Rusya: Filistin’deki sorunların kaynağı ABD ve müttefikleridir

Rusya UAD’de ABD’yi suçladı Uluslararası Adalet Divanında (UAD) işgalci İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalarda Rusya, Filistin’deki sorunların kaynağının ABD ve müttefiklerinin aldığı kararlar olduğunu bildirdi. Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyetlerini yürüten UAD’de, işgalci İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar devam ediyor. Duruşmalarda … Rusya: Filistin’deki sorunların kaynağı ABD ve müttefikleridir Devamı »

Eklenme Tarihi: 21 Şub 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 21 Şub 2024
Rusya: Filistin’deki sorunların kaynağı ABD ve müttefikleridir

Rusya UAD’de ABD’yi suçladı

Uluslararası Adalet Divanında (UAD) işgalci İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalarda Rusya, Filistin’deki sorunların kaynağının ABD ve müttefiklerinin aldığı kararlar olduğunu bildirdi. Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyetlerini yürüten UAD’de, işgalci İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar devam ediyor.

Duruşmalarda Rusya adına söz alan Lahey Büyükelçisi Vladimir Tarabrin, Filistin halkının Birleşmiş Milletler (BM) kararları uyarınca devlet kurma hakkını kullanana kadar bölgede şiddet olaylarının devam edeceğini dile getirerek “Şiddet sadece daha fazla şiddete yol açabilir. Nefret nefreti getirir. Bu kısır döngü kırılmalıdır. Rusya’ya göre, hem İsrail hem de Filistinliler için güvenlik ancak mevcut krizin temel nedenlerinin ele alınmasıyla sağlanabilir” diye konuştu.

Tarabrin, Filistin’deki sorunların kaynağı olarak ‘ABD ve müttefiklerinin statükoyu dondurmaya yönelik ısrarlı politikalarını, siyasi süreçleri sulandırmalarını, kısa görüşlü ve sorumsuz yaklaşımlarını’ göstererek, “Washington’un hatalı politikası, tahmin edilebileceği üzere, bugün uluslararası toplumun tüm sorumlu üyelerinin, binlerce masumun hayatına mal olan başarısızlığına yol açmıştır” değerlendirmesinde bulundu. İşgalci İsrail’in ihlal ettiği yükümlülüklere uyma, devam eden ihlallerine son verme ve neden olduğu zararı tazmin yükümlülüğü olduğunu aktaran Tarabrin, işgalci İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermesi ve işgal altındaki topraklarda tüm yerleşim faaliyetlerini durdurması gerektiğini dile getirdi.

‘Yasa dışı yerleşimler uluslararası hukuka aykırıdır’

Vladimir Tarabrin, işgalci İsrail’in işgalinin Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının gerçekleşmesini engellediğini belirterek, yasa dışı Siyonist yerleşimlerin ve Filistin halkının işgal edilen topraklardan zorla yerinden edilmesinin, uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. İşgalci İsrail’in uluslararası hukuk ihlallerinin ‘nihai statü anlaşmasına’ varılmasını engellediğini kaydeden Tarabrin, anlaşmaya varılması için müzakerelerin gecikmeksizin yürütülmesi gerektiğini ifade etti ve “Tüm devletler ve uluslararası örgütler bu tür müzakereler için gerekli koşulların yaratılmasına katkıda bulunmakla yükümlüdür” değerlendirmesinde bulundu.

Tarabrin açıklamasında şu cümlelere yer verdi:

Bu şekilde varılacak anlaşma, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanması ve başkenti Kudüs olan bağımsız, yaşanabilir ve birleşik bir Filistin devletinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanacaktır.

Gazze’den gelen görüntüler dehşet verici’

İşgalci İsrail’in saldırılarının sürdüğü Gazze’deki şiddetin ‘daha önce görülmemiş ve felaket boyutlarına ulaştığını’ vurgulayan Tarabrin, “Mevcut şiddet dalgası sırasında hayatını kaybedenlerin toplam sayısı neredeyse 30 bindir. Bu rakam daha önceki Arap-İsrail savaşlarında ölenlerin sayısını çoktan aşmış durumda. Gazze’den gelen görüntüler dehşet verici” ifadesini kullandı. Vladimir Tarabrin, Gazze’deki halkın yüzde 90’ının zorla yerinden edildiğine ve ‘insanlık dışı koşullarda’ yaşadığına dikkat çekerek, “İsrail’in katı ablukası karşısında Gazze Şeridi gerçek bir insani felaket yaşamaktadır” dedi. Bölgedeki sivillerin abluka nedeniyle gıda, ilaç, yakıt ve temiz su sıkıntısı çektiğini belirten Tarabrin, “Temiz su kaynaklarına erişimin kısıtlı olması bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Tarım arazilerinin yüzde 20’sinden fazlası zarar görmüştür ve bu zarar bir daha asla telafi edilemeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

Tarabrin, Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki eylemlerinin Gazze’deki sivillerin ‘toplu cezalandırılmasını’ haklı gösteremeyeceğini savunarak, “İsrail’deki yetkililerin ve bazı Batılı ülkelerin, İsrail’in vatandaşlarını koruma görevine atıfta bulunarak sivillere yönelik ayrım gözetmeyen şiddeti savunmaya çalışmasının mantığını kabul edemeyiz.” ifadelerini kullandı.