Semra Kuytul: Afrin’de Ciğerimiz Yanıyor!

Semra Kuytul Hocahanım, Afrin'den gelen şehit haberleri üzerine “Afrin’de Ciğerimiz Yanıyor!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Eklenme Tarihi: 04 Mar 2018
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Semra Kuytul: Afrin’de Ciğerimiz Yanıyor!

Semra Kuytul Hocahanım, Afrin'den gelen şehit haberleri üzerine “Afrin’de Ciğerimiz Yanıyor!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Her geçen gün artan şehit haberleri üzerine şehit ailelerine bir kez daha başsağlığı dileyen Hocahanım, “Şimdi gerçekten ciğerimiz yanıyor. Onlarca yuvaya ateş düşüyor. Binlerce ailenin eli yüreğinde bekliyor. Hatta Afrin’de olan askerlerden ailelerine gelen telefonlarda zayiatın medyada duyduğumuzdan çok daha büyük olduğu söyleniyor" dedi.

"Yürek dayanır bir vaziyette değiliz" diyerek tamamladığı yazının tamamı şu şekilde;

Afrin’de Ciğerimiz Yanıyor!

Türkiye’de nereye gittiğimizi kestirebilen var mı?

Anlayabildiği halde söyleyebilen var mı?

Söylediğinde doğru anlaşılabilecek kaç kişi var?

Yanlış anlaşıldığında ya da yanlış anlaşılmak istendiğinde ise başına gelebilecekler, yığınların susma sebebi olmuş!

Malum biz Furkan Vakfı olarak sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Bu arada ister istemez kendi derdimizle ilgileniyoruz. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin şu anda 5 ayrı mahkemesi devam ediyor ve kendisi tutuklu! Kendi davalarımızın savunmasını hazırlıyoruz. Kendi çapımızda koşturuyoruz. Bazı duyarlı (!) kimselerden tepkiler alıyorum; her gün şehit haberi geliyor, siz neyle uğraşıyorsunuz diye… Şimdi bu kendini duyarlı zannedenler kahramanlık türküleri ile Afrin’e girerken neden bu duyarlılığı göstermediler. Malumunuz Afrin Harekâtı ve kaybedilecek canlar konusunda ilk duyarlılığı Alparslan Kuytul Hocaefendi gösterdi.

Bu ülkede bırakın onlarcayı bir tane bile şehit düşse en çok ciğeri yananlar bizleriz. İlk defa Afrin’de değil elbette son yıllarda çok fazla şehit verdi Türk ordusu… Hassaten Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin uykularını kaçıran bir haberdi bir Mehmetçiği daha kaybetmemiz. Hocaefendi, her defasında bu ciğer yangınıyla konuştu. Çözüm süreci bitirildiğinde yine çok şehit vermemizden korktu ve konuştu. “Neden bitiriyorsunuz bu süreci, ne güzel şehit vermez olmuştuk” dedi. Hatırlayın o zamanı, iki polis memuru bir faili meçhul ile şehit edildi ondan sonra kendi sınırımızın içinde bile yüzlerce Mehmetçiğimizi kaybettik ve söylenenlere göre Diyarbakır ve çevresinde sivil ölümleri de oldu. O zaman Hocaefendi, buna yüreği dayanmadığı için konuştu hemen damgayı vurdular ‘PKK yanlısı mısın’ diye! Hayatında bir defa bile ne PKK ile ne de sosyalizmle yolu asla kesişmemiş bir insanı bu şekilde itham ederek itibarsızlaştırmaya ve dahi susturmaya çalıştılar. Şimdi bir de duyuyoruz ki çözüm sürecinin bitmesine sebep olan iki polis memurunun şehit edilmesi olayıyla müebbetten yargılanan altı kişi bu günlerde serbest bırakılmış. Hatırlarsanız o zaman PKK bu suçu üstlenmemişti ve hatta “PKK örgüttür, yapmışsa üstlenir” yorumlarına sebep olmuştu. Şimdi bu altı kişi bu suçtan sorumlu değilse iki polisimizi kimler öldürdü, yok onlar öldürdüyse, neden serbest bırakıldılar?

Bunlar katlanarak artan sorular!

Bunu Yetkililerin Bilmediğini Sanmıyorum

Şimdi yine aynı durum söz konusu... Hocaefendi daha en başta dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çekmeye çalıştı. “Bir tuzak olabilir”, “Ordumuz çok zayiat verebilir” dedi. Neden bir tuzak olabilir? Çünkü gözümüzün önünden geçen 5000 tır sevkiyat var. 2000 uçak dolusu mühimmat! PYD’ye 550 milyon dolarlık bir bütçe! Aslında tuzak da değil, tuzak gizli olur, göz göre göre bir gidişat olmuş gibi… Bunu yetkililerin bilmediğini sanmıyorum. Mutlaka onlar da bir tuzak olabilir ya da çok zayiat olabilir hesabını yapmışlardır. Ama başka bir takım getiriler acaba bu tuzağa rağmen Afrin’e girmeyi gerekli mi kıldı? Tabi bunlar hep soru işaretleri. Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak ister istemez aklımıza takılıyor. Geniş bir çevrem var ve bu günlerde herkesten bunu duyuyorum herkes bu noktaları düşünüyor ve içinden bunu sorguluyor…

Geçen günlerde Abdulkadir Selvi’nin yaptığı o talihsiz açıklama da bu soru işaretlerini kuvvetlendiriyor. Afrin harekâtı sonrasında AKP’nin oylarının %52’yi gördüğünü söylemesi. Abdulkadir Selvi bunu kendiliğinden mi söyledi? Neye dayanarak söyledi? Bu açıklamadan hemen sonra AKP bu anketi (!) neden reddetti? Son gaf da bu mu oldu? Hepsi soru işareti tabi…

Şimdi gerçekten ciğerimiz yanıyor. Onlarca yuvaya ateş düşüyor. Binlerce ailenin eli yüreğinde bekliyor. Hatta Afrin’de olan askerlerden ailelerine gelen telefonlarda zayiatın medyada duyduğumuzdan çok daha büyük olduğu söyleniyor. Dünya medyasının yazdığı ise bambaşka; Afrin’de sivil ölümlerinden, bebek ölümlerinden bahsediliyor. Ortada dolaşan bu bilgiler Kürt vatandaşları da elbette çok etkiliyor ve üzüyordur. Diğer yandan Esad bu bahane ile Doğu Guta’yı vuruyor. Oradan da içler acısı görüntüler geliyor. Bu siviller de bizim yüzümüzden mi ölüyor! Yani yürek dayanır bir vaziyette değiliz.

Herkesin Eli Yüreğinde

Sanırım herkeste bir de şu korku var: Alıştığımız üzere bir sabah Cumhurbaşkanı çıkıp Afrin’de aldatılmışız! Ne yazık ki yine aldatılmışız! Rabbim ve Milletim beni affetsin! der mi acaba? Bu özeleştiri erdemi, her Türkiye vatandaşını korkutuyor! Elimiz yüreğimizde, ha dedi ha diyecek diye korkuyla bekliyoruz.

Şehitlerimize Yüce Rabbimden rahmet, acılı ailelere başsağlığı diliyorum. Bütün kalbimle bir daha şehit haberi duymamayı temenni ediyorum. Ne olur bir kez daha ciğerimiz yanmasın! Bir canımız daha gitmesin! Ordumuz tek bir zayiat daha vermesin! Şu durumda elimizden sadece dua etmek geliyor ve bütün içtenliğimizle dua ediyoruz…