Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, video serisinin 8'incisini 'Fırtınalarla Büyüyen Fidanlar Rüzgarda Yıkılmaz' başlığıyla yayınladı. Peker'in yine mekan değiştirmesi dikkat çekti.
Peker, bir kez daha İçişleri Bakanı Soylu'yu hedef aldı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek "Keşke Tayyip abi, bu işleri çözseydi. Bu kadar veri belge varken çözseydi. Nedense bize, doğrulara değil onlara inanmak istedi" dedi. Erdoğan'a yönelik 'Bir dahaki videoda helalleşeceğiz' ifadesini kullanan Peker, uyuşturucu trafiğinde eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlunun olduğunu bir kez daha yineledi.
"SİZE İKİ SKANDAL OLAYI ANLATACAĞIM"
Peker, sözlerine şöyle devam etti "Bu konuya şu açıdan değindim. Bu da Goebbels taktiğidir. Aynı yalanı defalarca hızlı şekilde tekrarlarsanız. Toplumun buna inanmasını sağlarsınız. Goebbels'in taktiklerini biliyorum ve Allah da fırsat verdi. Ben de kendi hikayemi anlatacağım. Haksızlık yapıldı da kardeşim.
Size televizyonlarda anlatılanlara inanmamanız için geçmişte başbakanlık döneminde yaşanan iki tane skandal olayı anlatacağım, kamuoyunda bilinmeyen. Bu hikayenin içinde herkes var. O zaman diyeceksiniz, 'Orada bağırıyorlardı, 'Temiz toplum, temiz toplum' diyeceksiniz. İçinde gazete patronlarının da olduğu, benim de içinde olduğum. Ve o gazetelerin patronları da 'Temiz toplum' diye bağırıyordu. Biz bunları yaparken."
"TAYYİP ABİ BELGELERE İNANMAK YERİNE ONLARA İNANMAYI SEÇTİ"
"Amacım; birilerine size düşman etmek değil. Aralarında dürüst insanlar var, namuslu olan. Geri kalanına inanmayın. Abdulkadir Selvi bir yazı yazmış. İnanmayın kardeşlerim. 'Sayın Cumhurbaşkanım, uluslararası komplo savaşını kazanacak' yazmış. Kardeşim sana 50 kere anlatmadık mı 'düşkün Abdülkadir' kameraya, tripoda ve zekaya yenileceksiniz. Ama benden önce yüce Allah'a yenileceksiniz" diyen Peker, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi, dikkat çeken sözler sarf etti:
"Bunu FETÖ'cüler için de söylemiştim. Süleyman Soylu'ya, Mehmet Ağar'a ve Pelikancılara da söyledim. Keşke Tayyip abi, bu işleri çözseydi. Bu kadar veri belge varken çözseydi. Nedense bize, doğrulara değil onlara inanmak istedi.
"10 TANE SİHA DA FİLİSTİN'E YOLLAYIN"
Düşkün Abdülkadir CIA falan bunları geç. Onlar da ne olduğun anlamaya çalışıyor ama biz yol aldık. Bir de şey diyorlar; 'Filistin'de olaylar oldu, destek vermedi' şeklinde. Ben elimden geldiğinde destek verdim. İmgelerle bunu desteklemeye çalıştım. Kendimizi neden kandırıyoruz. Azerbaycan'da olay oldu SİHA'ları yolladın. İyi de yaptın. Katar'da sorun oldu, orada da askeri birlik kurduk. Azerbaycan'da SOCAR var. Katar'da zaten para var. Filistin'de ne var hamaset. Kardeşlerimizle berabersek 10 tane SİHA da oraya yollayın. Öyle cami çıkışında bağırmakla olmaz bu işler, olmaz. Parayı biz toplayalım. 10 tane SİHA parasını toplayabiliriz. Ben de şu anda o kadar yok veremem çünkü sıkıntılı bir süreç yaşıyorum. Ama toplamak isteyen arkadaşlarla bu parayı toplarız."
"İSRAİL'E MALLARI TAŞIYAN GEMİLERİN KİMLERİN OLDUĞU BELLİ"
Filistin ile ilgili açıklamaların 'hamaset' olduğunu vurgulayan Peker, İsrail'e mal taşıyan gemileri hatırlatarak şunları kaydetti:
"Yahu kardeşlerim İsrail'e malları taşıyan gemilerin kimlerin olduğu belli. İsrail'de kimin o gemilerinin yazıhanelerinin de olduğu belli. 'Boykot edelim' diyorlar; bırakın bunları o zaman onların malını taşımayın. Bu Filistin konusu apayrı bir konu. Ama milleti kandırmak için 'Din elden gidiyor, devlet elden gidiyor aman beka sorunu' diyorlar. Yahu doğdum, 'Din elden gidiyor, devlet elden gidiyor, temiz toplum' hep bu konular olunca bir yerde bir film. 10 tane SİHA yollayıp kampanyayı başlatacağım. Yalandan film çevirmenin anlamı yok. Kendimizi kandırmanın anlamı yok.
"15 TEMMUZ'DA 'RÜTBELİLERİN VURUN' DİYE EMİR VERDİM"
Aynı şey 15 Temmuz'da da oldu. Sokağa rütbeli kim çıktıysa vurmalarını istedim. 'Size kim vurun" dedi diye sorarlarsa 'Sedat Peker söyledi' deyin dedim. Ertesi gün çocukları topladım. İstanbul'a dönüyorum bir baktım, ilk konuşmalar başlamış. Polisler de konuşmacıları korumak için halkın önüne barikatlar kurmuş. El insaf kardeşlerim. O konuşmacıların hiçbir savaşta yoktu ki...Bu adamlar bir gün evvel herkes şok içindeyken, halk bir organize olmuş darbeyi bastırmış yahu ulan bari ilk gün bari onlar konuşsaydı.
"GETİRİLMEM GERÇEKLERİ DEĞİŞTİRİR Mİ TAYYİP ABİ?"
Televizyonda gördüm eşime, 'Bırak gitmiyoruz' dedim. Darbeyi halk bastırdı önlerinde polisler konuşmacıları koruyorlar. Konuşanlar kim sanatçı, türkücü vesaire... Ben çocukluğumdan beri bu tür oyunların içinde olmayı kendime yedirmedim. Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip abi, bir uluslararası komplo olduğunu ve bu komplonun merkezinde de benim olduğumu ismimi geçirmeden anlattı. 'Bulup getirecekler' dedi. Devlet bulup getirir ama getirilmem gerçekleri değiştirir mi Tayyip abi?
"BİR SEN BİLMİYORSUN TAYYİP ABİ"
Madem uluslararası komplonun parçasıysam, bundan sonraki videoyu kardeş olarak oturup sizin karşınızda anlatacağım. Ne zaman tanıştık, ne zaman görüştük ne bir eksik ne bir fazla. Onlara parmak diyeti verdim, sen bizim büyüğümüzsün silahı buraya koyacağız. İki tane müfettiş ve yalan makinası olacak. Yalan makinalarının yüzde 1.5 yanılma payı var. O yüzden mahkemelerde delil olarak kullanılmıyor. Ama ben yine de o yüzde 1.5 bile olsa o makine öttüğü anda kafama sıkacağım. Anlatacağım; mademki ajan oldum abi, ya bir özür bekledim abi. Her şey ortada. Bütün bunları halk biliyor, bir sen bilmiyorsun. Çevreni sarmışlar abi bir sen bilmiyorsun.
"BİR DAHAKİ VİDEODA BAŞ BAŞA KONUŞACAĞIZ TAYYİP ABİ"
Bir dahaki videoda konuşacağız Tayyip abi. Beraber baş başa abi, kardeş olarak. İnsanlar dinleyecek açık delillerle ve bir de normal bilinmeyen delillerle anlatımlarımı doğrulayacağım. Helalleşeceğiz abi, bunu bütün dünyaya göstereceğim.
"HALİL FARYALI'YI NEDEN ALMIYORSUN?"
"Bir de şey diyorlar, 'Devleti yıkmak için uluslararası bağlantılarla anlaşma yaptı' cahilsiniz, cahil" diyen Peker, uyuşturucu trafiğinde eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlunun olduğunu bir kez daha yineledi: "Bir de şey diyorlar, 'Uluslararası uyuşturucu trafiği' ben deseydim ki mesela Binali Yıldırım başbakanlığı döneminde ülkeye sıcak para girsin diye özel gizli bir anlaşma yapıldı, bu şekilde bu koordinasyon kuruldu. Devleti yargılatmak için bu kriminal bir olay. Kriminal bir olay bu. Eski başbakanın oğlu Venezuela ayağı, Kıbrıs'taki o para sistemi...Diyorsun ya "Biz herkesi alırız" madem öyle Halil Falyalı'yı neden almıyorsun? Yayınladı arkadaşlar; Amerika'nın kırmızı arama bültenini, Ortadoğu'nun uyuşturucu patronu diye.
"ELİNDE KASETLER VAR, HERKESİ ÇEKMİŞ"
Türkiye'de de başka işlerden aranıyor, gidin alın. Ama elinde kasetler var, herkesi çekmiş. Bunu Halil'den öğrenmedim. Benim derdim; kaset yayınlamak değil. Namuslu adamın kasetlerin yayınlamam. Adam derse ki; 'Bu adamın kaseti doğru' niye yayınlayayım? Sapık mıyım, teşhirci miyim. Kendimi mahcup ettirmeyeceğim. Beni dinlediğiniz için sizi başkalarına karşı mahcup duruma düşürmeyeceğim."
"KORKUT EKEN VE MEHMET AĞAR İÇİN ZAMAN AŞIMI OLMAZ"
Kutlu Adalı cinayetinin yargı süreci ile ilgili de yorumlar yapan Peker "Bir de Kıbrıs'taki Kutlu Adalı cinayeti zaman aşımı demiştim. Uluslararası hukuku, içtihatları ve İnfaz Kanunu'nu inceledim. Şöyle bir şey var; cinayet 20 senede zaman aşımına uğruyor ancak açılmış bir dosya varsa bu zaman aşımını engelliyor.
Burada şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Biz AİHM'e bağlı olduğumuz için ve AİHM'de bu konuyla ilgili yargılama yapılmış, o nedenle bu yargılamada zaman aşımı ortadan kalkıyor. Korkut Eken, Mehmet Ağar ve diğerleri için zaman aşımı olmaz. Kardeşim Atilla Peker için de olmaz. Türk adalet sistemi biraz üzerinde çalışırsa bu dosya zaman aşımından çıkarılır. Bu da Türk hukuk tarihine benim söylediğim içtihat olarak girer" diye konuştu.
"BUNUN FİKİR BABASI BENİM BİLİYOR MUSUNUZ?"
Peker, açıklamaları şöyle devam etti: "O sivil şehit denilen yasanın icadı da benim. Yine Goebbels'in 'Topyekün savaş' diye bir kitabı vardır. Halkı savaşın içine çekebilmek için. Çünkü insan korkuyor 'Ben ölürsem çoluğum, çocuğum aç kalır. İnsanlar maaşa bağlanırsa o zaman devlet çocuklarıma bakar diye' savaşa dahil olur. Bunun fikir babası benim biliyor musunuz? Bunu yazıp yolladım bir dostumuz vasıtasıyla. Şimdi diyorlar; 'Bu adam akıllıymış' bir sormadınız ki... Hep mafya lideri dediniz. Şimdi ama kendim yönetmen oldum, gazeteci oldum anlatıyorum."
"SOYLU ORTALIĞI KARIŞTIP ARADAN ÇIKTI"
"Şimdi Süleyman Soylu'ya geldik. Kısa kısa anlatacağım, çünkü Alevilik ve Kürt meselesine de değineceğim. Suriye ile ilgili bölümün anlaşılabilmesi için bu konuyu anlatmam gerekiyor. Bu da zaman alacak" diyen Peker, şunları söyledi:
"Mahallede çocukken bazı tipler olur. Böyle delikanlı görünürler, saygı duyarsınız sonra bunun açığını yakalarsınız tam döveceksiniz, Bu "Sen onun annesine küfretmedin mi" der ve bir bakmışsın ortalık karışmış bu kaçmış. Süleyman Soylu da televizyonda böyle yapmadı mı? Gazeteciler, televizyonda ikişer dakika konuşmuş. Soru soracaklar tam 'Tecavüzcü' dedi ortalığı karıştIrıp aradan çıktı.
PEKER'DEN SOYLU'YA: BEN BİLE ŞÜPHEYE DÜŞTÜM
Saydı, saydı ve kaçıp gitti ya. 'Bu Erhan Tuncel'in ortağı' dedi. Ya namus sahibiysen açıkla; Nerede ortaklık işi? Bizim bu adamla yan yana çekilmiş resmimiz var mı? O kadar emin söyledi ki; ben bile şüpheye düştüm. O arkadaş da beni tanımaz. Ya belki bir yerde görüşmüşümdür diye düşündüm onu da çıkaramadım. Ama orada Erhan Tuncel, laik kesimin çok hassas olduğu Danıştay cinayetini ortaya atıyor. Kafaları karıştırmak için."
SOYLU'NUN 'TECAVÜZ' İDDİALARINA CEVAP
Soylu'nun kendisine yönettiği tecavüz suçlamasına da cevap veren Peker, şunları kaydetti:
"Bir de diyor ki; 'Yurt dışına gitmedi polisi'. Bırak yurt dışında 7-8 ay yanımda kaldı. Evrakları orada. Bir de 'tecavüz' olayı diyor. 'Karakolda olayı kapattı' diyor. Olay için karakola hiç gitmedim. Savcılığın daveti üzerine savcıya gittim. Olayı anlattım. 'Bu polislerle ilgili şikayetçi misin?' diye sordu. 'Şikayetçiyim" dedim. Bundan başka benim ifadem yok.
"ONLAR DA AYRI SOYGUNCU..."
Şanlı gazetecilere 'Savcılık kararını yayınlayın' dedim onlar da bana "Yayınlayamayız, gazeteye ilan verin yayınlatalım" dediler. 100 bin dolara yakın paramı aldılar, onlar da ayrı soyguncu. Bir de bu tecavüz olayında 'Teşhis etmiş' şeklinde diyor. Karakolda bir tane kalpazan varmış. O tahkikatı yapanların hepsi şimdi FETÖ'den cezaevinde . O kalpazanı tercüman yapmışlar. Nezaretteki suçluyu tercüman yapmışlar. Savcı bu olayı duyunca aklı şaştı, 'Bu devirde böyle şeyler olur mu'dedi. 'Ben neler çekiyorum sen bir bilsen" dedim; yıl 2021 oldu hala devam ediyor.
Bir de FG plakalı araca biniyormuşum. Cezaevinden çıktıktan sonra kiralık araba kiralamıştım. Cezaevinden çıktıktan sonra bir de bunları mı düşüneceğim? Hoş araba alsam ne olur? O zaman AO plakaların hepsi Abdullah Öcalan'cı. Sonra bir arkadaşımız yazdı. 'Abi, Beykoz'da o tarihte ruhsat verilirken FG plakalıydı bütün arabalar' dedi.
Yine ailemi işin içine kattı, eşinin şirketi var falan. Eşim o şirkete hayatı boyunca bir kere bile gitmedi. 'Büyük para transferlerini oradan yapıyor' diyor. Şirket kaç paralık şirkette para transferi olsun.... Mahallenin uyanığı anlattı tak tak yürüdü, kaçtı. Fakat ben İsmail değilim, ben Merdan Yanardağ da değilim."
"İSMAL SAYMAZ'I VEYSİ BOŞA DÜŞÜRDÜ"
Gazeteci İsmail Saymaz'dan özür dileyen Peker, Soylu'nun gazetecilerin konuşturmadığı hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
"İsmail Saymaz sende de özür dilerim. Ben ikisini de çok okudum. İsmail Saymaz'ı, Veysi boşa düşürdü. O Veysi var ya Veysi... İsmail Saymaz belli hazırlanmış ama ilk girişte ona kelepçeyi taktı, tam bir şey soracak "Dur niye sinirleniyorsun" dedi. O da ışık görmüş tavşan gibi kaldı öyle. Gazeteciler ne yapsaydık diye soruyorlar kalkıp gitseydiniz masadan.
Adam iki buçuk saat konuşmuş siz 2 dakika. Adam orada 'Silivri Emniyet Müdürü'nü arattırdım' diyor niye sormuyorsunuz? 'Bu adam sizi arattıktan 3 saat sonra neden intihar etti?' bunu nasıl sormazsınız. Ama İsmail Saymaz ve Merdan Yanardağ dürüst adamlar ama orada tezgaha geldiniz. Diyorum; "Bunların yaptığı Gayretullah'a dokun', buna 'FETÖ ağzı' diyor. Ulan bu Allah'ın adı, Allah'ı da mı FETÖ'cü yaptınız?
"SİZ DE GAZETECİYİZ DİYORSUNUZ..."
"Bir de diyorlar; Sedat Peker'in anlattıklarının yüzde 10'u doğruysa büyük iş. Ben saf mıyım hepsi doğru diyorum. Orada sadece şunu sorsanız; Sedat Peker'in Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndaki kişiyle ilgili hakkında FETÖ soruşturması olduğuna dair belgeyle ilgili..." diyen Peker, şunları kaydetti:
"Soru-1: Devlet geleneklerinde hakkında soruşturma olan yüksek derecedeki bürokratlar açığa alınır. Eğer eldeki deliller bu kadar çok açık beyan değilse yer değiştirilir. Böyle bir uygulama yaptınız mı? Yok.
Soru 2: Bu kişinin hakkında soruşturma varken, Sadık Soylu'yla Ankara'da devamlı görüşmesi, telefon tapelerinin aynı yerden sinyal vermesi. Ve bu insanın büyük maddi büyüklüğü olan projelerin başında olması. Öbür soruyu sorayım. MASAK'ın başındaki adamın başında FETÖ soruşturması olması. Ya kardeşim size var diyorum da. Gazeteciyiz diyorsunuz. Bunları araştırmıyorsunuz. Sonra video çok uzuyor diyorsunuz. Ne yapayım; her şeyi ben yapmak zorunda kalıyorum.
"SABIKAM SİLİNDİ"
Ama siz namuslu adamlarsınız. Veysi sen oraya torpille geldin. AK Parti dengeyi tutmak için oraya getirdiler. Adam soru soruyor sana ne? Moderatör Kübra Hanım'ı yanıltmayacağım. Benim geçmişte suç örgütünden bir tek sabıkam var ama haklarımı geri kazandım. Sabıkam silindi. Onu da mahkemeyle geri alacağım."