Yahya Sinvar’ın Kanında Uyuşturucu Maddelere Rastlanmadı
İşgalci İsrail ordusu tarafından hazırlanan ve son günlerde tamamlanan nihai otopsi raporunda, Şehit Yahya Sinvar'ın kanında yapılan geniş uyuşturucu madde taramasının negatif sonuçlandığı belirtildi. Raporda, Sinvar’ın kanında yalnızca kafein bulunduğu ifade edildi. Kafeinin kahve çekirdeklerinde ve diğer yiyecek ile içeceklerde doğal olarak bulunduğu vurgulandı.
Yahya Sinvar’ın Şehadeti
Yahya Sinvar, Ekim 2024’te, soykırımcı İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sırasında işgal askerleriyle girdiği çatışmada yiğitçe çatışarak şehit olmuştu. İsrail basını, Sinvar’ın yanında bulunan kişisel eşyaların fotoğraflarını paylaşmıştı. Bu eşyalar arasında bir tespih, küçük bir parfüm şişesi, bir şekerleme, dua kitapçıkları, küçük bir el feneri ve bir bıçak yer alıyordu.
İddialar Çürütüldü
İşgalci İsrail'in daha önce Hamas mücahitlerinin uyuşturucu kullandığına dair öne sürdüğü iddialar, Şehit Yahya Sinvar'ın kanında uyuşturucu maddelere rastlanmamasıyla geçersiz hale geldi. Bu durum, İsrail ordusu için sürpriz olarak nitelendirildi. Özellikle, Hamas’ın elit askerlerinin uyuşturucu kullanmasıyla ilgili iddialar çürütülmüş oldu.
İstihbarat ve Stratejik Sonuçlar
KAN, otopsi raporunun İsrail ordusu için önemli istihbari ve stratejik sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Raporda, İsrail ordusunun üst düzey yetkililerinin bu raporu farklı boyutlarla incelediği ve bunun gelecekteki askeri ve siyasi adımları etkileyebileceği kaydedildi.
"Tesadüfen Öldürüldü" İddiası
İsrail ordusu, Sinvar’ın öldürülmesinin tesadüfen gerçekleştiğini öne sürmüştü. Ordunun sözcüsü Daniel Hagari, "Sinvar’ın orada olduğunu bilmiyorduk. Onu, bir binanın içinde silahlı bir kişi olarak gördük. Maskeli bir şekilde insansız hava aracına tahta fırlatırken öldürüldü" demişti.
18 Ekim’de Hamas, Sinvar’ın şehadetini duyurmuş ve onun İsrail askerleriyle girdiği çatışmada şehit olduğunu açıklamıştı. Soykırımcı İsrail, Sinvar’ı 7 Ekim 2023’te Gazze’den İsrail yerleşimlerine ve askeri üslerine yapılan "Aksa Tufanı" operasyonunun sorumlusu olarak kabul etmekteydi. Bu operasyon, İsrail’e büyük askeri ve insan kayıpları yaşatmış ve İsrail'in uluslararası istihbarat itibarı üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştı.