Semra Kuytul: Diğer Vakıf Binaları da Aynı Tehlikeyle Karşı-Karşıya!

Semra Kuytul Cumartesi günü gerçekleştirdiği söyleşide, Furkan Vakfına kayyum zamanında hırsızın girmesini değerlendirdi.

Eklenme Tarihi: 28 May 2018
6 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Semra Kuytul: Diğer Vakıf Binaları da Aynı Tehlikeyle Karşı-Karşıya!

Semra Kuytul Hocahanım geçtiğimiz Cumartesi günü Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım ile birlikte Furkan Nesli Dergisini konu alan söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşinin ardından gündeme dair bazı soruları cevaplandıran Semra Kuytul, Furkan Vakfına hırsız girdiğini duyduk bu konu da ne söylemek istersiniz?” sorusuna verdiği cevapta, “Bundan şu sonucu çıkartmak istiyorum, hem hırsızlar bulunmalı eşyalar geri teslim edilmeli hem de tez zamanda bu emanetler sahibine, teslim edilmeli yoksa böyle zayiatlar devam edebilir” dedi.

Semra Kuytul'un yaptığı açıklama şu şekilde;

TOMA’YI VAKFIN ÖNÜNE KOYARAK TERÖR YUVASININ ÖNÜNDEN GEÇİYORMUŞ GİBİ BİR ALGI VERDİLER

Yaşanan skandalın haberini bizde dün gece itibari ile aldık ve vakıf son bir kaç haftadır ne durumda bilmiyorum ama birkaç hafta öncesine kadar önünde çevik kuvvet Akreple, TOMA ile gayet korunaklı bir görüntüdeydi. Hatta biz emniyet sürecindeyken ilk 30 Ocak operasyonu gerçekleştiğinde, ben bizzat kendim gittim vakfımızın önüne oradaki emniyet amiri bizi dinliyorsa o günü hatırlar. Rica ettik şu TOMA’yı buradan kaldırın diye ama aynı algı operasyonu orda da çekiliyor. Yani burası terör örgütü yuvası gibi bir algı oluşturuluyor. Adana’nın en işlek caddesi Abidin Paşa caddesinde vakfımız bulunuyor ve bütün dolmuşların, otobüslerin, belediye otobüslerinin geçtiği caddenin üzerinde olan vakıf binasının önünde TOMA bekliyor, Akrep bekliyor, bir otobüs dolusu çevik kuvvet görevlisi bekliyor.

Özellikle, ben yanımda 10-15 tane bayan 10-15 tane erkek beraberce toplandık gittik ve rica ettik “bu TOMA’yı bari buradan kaldırın, Akrebi buradan kaldırın 3-5 tane memur dikseniz yetmiyor mu? Yani insanlar buradan geçerken terör yuvasının önünden geçiyormuş gibi bir algı veriyorsunuz. Bizim akrabalarımız var bizim arkadaşlarımız var çevremiz var bize telefon açıyorlar vakfın önünde TOMA gördük ne oluyor? Diyorlar.

Bizim annemiz, babamız korkuyor, çekiniyor bu iş nereye gidiyor diye bir tedirginlik oluşuyor. Ve oranın güvenliğinden sorumlu olan emniyet amiri bana aynen şunu söyledi. “Haklısınız doğru söylüyorsunuz ama bize bir talimat geldi buranın emniyetini sağlamak için buraya gelen TOMA, Akrep ya da memur sayısı ne kadar olması gerekiyorsa bize bu bilgi olarak verilir, bizde onları burada bulundurmak zorundayız. Biz bundan kafamıza göre eksiltme yapamayız” dedi. Doğru sizde haklısınız dedim ama o zaman amirlerinize iletin bu durumu, halkta tedirginlik oluşturuyor, dediler ki “biz buranın güvenliğinden sorumlu olduğumuz için bunu yapmak zorundayız.” Güvenliğinden sorumlu olduğun için 2 ay boyunca kapısında TOMA’yı bekletiyorsun, Akrep bekliyor, bir otobüs dolusu memur orada bekliyor. Böyle bir sıkı güvenlik akabinde bir hırsız ya da birkaç hırsız girerek, kocaman bina içerisinde bir sürü Televizyon, bilgisayar, elektronik aletler, kamera ve benzer bir sürü eşya çalıyor. Bunlar milyarlık malzemeler, aletler kimisi belki vakfa ait kimisi bir baskınla oradan çıkarıldığımız için içeride çalışan görevlilerin şahsına ait bilgisayarlar ya da bir takım eşyalar. Çünkü orada sabahtan akşama kadar gönüllü çalışan bir sürü eleman vardı onların kendi şahsi eşyaları… Şimdi bunların hepsi sizin emniyetinizdeydi, güvencenizdeydi yani kapıda 2 ay boyunca biz o TOMA’yı oradan kaldırttıramadık ‘bütün Adana halkına yanlış bir intiba uyandırıyorsunuz. Bizim vakfımız da silah mı çıktı ki, bomba mı çıktı ki bizim kapımız da TOMA bekletiyorsunuz’ bunu defalarca dile getirdik. İlk haftasında bizzat ben giderek konuştum ondan sonraki haftalar da vakıf yönetimindeki kardeşlerimiz giderek defalarca konuştular 2 ay boyunca o TOMA’yı oradan kaldırttıramadık. Bir tek cadde zaten trafik zor ilerliyor birde yolun yarısını TOMA ve Polis otobüsleri kaplıyor buna rağmen bile kaldıramadılar ve güvenlik için dediler bize şimdi böyle bir durumda biz bunun hesabını kime soracağız?

EMANET ŞUURUYLA BİZ GEREKEN ÖNLEMLERİ ALIYORDUK

Kayyum ne yapsın, Kayyum bir tane adam yani sağolsun oda elinden gelen gayreti göstermeye çalışıyor zaten başka işleri de olan birisi bizimle de ilgilenmeye çalışıyor Bizim zamanımızda vakıfta her günün nöbetçisi vardı hırsızlık sistemine karşı kurulmuş alarm sistemi vardı. Her katta bir nöbetçi bulunurdu onlar gerekirse icabında uyanık beklerler uyuyacak olsalar bile alarm çalar hemen müdahale ederlerdi. Bu vakfın malları emek emek hepimiz kendi rızkımızdan kesip verdiğimiz paralarla alınan Beytül mal (Allah’ın malı) yani ümmetin malı şahsın malı değil şahsın malı bile olsa bu kadar korunaksız olmaz ama bu şahsın malı da değil bu emanet şuuruyla biz gereken önlemleri alıyorduk. Şimdiye kadar vakıf binamızda böyle bir olay yaşanmadı. Şimdi burada suçlu kayyum mu? Kayyumun suçlu olduğunu düşünmüyorum.

EMANETE RİAYET EDEMİYORLAR, EDEMEDİLER

Furkan gönüllüleri binaya giremiyor ama kaç defa şahit olduk emniyet görevlileri sürekli giriyor çıkıyor kim olduğunu bilmediğimiz sivil insanlar sürekli giriyor çıkıyor. İşte şimdide hırsız girdi çıktı. Bu çok ciddi bir skandal çok üzücü bir durum çok üzgünüz gerçekten. Biz oraya çiçek gibi bakıyorduk gözümüz gibi bakıyorduk her bir eşyasını gözümüz gibi koruyorduk, halısına bir bardak çay dökülecek diye ödümüz kopuyordu. Üzerini postallarla çiğnediler, üzerinde yemek yenilmesine müsaade etmiyorduk ki leke olur mu diye. Biz orayı kullanırken gerçekten gözümüz gibi bakıyorduk oraya, mescitti orası. Şu anda hem bu şekilde terk edilmişliğin acısını bize hissettiriyorlar hem de emanete riayet edemiyorlar, edemediler.

VAKFIMIZ GERÇEKTEN ÇOK TEMİZDİ ÇOK DÜZENLİYDİ ÇOK GÜZELDİ. ŞİMDİ HER ŞEY MAHVOLDU!

Emek emek dizilmiş bir düzen var orada, büyük bir hizmet gerçekleşiyor ve en önemlisi çiçek gibi dizilmiş bir vakıftı orası gerçekten çok temizdi çok düzenliydi, çok güzeldi. Mahvoldu şimdi her şey, bunu bir pardonla geçemezler, Allah’a verilecek hesap çok büyük!

Hocaefendi’nin çok meşhur sözüdür “evinizde bir lambayı açık bırakırsanız israftır ama vakıfta bir lambayı açık bırakırsanız ihanettir” çünkü ümmetin malıdır. Sabahlara kadar lambalar açık kaldı içeride birileri çalıştı ne yaptılar hiç bilmiyoruz.

EĞER BAKAMIYORLARSA BİZE TESLİM ETSİNLER

Sabahlara kadar önünden gelenler geçenler biliyor sabahlara kadar o lambalar açık kaldı. Her şeyini bozdular şimdi de hırsız girdi bir sürü kıymetli elektronik eşyayı çalındı. Bilmiyorum hırsız mı çaldı? Ama bu boyunlarının borcudur. Kim çaldıysa onu bulmalılar ve bu çalınan malzemelere ulaşmalılar, peşine düşmeli emniyet bunun kendi sorumluluklarından dolayı kapıda 2 ay TOMA bekletmeyi biliyorlar. Bu işin peşine düşmeliler, kitlemizi rahatlatmalılar. Eğer bakamıyorlarsa bize teslim etsinler biz ona gözümüz gibi bakarız.

DİĞER VAKIF BİNALARIMIZ DA AYNI TEHLİKEDE

Diğer vakıf binalarımız da aynı tehlikedeler. Birkaç şubemiz var onlarda aynı tehlikeyle karşı karşıya, kim koruyor şimdi bunları kime emanet içindeki eşyalar? Diğer o ismi Furkan olduğu için mühürlenen dernekler kime emanet şimdi kim koruyor? Kapısına kilit vurup gittiler içeri de bir sürü kıymetli eşya var kime emanet şimdi bunlar? Bunları tez zamanda sahiplerine teslim etmeliler ancak biz ona bakarız yani başkası bizim işimize bizim kadar kıymet verir mi? Başkası bizim emeğimizi bizim kadar görür mü? Ona ancak sahibi hakkıyla sahip çıkar ve ümmetin malıdır bunlar vebali büyüktür.

BU EMANETLER SAHİBİNE, TESLİM EDİLMELİ

Bundan şu sonucu çıkartmak istiyorum bir an evvel hırsızlar her kimse bulunup bu eşyalar tekrar iade edilmeli, emniyet bu konuda azami gayret sarf etmeli öyle yapacaklarına da inanıyorum. Hem hırsız bulunmalı eşyalar geri teslim edilmeli hem de tez zamanda yetkililere söylüyorum bu emanetler sahibine teslim edilmeli yoksa böyle zayiatlar devam edebilir. Bu Allah’tan bir uyarıdır.