bir ödevi var. Ali daha önce benzer uzunlukta birçok makale yazmıştı. Sonucunda bu taraz bir ödevi bitirmesi genellikle yaklaşık bir haftasını alıyor.
Yine de Ali, zamanını nasıl bölüştüreceğini planlarken, ödevi üç günde bitirebileceğinden oldukça emindir. Bu durumda da Salı gününe kadar başlamamaya karar verecektir. Sonuç malum. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi Ali ödevini son gece bitiremeyecek ve ek süre isteyecektir. Bunun nedeni bir kez daha planlama yanılgısıdır.
Planlama yanılgısı insanlar her işbirliği yaptığında -ekonomi, bilim ve siyasette- özellikle belirgindir. Projeler için harcanacak zaman düşük tahmin edilir, projelerin faydaları ise abartılır. Maliyetler ve riskler için tam tersi söz konusudur; bunlar sistematik olarak azımsanır. Peki ama neden planlamayı beceremiyoruz?
Yaptığımız planların gerçekçi olduğuna, belirli bir süre içinde gerçekten başarabileceğimize ve hedeflerimize ulaşmamızı hiçbir şeyin engellemeyeceğine inanma eğilimi, eylemdeki planlama yanlışlığını yansıtır. Çoğumuzun sahip olduğu ancak pek de gerçekçi olmayan “yapılacaklar listeleri” buna bir örnektir.Planlama Yanılgısı Nedir? Neden Planlarımız Gerçekçi Değildir?
Planlama yanılgısı belirli bir süre içinde gerçekten yapabileceğimizden daha fazlasını yapabileceğimize inanma eğilimimizdir. Bireyler, belirli bir görevi tamamlamalarının ne kadar süreceği konusunda tahminlerde bulunduklarında, öncelikle geleceğe ve görevi nasıl yerine getireceklerine odaklanırlar. Bu da onların geçmişte benzer görevlerin ne kadar zaman aldığını hatırlamalarını engeller.
Planlama yanılgısı gelecek için kötü planlar yapmamıza neden olarak bir görevin (zaman, para, enerji veya başka bir şey) taleplerinin gerçekçi tahminlerini göz ardı eden kararlar almamıza neden olur. Aynı zamanda risk ve şans unsurlarını küçümsememize de yol açar. Bunun yerine, yalnızca kendi yeteneklerimize odaklanırız. Ayrıca muhtemelen bu konuda yeteneklerimizin aşırı iyimser bir değerlendirmesini yaparız.
Biz insanlar genel olarak olumlu düşünme eğilimdeyiz. Dünyadan ve diğer insanlardan iyimser beklentilerimiz var. Bu nedenle olumlu olayları, olumsuz olaylardan daha fazla hatırlarız. En önemlisi, karar verme süreçlerimizde olumlu bilgileri tercih etme eğilimindeyiz.
Buna bir çözüm olarak aklınıza daha detaylı planlama yapmak gelirse ne yazık ki bu da bir işe yaramayacaktır. Hatta adım adım yapılan bir plan, planlama yanılgısını arttırır. Bunun nedeni projeye odaklanmamız artınca beklenmedik şeyleri daha da az düşünür olmamızdır.
Planlama yanılgısının hem profesyonel hem de kişisel yaşamlarımız için sonuçları önemli vardır. Sonucunda bu yanılgı bizi zamanımızı ve paramızı talihsiz girişimlere harcamaya yönlendirir. Gereksiz bir biçimde bazı projelere çok uzun süre bağlı tutar.
Araştırmalar bu ön yargının ne kadar yaygın olduğunu bizlere göstermiştir. Sonucunda iş dünyasında, start-up girişimlerin %80’inden fazlasının başlangıçtaki pazar payı hedeflerine ulaşamadığı biliyoruz. Bu arada, sınıflarda öğrenciler ödevlerinin yaklaşık üçte ikisini beklediklerinden daha geç bitirdiklerini de bildiriyorlar. Kısacası bir çoğumuz aslında planlama yapmayı istesek de pek beceremiyoruz.
Planlama Yanılgısından Kaçış Mümkün mü?
Ne yazık ki bu yazıyı okuduktan sonra, sadece planlama yanılgısının farkında olmak, bunun olmasını engellemek için yeterli değildir. Bu bilgiye sahip olsak bile, bu kez bu kuralların bizim için geçerli olmayacağına inanma tuzağına düşme riskiyle karşı karşıyayız. Çoğumuz, geçmişte tahminleri yanlış olsa bile içgüdülerimizi takip etme konusunda güçlü bir tercihe sahibiz. Yapabileceğimiz şey, planlama yanılgısı etrafında plan yapmak, planlama sürecinde bundan kaçınmamıza yardımcı olabilecek adımlar oluşturmaktır.
Bunun için aslında yapılacak şey oldukça basit. Geçmişe başvurun. İnsanların planlama yaparken kullanabileceği iki tür bilgi vardır: tekil bilgi ve dağıtım bilgisi. Tekil bilgi, incelenmekte olan belirli bir durumla ilgili bilgidir. Oysa dağıtımsal bilgi, geçmişte tamamlanmış diğer benzer görevlerle ilgili kanıttır. Bu durum aslında içe bakış ve dışa bakış olarak da adlandırılır.
Planlama yaparken her iki bilgi de dikkate alınmalıdır. Ne yazık ki, çoğumuzun yapma eğiliminde olduğu şey tam olarak bu. Planlama doğası gereği geleceğe yönelik bir süreç olduğundan, zamanda geriye değil ileriye bakma eğilimindeyiz. Bu da geçmiş deneyimlerimizi göz ardı etmemize neden olur.
Sonuç olarak benzer bir proje ya da ödev ya da herhangi bir motivasyonu gerçekleştirme sürecinin üç yıl sürmüşse ne kadar detaylı planlarsanız planlayın bu seferki de muhtemelen aynı zamanınızı alacaktır. Bunun bilincinde olun ve adımlarınızı buna göre atın. Herkese tüm planlarının gerçekleştiği güzel bir 2023 yılı diliyoruz.