Semra Kuytul: Bu Haksızlığı Duyurmak İçin Yasal Olan Her Yolu Kullanacağız!

Semra Kuytul Hocahanım geçtiğimiz Cumartesi günü (19 Mayıs 2018) gerçekleştirdiği söyleşide, haftalardır yetkili, siyasi ve gazetecilerle yaptığı görüşmelerde ortak mesajın aynı olduğunu, kimsenin bu noktada bir şey yapmak istemediğini ve herkeste bir korku olduğunu söyledi. Durum böyle olunca, Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yapılan haksız muameleyi duyurmak için yasal olan ne varsa yapacaklarını dile getirdi.

Eklenme Tarihi: 22 May 2018
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Semra Kuytul: Bu Haksızlığı Duyurmak İçin Yasal Olan Her Yolu Kullanacağız!

Semra Kuytul Hocahanım Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım ile birlikte Ramazan’ı konu alan söyleşi gerçekleştirdiler. Söyleşinin ardından gündeme dair bazı soruları cevaplandırdılar.

Söyleşide, ““Haftalardır Ankara-İstanbul dolaşıyorum dediniz. Bu girişimlerin sonucunda yetkililerden bir cevap aldınız mı? Olayı nasıl değerlendiriyorlar? Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?” sorusuna, görüşmeleri sonucunda oluşan kanaatin, ’tırnağı olan başını kaşır’ atasözüne dayandığına dikkat çekerek, Hocaefendiye yapılan zulmü duyurmak için yasal olan ne varsa sonuna kadar yapmaya devam edeceklerini belirtti.

Semra Kuytul’un açıklamaları şu şekilde;

BU ZULME DİKKAT ÇEKMEYE SONUNA KADAR DEVAM EDECEĞİZ

Bundan sonraki süreçte yapmayı düşündüğümüz güzel şeyler var. Bu bir zulüm mü, evet! Bunda herkes mutabık. Memleketimizde bir alim tecritte pisikolojik işkenceye maruz bırakılıyor. Bunun bir zulüm olduğunun herkes farkında. Herkes bunu görüyor. Sorumlularını da genel olarak herkes biliyor. O zaman biz bu zulme dikkat çekmeye sonuna kadar devam edeceğiz.

30 Ocak operasyonu yapıldığı gün, Alparslan Kuytul veya Furkan Vakfıyla alakalı olmak üzere protesto amaçlı, hiçbir toplantı, kaldırımda oturma, parkta oturma, bahçede oturma, sokakta yürüme, stand açma, imza kampanyası, açlık grevi... hepsi yasaklanmıştır diye valilik hemen karar çıkartıyor. Bunları bazı yetkililere söyledim hayretler içerisinde kaldılar. Evet, böyle bir karar da çıktı. Yani, ‘size operasyon yapıyoruz, hiçbir yerde sesinizi de çıkartmayacaksınız’ demek istediler. Tamam bize operasyon yapıyorsunuz o manada sesimizi de çıkartmıyoruz. Biz yasaları çiğneyecek insanlar değiliz. Şimdiye kadar da çiğnemedik. Ama ses çıkartmanın yöntemleri sadece onlar değil tabiki. Başka yöntem de bulabiliriz. Dünyada çeşit çeşit pasif eylem yöntemleri var hepsini kullanmamız mümkün. Mesela yakamıza taktığımız kartlar bir farkındalık oluşturma aracı. Ben burada zulüm görüyorum. Henüz ortada hüküm bile verilmemiş olan bir durum sözkonusu. Dolayısıyla ortada bir zulüm var mı, var. Ben de kişisel olarak bu zulme farkındalık oluşturmak istiyorum. Yakama bu kartı asıp dışarda gezmek istiyorum. Bu benim hakkım buna kimsenin de bir şey demeye hakkı yok!

TİYATRO TARİHİNE GEÇECEK OLAYLAR YAŞIYORUZ

Bundan iki üç hafta önce bu kartlardan yakalarına takmışlar diye arkadaşlar gözaltına alındılar. Lokum dağıtırken gözaltına alınan arkadaşlar aslında daha lokum dağıtamamışlardı. Mesele tam anlaşılmamış olabilir. Benim ondan sonra kendilerinden öğrendiğim şey, lokum dağıtmadan evvel yakalarına bu kartı takmışlar. (Yaka kartında Alparslan Kuytul’a Özgürlük yazıyor) Bu kartı taktıkları için trajikomik olaylardan bir tanesi daha burada saklı, organize suç işlemiş olmuşlar. Neden çünkü 10 kişide aynı karttan var. Emniyet sorgusunda bunu kim bastırdı kim basmanızı istedi sizi buraya kim çağırdı. Kim bu lokumu dağıtmanızı istedi. Organize suçu çözmeye çalışma durumu(!) sözkonusu oluyor. Vallahi gülüyoruz bunları, kime anlatsam anlattığımız kişiler de gülüyor. Hatta bu konularda tecrübeli bir büyüğümüz şöyle dedi; ‘Bu yaşadıklarınızla Türkiye’de siyasi olarak geldiğimiz noktanın resmi olmuşsunuz.’ Bunu Rumeysa Hocahanım geçenki söyleşide de söylemişti. Tiyatro tarihine geçecek olaylar yaşıyoruz diye. Aynı şeyi o tecrübeli büyüğümüz de söyledi. Yakında bunu tiye almak isteyenler tiyatro kitaplarına geçirebilirler dedi.

Yarın bunun tiyatroları da yazılacaktır. İşte organize suç olmuş diyerek. Suç da şu, ben geçen de bunu ifade ettim. Suçluyu övme suçunda organize olmuşlar. Suçluyu övmede: Suçlu kim? Onu söyle önce! Alparslan Kuytul mu? Delilin ne? İspatını getir! Suçlu o mu? Yoksa suçsuz bir insana suçlu diyen sen misin?