Semra Kuytul Hocahanım özgürlük yürüyüşleri ve yürüyüşte kullandıları atkı sebebiyle emniyete ifade verdi. Hocahanım sosyal medyada takipçileriyle paylaştığı ifadesinde yaptıkları hiçbir etkinliğin kanuna aykırı olmadığını aksine yasal haklarının kısıtlanarak hukuksuzluk yapıldığını belirttiği görüldü. Ayrıca yürüyüş esnasında kullandıkları atkıların kanunen suç teşkil etmediği halde bir amaç yüklenmesini doğru bulmadığını ifade ettiği de görüldü.
Semra Kuytul Hocahanımın 1 Kasım’da verdiği ifadesi şu şekilde;
İfade vermek üzerine emniyet müdürlüğüne geldim. Avukat talep etmiyorum. İzin almamızı gerektirecek bir yürüyüş yapmadım, sadece arkadaşlarımızla yürüyorduk. Bu bir organize sayılıyorsa ben organize ettim.
Arkadaşlarımla birlikte yaşadığımız mağduriyeti dillendirmek adına yürümek istediğimi söyledim. Katılmak isteyen arkadaşlarım benimle beraber zaman zaman yürüdüler. Bu esnada çevreye zarar verecek ve kanunu ihlal eden hiç bir davranışımız olmadı. Üzerimde taşıdığım şahsi eşyamdan dolayı amaç bildirmek zorunda değilim.
Kanunen suç teşkil etmeyen bir eşyaya bir amaç yüklenmesini doğru bulmuyorum. Polisin yaptığımız şeyin suç olduğunu söylemesine rağmen bizim yaptığımızın suç olmadığını söyledim ve polis kimliklerimizi kontrol ettikten sonra yaptığımız şeyin suç olmamasına rağmen belirtilen yerde beklemedik ve dağıldık. Yaptığımız yürüyüşle 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve hiç bir kanunu ihlal etmiyoruz. Kanunun bize verdiği haklar var ama birileri kanunun bize verdiği hakları kısıtlamaya çalışıyor ve uğradığımız haksızlığı dillendirmemizi engelliyor.
Biz dilekçe vermesini ve izin alınmasını gerekli kılacak kanunun tarif ettiği manada bir yürüyüş yapmadık, herhangi bir kanunu ihlal etmedik. Fakat aksine bizim haklarımız her defasında çeşitli bahanelerle engelleniyor ve ihlal ediliyor.
Gerek Alparslan Kuytul'a yapılan gözaltı ve tutuklama gerek ona yapılan hukuksuzluğa tepki maksadıyla yaptığımız sebepsiz ve zararsız eylemlerimize getirilen kısıtlama haksız ve hukuksuzdur.
Çevremize ve eşe dosta yaşadığımız mağduriyeti anlatmaya çalışmak ve bu maksatla yolda, caddede tek ya da toplu yürümek, bu durumu anlatmaya vesile olacak bir materyal kullanmak, atkı takmak, bisiklet sürmek, bir araya gelip çevreye zarar vermeden bir yere gitmek, yolda dolaşıp bu mağduriyete dikkat çekmeye çalışmak bizim en tabi ve Anayasal haklarımızdandır.
Eğer bu ifadeyi verme sebebim yolda arkadaşlarımla bir araya gelerek yürümem ise bunun suç olduğunu düşünmüyorum. Yok eğer atkı takarak yürümemiz ise buda suç değildir. Bunları yapmak bizimde her vatandaş gibi tabi haklarımızdandır. Biz atkılarımızla yürürken devlete zarar vermedik, çeveremize zarar vermedik, kamu düzenini bozmadık ve hiçbir kanunu ihlal etmedik.
Biz hiçbir kanunu ihlal etmediğimiz halde bizim haklarımız ihlal ediliyor, yolda durduruluyoruz ve suç işlemiş gibi gösterilerek tutanak tutuluyor ve yine suç işlemiş gibi ifadeye çağrılıyoruz. Bende dahil olmak üzere 100 den fazla arkadaşım Türkiye genelinde bu şekilde hakları ihlal edilerek gözaltına alındı yolundan işinden alıkonuldu hürriyetimiz defalarca tehdit edildi.
O halde burada asıl suç bizim yaptığımız değil bize yapılan değil midir?
Bu doğrultuda polis ekipleri bazı şehirlerde atkıyla yürüyen 3-5 arkadaşımızı durduruyor. Bunun gibi bende sonunda işlem yapılmaksızın iki buçuk saat polis nezaretinde bekletildim. Polis aracına bindiriyor hastaneye götürüyor ve sonrasında hiç bir işlem yapmadan serbest bırakıyor. Bunun gibi bende sonunda bir işlem yapılmaksızın iki buçuk saat polis nezaretinde bekletildim. Ortada bir suç varsa işlem yapılması ve ifadelerin alınması gerekmezmi?
Motosiklet veya aracına yazılan Alparslan Kuytul'a özgürlük yazısı yazanlara bir bahane bulunup para cezası yazılıyor. Yazılan yazı ile kesilen ceza sebebinin alakasızlığı da ayrı bir çelişki. Ayrıca çeşitli yerlerde ve illerde polis memurlarına "Bu yaptığımız kanunlara göre tabi haklarımız bu haklarımıza neden izin vermiyorsunuz?"diye sorduğumuzda kanuna göre cevap vermek yerine "Bize gelen talimat var" cevabını aldık.
Bu ülkede kanunlar ne zamandan beri talimatla değişiyor. Bir kanunun değişmesinin şartları vardır o zaman birileri kanuna aykırı talimat mı vermektedir. Kanunların asıl sorumluluğu kanunlara uymak değilmidir?
Yaşadığımız bütün bu hukuksuzluklara rağmen yine sabırla davranıp toplumda huzursuzluk çıkaracak herhangi bir eylemde bulunmadığımız için bizi takdir edeceklerine hürriyetimizi tahdit ettiler.
Söyleyeceklerim bundan ibarettir başka ekleyeceğim husus yoktur.