Hatırlanacağı üzere Doğu Perinçek yaptığı açıklamada kendilerine göre hatırlı adamların Türkiye ve Rusya barışı için devrede olduğunu söylemiş ve bunun da hükümet adına yapıldığını belirtmişti. Rusya'nın Türkiye Özel Temsilcisi Aleksandr Dugin ve Putin’e en yakın isim olarak iddia edilen Konstantin Malofeyef'in açıklamaları ise bu doğrultuda oldu.
Rusya'nın Türkiye Özel Temsilcisi Aleksandr Dugin:
Uçağımız düşürüldükten hemen birkaç hafta sonra, aralarında askeri istihbaratın başında görev yapmış olan General İsmail Hakki Pekin ve Amiral Soner Polat’ın da bulunduğu Vatan Partisi mensubu cezaevinden yeni çıkmış Kemalist bir grup Moskova’ya geldi. Burada kapalı toplantılara katıldılar. Putin’e bağlı Rusya Stratejik Araştırmalar Merkezi’yle görüştüler; kanalımız Tsargrad’a röportaj verdiler. Konstantin Malofeyer ile de görüştüler.
Konstantin Malofeyer:
Bu heyet Türk Rus ilişkilerinin en gergin olduğu dönemde, düşünce kuruluşu Katheon’un davetlisi olarak geldi. Bu çok önemliydi. Çünkü bu kişiler Türkiye’nin kendine özgü ve Rusya’yla yakınlaşmayı öngören Avrasyacı yolunu benimsemiş insanlardı. Bu kişiler kendi görüşlerinden dolayı cezaevlerine girdiler. Cezaevlerine girmiş olmalarına rağmen bizi Erdoğan’la anlaşmaya çağırdılar. Bu bizim için beklenmedik bir gelişmeydi. İlk olarak, bu 3 üst düzey asker Ergenekon davasından uzun seneler cezaevinde yatmıştı. Buna rağmen Moskova’da uzmanlarla, bizim meslektaşlarımızla, bu konuyla ilgili olan diğer kişilerle buluşmalarda Türkiye’deki o anki durumu açıklarken, o dönemde olası herhangi bir askeri darbe girişiminin Amerikancı olacağını anlattılar. “Bu sebeple kim Rusya’nın böyle bir şeye katılımına dair konuşursa bunun provokasyon olacağını, buna benzer söylemlerin Amerikancı darbeyi maskeleyeceğini ve üzerini örteceğini” ifade ettiler. Bize ilk defa onlar Fethulahçıların Türkiye’de çok geniş bir şekilde örgütlendiğini söyledi. Ve Erdoğan’ın, her ne kadar liderleri Amerika’da bulunsa da Fethullahçı tehdidi hesaba katmadan hareket edemediğini söylediler. Devlet ve yargı organlarındaki Erdoğan ve Gülen arasındaki bölünmede durum Gülen lehineydi. Dolayısıyla devlet ve yargı organların bu tarikat tarafından ele geçirildiği bir durumda adil bir karar vermek zor olacaktı. Bu ziyaret çok faydalı oldu, bir kırılma noktasıydı. Bu ziyaretten sonra Erdoğan’ın özür dilemesi durumunda tekrar anlaşmaya varılması gerektiği kanısı ortaya çıktı.