Eğitimci-Yazar Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım, Cumartesi günü (17.03.2018) bayanlara yönelik yapmış olduğu “İmanının Zaferi Çanakkale” konulu sohbet programını internet üzerinden canlı olarak gerçekleştirdi. Hocahanım, sohbetin sonunda internet üzerinden kendisine yöneltilen “Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ve beraberinde tutuklu bulunan 4 arkadaşının 37. Gününde davasında hiçbir gelişmenin olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta; “Bir kişinin suçu ispat olunmadıkça suçsuzdur. Böyle bir suç ispatı da yoktur, şuanda dava aşamasındadır. Kuralıyla düşünecek olursak, bu süreç tutuklu bir şekilde devam ettirildikçe zulmediliyor” dedi.
Hocahanım ayrıca, Türkiye’deki adalet sistemine dikkat çekerek “Artık Türkiye’deki adalet sistemi değişsin, artık bu ülkede adalet noktasında bir reform yapmak gerekiyor, artık adalet sistemine birilerinin neşter vurması gerekiyor” dedi.
Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım'ın açıklamasının tamamı;
BİR KİŞİNİN SUÇU İSPAT OLUNMADIKÇA SUÇSUZDUR
Evet, tutukluluk süresi gözaltıyla beraber maalesef bir buçuk ayı geçti, dolayısıyla bu aslında çok uzun bir süre. Bu insanlar suçsuz. Şimdi bir kişinin suçu ispat olunmadıkça suçsuzdur. Böyle bir suç ispatı da yoktur, şu anda dava ve iddia aşamasındadır. Dolayısıyla, “Bir insanın suçu ispat edilmedikçe masumdur” kuralıyla düşünecek olursak, bu süreç tutuklu bir şekilde devam ettirildikçe zulmediliyor. Bir hüküm verilememiş, bir suç isnat edilememiş, dillendirilememiş, daha mahkeme yapılmamış. Ama bugünün kanunlarında; mahkeme yapılmasa da “Benim nazarımda otomatikman suçlusun” denilmek isteniyor adeta...
MAHKEMENİN HENÜZ OLMAMASI GERÇEKTEN BÜYÜK BİR ZULÜMDÜR
Karar çıkmadan bu tutukluluğun devam ettirilmesi bana büyük bir zulüm gibi geliyor. Hakikaten yani bu nasıl bir adaletsizlik(!) Şimdi sonunda belki; “Sen gerçekten suçsuzmuşsun, hala bir delil bulamadık” denilecek. Öyle de olacak, yüzde yüz ben buna inanıyorum. Çünkü mahkemede de iddialar okunuyor vs. tutuklu yargılanmasına karar verilen o ilk mahkemede hiçbir delil yok. Sadece iddialar var, altı boş… Ve sonra “Hadi seni serbest bırakıyoruz” diyecekler. Şimdi belki de aylarca yatacak… Ne olacak, bu insanın günlerinin gecelerinin hesabını kim verecek? Bu zulmün hesabını kim verecek? Mahkemenin henüz olmaması gerçekten büyük bir zulümdür. Hani derler ya, ‘Geç gelen adalet, ADALET değildir’ gecikmiş adalet, adalet değildir. Eninde sonunda adaletin yerini bulacağına inanıyoruz ama geciktiriyorlar ve bu geciktirme her gün insanlara zulüm oluyor.
ARTIK TÜRKİYE’DEKİ ADALET SİSTEMİ DEĞİŞSİN
Hocamıza ve 4 arkadaşına zulmediliyor. Artık Türkiye’deki adalet sistemi değişsin. Birileri, “Yeter artık!” desin ve hiç olmazsa bu zulümleri ortadan kaldırmaya çalışsın. Bu zulümler sadece bize yapılmıyor. Şuanda tutuklu yargılanan binlerce insan bir defa dahi mahkemeye çıkarılmamış durumda. Bir buçuk iki sene, böyle bir tutukluluk olabilir mi? Bu cezaya dönüşmüş yani tutukluluk değil. Sanki hüküm verilmiş ve ceza çekmeleri isteniyor. Daha mahkemeleri yapılmamış, suçları belli değil, hüküm giymemişler ama bir buçuk sene öylesine yatıyorlar ve mahkemeyi bekliyorlar. Bu nasıl bir adalet sistemidir? Sonunda adalet tecelli etse bile bu kadar geç kalınmış bir adalet, adalet olur mu? Birilerinin artık el atması lazım; Adalet Bakanı mı el atar, başka birileri mi el atar, Cumhurbaşkanı mı el atar? Artık bu zulme dur desinler. Mahkemeleri bu kadar geciktiriyorlar. İlk mahkemenin bir an önce yapılması lazım. İlk mahkemeyi bile aylarca geciktiriyorlar, sadece bize değil… Aslında sistemde böyle bir problem var. Çok hantal bir adalet sistemimiz var.
ADALET SİSTEMİNE BİRİLERİNİN NEŞTER VURMASI GEREKİYOR
Kardeşlerimiz, “Nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye soruyor.
Bunu adalet sistemi açısından çok vahim bir durum ve büyük bir adaletsizlik olarak değerlendiriyorum. Bu zulümdür. Sonunda suçsuz olduğu anlaşılacak insanlar için hassaten bu büyük bir zulümdür. Artık bu ülkede adalet noktasında bir reform yapmak gerekiyor. Artık adalet sistemine birilerinin neşter vurması gerekiyor. Git gide daha kötüye gidiyoruz eskiden bu kadar da değildi. Yani güya adaleti getirmek için gelenler ismine de adalet diyenler adaletsizliğin alasını getirdiler, bu da ayrı bir ironi, ayrı bir tezat durum. Kendi sıfatlarına adalet diyorlar. "Biz adaleti temsil ediyoruz, adaleti getireceğiz” diyorlar ama adalet, kendi dönemlerinde çok daha berbat duruma geliyor…