Ramazan’da Kur’an’ın Mesajını Anlamak -2 ve Kadir Gecesi

Alparslan Kuytul Hoca 2015 yılında kaleme aldığı "Ramazan’da Kur’an’ın Mesajını Anlamak-2 ve Kadir Gecesi" başlıklı yazısında, "Kadir gecesini ihya etmek isteyenler öncelikle şunu bilmelidirler ki; Kadir gecesini kıymetli yapan bu gecede Kur’an’ın inmiş olmasıdır. O halde bu geceyi en güzel şekilde değerlendirmek, Kur’an’ın mesajını anlamakla mümkündür." ifadelerini kullandı.

Eklenme Tarihi: 31 May 2019
10 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Ramazan’da Kur’an’ın Mesajını Anlamak -2 ve Kadir Gecesi

Furkan Nesli Dergisi Başyazarı Alparslan Kuytul Hocanın 2015 yılında kaleme aldığı "Ramazan’da Kur’an’ın Mesajını Anlamak-2 ve Kadir Gecesi" başlıklı yazısı;

Kıymetli Kardeşlerim!

Kadir gecesini ihya etmek isteyenler öncelikle şunu bilmelidirler ki; Kadir gecesini kıymetli yapan bu gecede Kur’an’ın inmiş olmasıdır. O halde bu geceyi en güzel şekilde değerlendirmek, Kur’an’ın mesajını anlamakla mümkündür. Yeniden ümmet olabilmek ve yeniden İslam Medeniyeti’ni meydana getirebilmek için Kur’an’ın mesajını anlamak zorundayız. Yoksa böyle gecelerde sadece namaz kılmakla bu gece ihya edilmiş olamaz. Böyle gecelerde birbirini telefonla aramakla, şuursuz bir şekilde camileri doldurmakla, güzel sesli insanların okudukları ilahileri dinlemekle bu gece ihya edilmiş olamaz. Bu geceyi ihya etmek isteyenler evvela Kur’an’ın kıymetini bilmelidirler. “İnna enzelnahu fi leyleti’l kadr”, “O şerefli, azametli gecede Kur’an’ı indirdik.”1

‘Kadr’ Kelimesinin Manası

Kadr’in bir manası ‘şeref ve azamettir.’ Bir diğer manaya göre Kadr; ‘hüküm’ demektir. Duhan suresinde de ifade edildiği gibi: “Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten biz uyaranlarız. Katımızdan bir emirle her hikmetli işe o gecede hükmedilir.”2 Allah Azze ve Celle o gecede önemli işler hakkında hükmünü verir. Elbette ki bütün takdir, bütün hüküm ezelde yapılmıştır. Allah için zaman söz konusu değildir. Zaman yokken Allah vardı, zamanı da Allah yarattı ve Allah her şeyi ezelden takdir etti. O halde Allah Azze ve Celle’nin bu gecede hüküm vermesi; ezelde verilmiş hükmünü bazı meleklerine açması, hükmünü izhar etmesi yahut ezelde verilmiş hükmün infazı için emir vermesi manasındadır. O gecede eller ihlasla kalkacak olsa; Allah Rasulü’nün de ifade ettiği gibi dua ile kader havada çarpışacak ve dua kaderin önüne geçecektir. Allah Azze ve Celle’nin ilminde bir değişiklik söz konusu olmayacak ama belki melâikeye verilen bilgide değişiklik meydana gelecektir. Belki dua gelecek ve kaderi geçecek. İşte o yüzden böyle gecelerde çok dua etmekle emrolunduk. Kadr kelimesi bir de ‘tazyik etmek’ manasına gelir. “İnna enzelnahu fi leyleti’l kadr;” “Biz onu Kadir gecesinde indirdik.” Yani tazyikin olduğu gecede indirdik. Bu gece meleklerin üst üste yığıldığı gece. O gecenin şerefinden ötürü bütün melekler inerler de inerler. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü meleklere dar gelir. Sabaha kadar, tan yeri ağarıncaya kadar Rabbu’l Âlemin’den bir ‘selam’ olarak inerler.

Bin Aydan Hayırlı Bir Gece

Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olması, bu gecede yapacağımız ibadetlerin bin ayda yapacağımız ibadetlere denk olması demek olmadığı gibi bir insan bin ay ibadet etse, siz de yalnız Kadir gecesinde ibadet etseniz onunla aynı sevaba ulaşırsınız demek de değildir. Ayrıca bilinmelidir ki ‘bin ay’ ifadesi esas olarak çokluk ifade eder. Tam tamına ‘bin ay’ demek değildir. O geceyi değerlendirecek olursanız sizin için bin aydan daha hayırlı olabilir. Öyle kararlar alırsınız ki hayatınız değişebilir, o gecede öyle nurlara gark olabilirsiniz, öyle günahlarınız bağışlanabilir ki sizin için bin aydan daha hayırlı olabilir. “Leyletü’l kadri hayrun min elfi şehr”in bir manası da budur. O geceyi değerlendirecek olursanız; hayatınız için çok önemli şeyler değiştirebilir. Ümmetimiz için de bin aydan daha hayırlı olabilir. Neredeyse bin aydır ümmeti kaybettik. Biz 1. Dünya Savaşı’na kadar yani 1920’lere kadar ümmettik. O günden sonra ümmet olmaktan çıktık, ulus devletleri olduk. Sonra aşiretlere bölündük. İyice ırkçı hale geldik. Sonra ferdiyetçi olduk ve şimdi herkes kendini düşünüyor. Kendi ailesinden başkasını düşünmüyor. Allah Azze ve Celle bu gece ellerini kaldıran; “Ya Rabbi! Bize yeniden ümmet olmayı nasip et” diye dua edenlerin hürmetine; “Yeniden ümmet olmanızı, yeniden ayağa kalkmanızı takdir ettim” diyecek olursa işte o zaman bu şerefli gece, hüküm gecesi olarak bin aydan hayırlı olmuş olmaz mı? Allah Azze ve Celle bu gecede ellerini kaldıran; “Ya Rabbi ümmeti bu durumdan kurtar, ümmetin uyanışını gerçekleştir” diyen insanların duası hürmetine ümmetimizin bütün bölgelerde uyanmasını sağlayacak olursa, işte bu gece o zaman bin aydan daha hayırlı olmuş olmaz mı? Allah Azze ve Celle duaları kabul eder de; “Uyanmanıza hükmettim, Ashab-ı Kehf’in uyanışı gibi uyanacaksınız. Dünyanın her tarafında yeniden harekete geçeceksiniz. Yeniden öncü nesiller çıkaracaksınız. Yeniden bütün ümmeti çekecek, götürecek motor insanlar aranızdan çıkarılacak. Lider kadrolar yetiştireceğim, sizi yeniden ümmet yapacağım” derse, işte bu gece bin aydan hayırlı olmuş olmaz mı? Allah Azze ve Celle ömrü kısa olan bu ümmetin mensuplarına bir şeref verdi, böyle geceler vermek sûretiyle bir fırsat verdi. ‘Bu geceleri ihya edin de geçmiş ümmetler kadar ömrünüz uzun olmadığı halde onlar kadar sevap işlemiş olasınız. Günahlarınız bağışlanmış olsun’ demiş oldu. Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir gün İsrailoğulları’ndan bir adamdan bahsetmişti: “Allah yolunda bin ay kılıç kullandı” buyurdu. Bin ay geceleri ibadetle geçiriyordu, gündüzleri oruçluydu ve Allah yolunda kılıç kuşanmıştı. Böyle söyleyince Sahabe-i Kiram hayretler içinde kaldılar ve: “Ya Rasulallah! Biz nasıl onun seviyesine kavuşacağız? Bizim ömrümüz onun kadar uzun değil” dediler. “Leyletü’l kadri hayrun min elfi şehr” ayeti indirildi.3 “Ey Ümmet-i Muhammed! Size de ‘leyletü’l kadr’ verildi. Eğer değerlendirecek olursanız günahlarınız bağışlanabilir, hakkınızda hayırlı bir hüküm verilebilir” denildi. Bir başka rivayete göre Allah Rasulu Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: “İsrailoğulları’ndan 4 büyük zat, 4 peygamber 80 küsur senelik ömürlerinde bir göz açıp kapayıncaya kadar bile Allah’a itaatsizlik yapmadılar, isyanda bulunmadılar.” Böyle söyleyince Sahabe-i Kiram şaşırmışlardı; “Ya Rasulallah! Biz böyle insanlara nasıl kavuşabileceğiz?” Zekeriya, Yuşa, Eyyub gibi Peygamberlere (Aleyhimi’s Selam)… İşte o zaman Allah Celle Celâluhu bu sureyi indirdi. “Size de Kadir gecesi verildi. Kadir gecesinin kıymetini bilirseniz sizin için bin aydan daha hayırlı olur.”

Kadir Gecesi Hangi Gecededir?

Allah Celle Celaluhu Kadir gecesinin hangi gecede olduğunu bize kesin olarak bildirmedi. Bu konuda Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den gelen birçok rivayetler var. Bazı rivayetlere göre; Ramazan’ın ilk gecesi, bazı rivayetlere göre Ramazan’ın 17. Gecesi… Bir rivayete göre Ramazan’ın 21. gecesi; İmam Şafi bu görüşün daha kuvvetli olduğunu kabul eder. Başka rivayetlerde 23. 24. 25. 27. 29. gece ve Ramazan’ın son gecesi olduğu şeklinde birçok rivayetler var. İmam Şafi’nin de dediği gibi Allah Rasulü’ne soruluyordu demek ki: “Ya Rasulallah! Filan gecenin Kadir gecesi olma ihtimali15 var mı?” “Evet” manasında Efendimiz o gecenin Kadir gecesi olabileceğini söylüyordu. Ebuzer Gıfari’den gelen rivayete göre; Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün onlara Kadir gecesinden bahsetmişti. Ebuzer der ki; “Ben Rasulullah’a en çok soru soranlardan biriydim. Dedim ki; “Ya Rasulallah! Kadir gecesi Ramazan ayında mı yoksa başka bir ayda mıdır?” “Ramazandadır” buyurdu. Dedim ki; “Ya Rasulallah! Kadir gecesi peygamberler varken olur, peygamberler bu dünyadan göçüp gidince Kadir gecesi de kaldırılır mı, yoksa devam eder mi?” “Devam eder, kıyamete kadar bakîdir” buyurdu. Sonra ben dedim ki; “Onu Ramazan ayının hangi günlerinde arayacağız Ya Rasulallah?” Dedi ki: “İlk 10 ve son 10’unda arayınız.” Sonra Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem konuşmaya daldı ve ben biraz sonra dedim ki; “Ya Rasulallah! Hangi 10’da arayacağız Kadir gecesini?” Efendimiz buyurdu ki; “Ramazanın son 10 gecesinde arayın, bana başka bir şey de sorma.” Allah Rasulü biraz daha konuşmaya daldı ve sonra ben tekrar sordum; “Ya Rasulallah! Ne olursun söyle, o gece Ramazan’ın son 10’unun hangi gecesidir?” Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki; “Onu son 10 günün tek gecelerinde arayın.” Yani 21, 23, 25, 27, 29. Ve bana o kadar kızdı ki Allah Rasulü’nün o güne kadar öyle kızdığını hiç görmemiştim. Yüzünün rengi değişti ve “Bana bir daha da sorma” dedi.”4 Ramazanın son 10 günü ve son 10 gecenin de özellikle tek geceleri. Ekseri Ulema’nın kabulü budur. Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun tarihini tam olarak bildirmemişti. Ta ki o geceyi ihya etmeyenler büyük bir günaha girmiş olmasınlar diye. Eğer gece tam olarak bildirilmiş olsaydı, bildirilmiş olduğu halde yine de Müslümanlar o geceyi ihya etmeyecek olsaydı, o takdirde Allah Celle Celaluhu kızardı. Onun için o geceyi tam olarak bildirmedi. Bu şekilde Allah Rasulü bütün gecelerin değerlendirilmesini istiyordu aslında ve bizden özellikle son on geceyi çok iyi değerlendirmemizi istiyordu. Hz. Aişe’den gelen rivayetler de onu ifade eder. “Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ramazan’ın son on gecesinde itikâfa girerdi. Son 10 gecesinde ibadetlerini çoğaltırdı, Kur’an’ı daha fazla okurdu. Önlüğünü de bağlardı.”5 Yani artık hanımlarına yaklaşmazdı. Önlüğünü bağlamanın bir manası bu. Hanımına yaklaşmaması. Diğer manası ise nasıl ki bir insan çok iş yapacağı zaman önlüğünü bağlarsa Allah Rasulü de o şekilde Ramazan’ın son 10 gününde çok ibadetle uğraşır manasında “önlüğünü bağlardı” diyordu. Dolayısıyla Efendimizin son 10 günde çok ibadet yapmasından da anlaşılıyor ki Kadir gecesi son 10 gündedir. Ama hangisindedir? İşte onu arayalım ve son 10 günün kıymetini bilelim diye Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem gününü kesin olarak bildirmiyordu.

Bu Geceyle İlgili Bir İşaret Var Mı?

Efendimizden gelen bir rivayete göre; “Kadir gecesi parlak olur, güzel bir gece olur ve sabahında da güneş cılız ve ışınsız olarak doğar.”6 Bunların sadece birer işaret olduğunu unutmayalım. Hakikatte Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, belki de bazı âlimlerin kabul ettiği gibi Kadir gecesinin değişken olduğunu söylemek istemiş de olabilir. Belki de hadislerdeki farklı ifadelerin manası budur. ‘Ramazan’ın içerisindedir ama Ramazan’ın hangi gecesi olduğu değişebilir’ diyenler de var. Bazı yıllar yirmi birinci gecesi, bazı yıllar yirmi üçüncü gece, bazı yıllar diğer geceler de olabilir. Her sene Allah onun yerini değiştiriyor olabilir. Onun için bütün geceler değerlendirilmeli. Müslümanlar özellikle Ramazan’ın son 10 gününü itikâflarda geçirmeye çalışmalıdırlar. Ramazan’ın son 10 gününde hiç olmazsa son bir haftasında hiç olmazsa son beş gününde. Çünkü Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem özellikle son beş geceye önem verilmesi üzerinde daha çok durmuştur.

Nasıl ki Allah’ın isimleri içerisinde İsm-i Âzam bize bildirilmemiştir. Bütün isimlerle Allah’a dua edelim, hiçbirini ihmal etmeyelim diye. Allah Celle Celaluhu, İsm-i Âzam’ını bildirmediği gibi Kadir gecesini de kesin olarak bildirmedi ki o gecelerin hepsini ihya edelim diye. Aynı şekilde falan ibadet filan ibadetten daha üstündür diye açıkça belirtmedi ki; bütün ibadetlere rağbet edelim diye. Yine şu günah falan günahtan daha büyük günahtır demedi ki; bütün günahlardan uzaklaşalım diye. Allah Azze ve Celle’nin sünneti budur.

“Duanız Olmasaydı Rabbim Sizi Ne Yapsın”

Hazreti Aişe Radıyallahu Anha annemiz, Efendimize sormuştu; “Ya Rasulallah! O Kadir gecesine ulaşacak olursam nasıl dua etmemi, ne yapmamı istersin?” Allah Rasulü: “Allahümme inneke afuvvun tuhibbu’l afve fa’fu annî” buyurdu. “Ey Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet diye dua etmemi istedi”7 Onun için bu gecede özellikle duayı çoğaltmakla emrolunduk. Kur’an-ı Kerim: “Duanız olmasaydı Rabbim sizi ne yapsın”8 buyurur. Bir hadiste: “Allah-u Teâlâ, bütün gecelerde, gecenin son üçte birinde iner ve ‘Yok mu isteyen istediğini vereyim, Tevbe, istiğfar eden yok mu tevbesini kabul edeyim”9 buyurur. Allah dua etmemizi istiyor ama dualarımızın da kabul olması için gerekenleri yapmak zorundayız. Bazı dualar kabul edilirken bazıları kabul edilmez. Allah, emri bi’l maruf, nehyi ani’l münker görevini yapmayanların duasını kabul etmeyeceğini Hz. Peygamberin lisanıyla haber veriyor. Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki: “Ya iyiliği emredersiniz ve kötülüklere engel olursunuz ya da Allah geçmiş milletlere azap ettiği gibi size de azap eder. Sonra içinizden iyi insanlar bile dua ederler, duanıza icabet olunmaz.”10 Demek ki böyle gecelerde bile emri bi’l maruf, nehyi ani’l münker görevi yapmayanların dua ettikleri zaman dualarına icabet edilmeme ihtimali var. O halde bütün Müslümanlar bu görevi gerçekleştirmelidir. Lokman Aleyhisselam oğluna öğüt verirken: “Ey oğlum! İyiliği emret, kötülüklerden sakındır, haramlara engel olmaya çalış ve bunun için sabret. Çünkü bu sabretmeye değer işlerdendir”11 diyordu. Bunun için sabretmeye değer çünkü bunun mükâfatı büyüktür. Hiç olmazsa böyle olabilmek için dua edilmeli. “Ya Rabbi! Bugüne kadar tembel tembel yattım. Emri bi’l maruf, nehyi ani’l münker görevimi yapmadım. Ümmet ayağa kalkmaya çalışıyordu, ben yardım etmedim. Nasılsa birileri yapıyor dedim, ben seyirci oldum. Dünya sevgisi ile dünyaya daldım. Belalara uğramak korkusu ile Sana hizmetten uzak kaldım. Bundan böyle işin içerisine gireceğim, seyirci olmayacağım Ya Rabbi! Kur’an’ın mesajını anlamaya ve anlatmaya çalışmadım. Şimdi anladım meseleyi ve bana bundan sonraki hayatımda emri bi’l maruf, nehyi ani’l münker yapan, bu faaliyetlerin içerisinde yer alanlardan olmayı nasip et” diye dua edeceksiniz. Ümmet-i Muhammed’in meseleyi anlaması ve kurtuluşu için de dua edeceksiniz.

Allah Celle Celaluhu orucun kendisini tuttuğu kimselerden olmayı, Ramazan ayını ve özellikle son 10 gününü en iyi şekilde değerlendirenlerden olmayı nasip etsin. (Âmin)

1. Kadir,1 2. Duhan 2-4 3. Suyuti 4. Mecme-ül Beyan c.10,s.518 5. Buhârî, Fadlu Leyletü’l-Kadr 3 6. Müslim 7. Tirmizi 8. Furkan 77 9. Buhari 10. Tirmizi 11. Lokman 17