Zarrab'ın dördüncü günde anlattıkları:
Zarrab, Dubai merkezli Rostamani Exchange şirketinin de adının yer aldığı bazı kayıtları doğruluyor. Yargıç Berman, bu kayıtlardan en sonuncusunu delil dosyasına ekledi.
Savcılar, bir Şangay bankası, bir Dubai bankası ve New York merkezli Standard Chartered bankası arasındaki 45 bin dolarlık bir işleme ait belgeyi delil olarak sundu.
Savcılar, bu işlemi dava konusuna bağlamak için ABD'li bankaya uzanan döngüyü tamamlamak zorunda. Bu işlemde İran parası kullanılmışsa, kapanış konuşmasında bu konu gündeme gelecek. Belgeler açıklandığında konu daha iyi anlaşılabilir.
Zarrab, ABD'de tutuklu olduğu sırada "dışarı çıkmak için yalan söylemek zorundayım" dediği telefon görüşmesini "Ahad" adlı bir kişiyle yapmış. İddialara göre Ahad, Rıza Sarraf'ın bir dostu, avukatı veya danışmanı olabilir.
Oturumda bir e-posta delil olarak sunuluyor. Konu satırında "SWIFT" yazıyor. Sarraf, "Bu, banka şubeleri arasında bir tür mesajlaşma" yorumunu yaptı. Bu delilin İran'a yönelik yaptırımlar açısından önemli olduğu düşünülüyor.
Zarrab, "17 Aralık'tan sonra hiçbir Halkbank çalışanına rüşvet vermedim" dedi.
Zarrab, Ali Fuat adlı bir kişiyle yaptığı görüşmeden bahsediyor.
Zarrab, 28 Şubat 2014'te serbest bırakılmıştı. Ali Fuat ile görüşmesi, bundan birkaç ay sonra gerçekleşti.
Soru: Ali Fuat'a hiç rüşvet verdiniz mi?
Zarrab: Ali Fuat'a hiç rüşvet teklif etmedim, o da öyle bir şey istemedi.
Atilla'nın avukatlarının dediğine göre Zarrab, Eylül 2016'da cezaevindeyken yaptığı bir telefon görüşmesinde, "daha az ceza almak için yalan söylemek zorunda olduğunu" söylemiş. Atilla'nın avukatları, bu durumun, "Zarrab'ın yalan ifade vermeye razı olduğunu" gösterdiğini iddia ediyor.
Zarrab, Türkiye'de mali şube tarafından tutuklandığı dönemi anlatıyor.
"Türkiye'de hiç hapse atıldın mı?" sorusuna Sarraf, "Evet, tutuklanarak cezaevine gönderildim… Evet, serbest bırakıldım" yanıtını verdi.
Zarrab: Avukatlarım geldi, konuştuk ve serbest bırakıldım.
Soru: (Serbest kalmak için) herhangi bir ödeme yaptın mı?
Zarrab: Evet.
Soru: Bu ödemeler rüşvet niteliğinde miydi?
Zarrab: Kısmen.
Zarrab'a göre görüşmede Atilla'nın evrakla ilgili bir sorunu çözdüğünden bahsediliyor.
Zarrab "Bir sorun vardı ama halledildi" diyor.
Zarrab altınların nihai varış yerinin İran mı, Dubai mi olacağı henüz belli olmadığı için, evrakta varış yerinin belirtilmesi gerektiğini söylüyor
"Bankada bu konuyla ilgili kimlerle konuştun?" sorusunu Zarrab, "Daha önce Süleyman Aslan'la konuşmuştum… ayrıca Hakan Atilla ile de konuşmuştum" yanıtını veriyor.
Başka bir gümrük beyanı belgesi, delil dosyasına giriyor. Zarrab, belgedeki alanları tek tek açıklıyor. Gümrük formunda geçen "Sermayeh Exchange" adlı bir "paravan şirketten" bahsediyor.
Duruşma salonunda dinletilen kayıtta ise, Zarrab Atilla ile altın ticaretini konuşuyor. İhracat için beklenen bir işlemin tamamlanmasından bahsediyorlar.
İddiaya göre, Zarrab'ın avukatı, müvekkilinin durumuyla ilgili olarak Erdoğan tarafıyla irtibat halindeydi. Zira görüşmenin özetinde "Danışman, bunun sadece Reza meselesi olmadığını, milli mesele olduğunu söylüyor" deniyor.
Zarrab'ın ifadesine göre Atilla, sevkıyatların inandırıcı görünmesi içinZarrab'ı uyardı; "14 ton kapasiteli gemiye '25 ton yükledim' deme" dedi.
'SÜLEYMAN BANKADA EN TEPEDEKİ KİŞİ'
Dinletilen bir ses kaydında, Zarrab Aslan'a vereceği rüşvetlerden bahsedildiğini söylüyor. "Ne kadar göndereceksin?" diye soran Happani'ye Zarrab, "Gıda için falan ne kadar göndermişiz, ona bak. Toplamda ona göre bir şey hesaplayıp gönderelim" diyor.
Zarrab ifadesinde, "Burada diyorum ki, Süleyman bankada en tepedeki kişi ve bankadan sorumlu olduğu için işle ilgili tüm yetki onda" diyor.
Zarrab belgelerdeki karışıklıkla ilgili konuşuyor: Küçük gemiler, inandırıcı evraklar. Şimdilik yeni bir mevzu yok, sadece ilave deliller dosyaya ekleniyor.
'ASLAN BENİ ATİLLA'YA YÖNLENDİRDİ'
Zarrab'ın ifadeleri bugün Mehmet Hakan Atilla'yı hedef alıyor… Süleyman Aslan'ın kendisini, Halkbank'taki işlemleri için Hakan Atilla'nın dediklerini dinlemeye yönlendirdiğini öne sürüyor. Zarrab'ın anlatımına göre Aslan, "Hakan'ı dinle ve başka bir şey olursa konuşuruz" dedi.
'ÖDEDİĞİM EN YÜKSEK KOMİSYON YÜZDE 1 ORANINDAYDI'
Zarrab, Halkbank'a altın ve gıda ticareti için ödediği komisyonu açıkladı: "Ödediğim en yüksek komisyon yüzde 1 oranındaydı" dedi.
Zarrab gıda ticaretinde belgelerde yaptığı hataları da aktardı. Anlattığına göre, bir belgede İran'a gönderiyor gibi gösterdikleri buğdayın çıkış noktasını Dubai olarak gösterdiklerini ancak Dubai'de buğday yetişmediğini anlattı. Bir diğer belgedeyse, fazlasıyla büyük bir mebla yazdığını söyledi.
'HALKBANK'TA NE KADAR ÇOK PARA VARSA BENİM İÇİN O KADAR İYİYDİ'
Zarrab şu an, kendisi gibi İran'ın Halkbank'taki doğalgaz parasını kullanan ancak ülkeye gerçekten gıda gönderen bir şirketten söz ediyor. Sarraf, bu şirketi bir tür rakip olarak gördüğünü çünkü İran'a gerçekten gıda gönderse de, kendisinin hayali ihracat için çekeceği paradan kullanarak gelirini azalttığını anlattı.
Amerikalı gazeteci Klasfeld, söz konusu şirketin adının tam olarak anlaşılamadığını, ‘Bunghi' gibi bir ismin geçtiğini aktardı. Daha sonra söz konusu şirketin 'Volganm Gıda' olduğu Twitter takiplerince belirtildi.
Zarrab, "Halkbank'ta ne kadar çok para varsa benim için o kadar iyiydi" dedi.
'HİÇBİR ZAMAN GIDA ÜRÜNÜ GÖNDERİLMİYORDU'
Zarrab, İran'a küçük gemilerin gemilerin gönderildiğini, büyük tonajlı gemilerin iz bırakacağını söylüyor. "Bu neden önemliydi?" sorusuna da, "Çünkü hiçbir zaman gıda ürünü gönderilmiyordu" yanıtını veriyor.
'SÜLEYMAN ASLAN ‘DAHA İYİ OLUR' DEDİ'
Duruşma, Zarrab ile Halkbank'ın eski genel müdürü Süleyman Aslan arasındaki bir telefon konuşmasının ele alınmasıyla başladı. SarrafSarraff, söz konusu konuşmada hayali gıda ticaretini görüştüklerini söylüyor.
Aslan konuşmada, İran'dan gönderilen meblanın ile gıda ticareti için gösterilen miktarın birbirini tutmadığını anlatıyor. Zarrab ise gerekirse ödemeleri 5'er milyon dolar olarak bölebileceğini söylüyor; Aslan bunun daha iyi olacağını belirtiyor.