“Eğer yeni reformcu cumhurbaşkanı İsrail’e yanıt vermek istiyorsa, Araplara sadece tek bir düşmanla mücadele etmeleri için yardım etsin”
Sayın Ahmed Hatemi’nin İran siyaset sahnesinden ayrılmasından itibaren, Doğulu bir vatandaş olarak İran’daki koşullara olan ilgim azaldı.
Bu bölgedeki insanların çok büyük bir kısmının artık yeni İran sahanlığında bir yeri, mekânı veya ilişkisi kalmadığını hissettim.
Hele de seçimlerle ilgili gelişmeler bir tercih atmosferinde değil, İslam Devrimi adında tek bir kontrol altında gerçekleştiği için.
Nitekim Ahmed Hatemi’yi seçenlerin aynı çoğunlukla Sayın Mahmud Ahmedinejad’ı da seçtiklerine ikna olamadım.
Şah’ın kibrinden kurtulma konusunda neredeyse evrensel bir mutabakat vardı.
Buna karşılık Ahmedinejad alçakgönüllü davranırken, özellikle bölgede küresel uyuma karşı daha provokatif ve meydan okuyucuydu.
Ancak bunların hepsi İran’ın kendi meselesi olarak kaldı.
Hatemi’den sonra ılımlı cumhurbaşkanı ile muhafazakâr cumhurbaşkanı imajı birleşti.
Cumhurbaşkanlığı makamında nasıl bir değişiklik yaşanırsa yaşansın, cumhurbaşkanı “Dini Lider” için sadece bir rütbeden ibaret.
Şah’tan sonra İran ile ilişkilerin normale döneceğini ümit eden bölge, İran tarafından yakıcı ve yanmış bir toprağa dönüştürüldü; gerisi söz etmeye gerek olmayan bir anlatıdan ibaret.
Yeni cumhurbaşkanı sanki daha geniş bir özgürlük marjına sahipmiş gibi davranıyor, seleflerine göre daha geniş yumuşama manşetleri sunuyor ve dünya ülkeleriyle normal, hatta doğal ilişkilerden bahsediyor.
Bu, İran’ın devrimden bu yana devlet mantığına, uluslar arasındaki kurallara ve halklar arasındaki ilişkilere dönmesi için ilk fırsat mı olacak?
İran, verimli ve gelişen bir ortaklık aramak, Saddam Hüseyin’in başlattığı milyonlarca insanın hayatına, geçim kaynağına ve geleceğine mal olan savaşlara son vermek yerine politikalarını dikte etmek istiyor.
Bölge filolarla dolu. Hem de Kudüs’te değil, Babu’l Mendeb’te.
Arapların kayıpları, özellikle de Filistinlilerin kayıpları tarihin hiçbir aşamasında görülmeyen bir boyutta.
Geriye kalan her şey eninde sonunda dipnotlara ve yorumlara dönüşecek.
Gazze’de olanlar ve şimdi de Batı Şeria’da dünyanın en dirençli ve en çok acı çeken halkına yapılan aşağılamalar dikkate alındığında, İsrail’e verilecek yanıtın değeri ne kadardır?
Eğer yeni reformcu cumhurbaşkanı İsrail’e yanıt vermek istiyorsa, Araplara sadece tek bir düşmanla mücadele etmeleri için yardım etsin.