Sadaka ekonomisi en önemli stratejisi

Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusunda yardıma muhtaç sayısı 35 milyonu geçiyor. İşte bu fakirleşme İktidar tarafından güç olarak kullanılıyor. Normalde tersi olması gerekmez mi?İşin ilginci 2014… İşin ilginci 2014 yılından itibaren bütçe sunum kitapçığında yardıma muhtaç hane ve kişi sayıları yer almamaya başladı. Türkiye sosyal yardım istatistikleri bültenin yayımdan kaldırılması ile de gerçek yoksulluk envanteri bilinmiyor. Neden acaba? AKP’nin seçimlerdeki gücünün hammaddesi ne? Politikaları … Sadaka ekonomisi en önemli stratejisi Devamı »

Eklenme Tarihi: 27 Ara 2022
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 27 Ara 2022
Sadaka ekonomisi en önemli stratejisi

Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusunda yardıma muhtaç sayısı 35 milyonu geçiyor. İşte bu fakirleşme İktidar tarafından güç olarak kullanılıyor. Normalde tersi olması gerekmez mi?İşin ilginci 2014…

İşin ilginci 2014 yılından itibaren bütçe sunum kitapçığında yardıma muhtaç hane ve kişi sayıları yer almamaya başladı. Türkiye sosyal yardım istatistikleri bültenin yayımdan kaldırılması ile de gerçek yoksulluk envanteri bilinmiyor. Neden acaba?

AKP’nin seçimlerdeki gücünün hammaddesi ne? Politikaları mı? Beş para etmez. Yönetimi mi? Görüp, yaşıyoruz… Berbat! Siyaset yapışı mı? Kavgadan ibaret. Erdoğan mı? Nispeten… Din mi? Kısmen…

Fakat en önemli gücü insanların fakirliğini kullanmayı bilmeleri… Yerel seçimlerde ülke gelirini üreten büyük şehirlerin neredeyse hepsini kaybederken fakir şehirlerin tamamında oy oranları öyle yüksek çıktı ki, AKP yine çoğunluğu aldı.

Yardım alan bir insan kararlarında ne kadar özgür olabilir?

Şöyle ki; kamudan sosyal yardım alan insanların çoğu bu parayı AKP’nin verdiğine inanıyor. Nitekim AKP de her ortamda bu algıyı yayıyor. Yapılanları, sanki ceplerinden yapmışlar gibi anlatmaları da bu yüzden.

Her yıl yardıma muhtaç sayısı artarak devam ediyor. Sonrası? Sadaka ekonomisi!

Halkın parası halka sadaka gibi dağıtılıyor. Minnetten, şükrandan oy devşiriliyor. Bir anlamda fakirleşme ülkeyi yönetenlerin işine geliyor. Biz gidersek, Erdoğan olmaz ise bu yardımlar kesilir, ona göre… İşte bu tehdit işe yarıyor. Fakir kesim için bırakın yardımların kalkmasını, azalması bile katlanılamaz bir durum…

AKP’nin isteği dışında oluşan bir gelişme “yardım akışının kesintiye uğrama” ihtimali olarak algılanıyor. İktidar kanadı bu algıyı besliyor. Sosyal yardım ve sosyal hizmet sunan kurumlar AKP’nin kolları gibi çalışıyorlar. Yardım-oy ilişkisi güçlenerek devam ediyor.

Yahu 6-7 milyon fakir Suriyeli ithal edildi, dahası var mı? Oy hakkı da geldi, kim bilir kaç kişi vatandaşlığa geçti?

Böylesine çaresiz bir ortamda tabiatıyla, “Biz bu duruma nasıl düştük? Neden kendi ayaklarımız üzerinde durmayı başaramıyoruz?” diye düşünmek lüks kaçıyor. Eğitim de düşük olunca kantar ağır basıyor.

Sosyal devlet ilkesi yoksullara sadaka dağıtma anlayışına indirgendi… Halbuki yönetimlerin budur işi… Cebinden vermiyor ki… Buyur halka anlat bunu şimdi… Anlatamazsın!

Oturmuş algıyı yıkmak en zorudur. Yeni biri ile yeni sayfa açmak nispeten kolaylaştırır bu değişimi… Muhalefette İyi Parti’den başka bu açıdan bakan var mı seçimlere beş kala?