Semra Kuytul yazdı... "Böyle suça can kurban!"

Semra Kuytul Hocahanım, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklu yargılanma sürecinin 31. gününde “Böyle suça can kurban!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Eklenme Tarihi: 11 Mar 2018
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Semra Kuytul yazdı... "Böyle suça can kurban!"

Semra Kuytul Hocahanım, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklu yargılanma sürecinin 31. gününde “Böyle suça can kurban!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Semra Kuytul Hocahanım fırsat buldukça Alparslan Kuytul Hocaefendi hakkında sevenleri için bir şeyler paylaşmak istediğini ifade etti. Ara ara Hocaefendi’ye mektup yazdığını söyleyen Hocahanım, “Ondan size yazdığım gibi sizden de ona tercüman olmaya çalışıyorum” dedi.

Semra Kuytul Hocahanım yazısında, “Onun suçunu herkes biliyor: Doğruları korkusuzca söylemek! Memlekette şu anda hakkı konuşmak suç değil mi? BÖYLE SUÇA CAN KURBAN!” diyerek Hocaefendi’nin başka suçu olmadığını ifade etti.

Semra Kuytul Hocahanım’ın yazısının tamamı;

Bulduğum fırsatta sizlerle paylaşmak istediğim şeyler oluyor.

Geçen defa Hocamızın, annesi hakkındaki kaygısını paylaşmıştım ki şu anda birçok masumun, mazlumun kaygısı, derdi ve hatta kaybettiklerinin ifadesiydi o.

Artık toplum olarak derin bir yaraya dönüşen bir konu bu;

Zulümle;

Kaybedilen günler,

Kaybedilen kıymetli anlar,

Kaybedilen hayatlar,

Beyni kemiren ve dinmek bilmeyen tasalar,

Ve asla geri gelmeyecek olanlar…

Düşünmesi bile çok ağır ya bir de yaşaması!

Hocamıza ara ara mektup yazıyorum. Ondan size yazdığım gibi sizden de ona tercüman olmaya çalışıyorum.

Geçen ki mektubumda kendisinin söylediği mısradan yola çıkarak ona, Necip Fazıl’ın ‘Zindandan Mehmed’e Mektup’ şiirinin son yarısını yazdım.

Hocamın normalde şiir bilmediğini biliyorum ama ‘bu şiirin başını neden yazmadın’ dedi. Ben de “baş kısmı karamsardı o yüzden” dedim. “Ümitvar olan kısmını yazdım.”

Baş kısmını kendisi söyledi. Demek ki eskiden aklında kalmış.

“Zindan iki hece, Mehmedim lafta

Baba katili ile baban bir safta”

Ve sonra yüreğimi yaralayan o cümlelere bir yenisini daha ekledi.

“Biz de öyle olmuşuz” dedi. “Ben ömrüm boyunca günahlarla, haramlarla, suçla mücadele ettim. Şimdi bizi teröristle, suçlularla aynı safta tutuyorlar” dedi.

“Kimsenin öyle tuttuğu yok” dedim. “Herkes biliyor sizin ne kadar temiz bir insan olduğunuzu, burada neden bulunduğunuzu herkes çok iyi biliyor!” İçeri atanlar bile biliyorlar her şeyi… Ama bugünler suskunluk günleri… Herkes susuyor şimdi!

Ama baktım çok zoruna gidiyor.

Hocaefendi çok onurlu bir insan!

Hayatında onurunu, şerefini zedeleyecek en küçük bir söz veya davranışı olmamıştır diyebilirim.

Hatta kendisinin tertemiz olduğu bir yana tertemiz bir nesil yetiştirmek için gece gündüz mücadele etmiş, onun vesilesi ile niceleri nice günahlardan vazgeçmiştir. Buna şahit binlercesi var.

Böyle temiz bir hayat yaşayıp, tüm suçlarla mücadele edip da suçlu muamelesi görmek çok zordur elbette…

Zaten hepimize de dokunan bu değil mi? Onun o tertemiz hayatına rağmen gördüğü bu muamele!

Kilitli kapılar ardına alınması…

İnsanlarla diyaloğunun kesilmesi…

Tamamen zulüm bu!

Ondan memleket asla zarar görmedi görmez de ama ondan zarar görenler belli!

Ondan zarar görenler ona zarar vermek istedi sadece, olan bu!

Ama başaramayacaklar!

Hiçbir şey yapamayacaklar!

Ne hayatını, ne de itibarını asla zedeleyemeyecekler!

Yapamadılar da!

Muhterem Hocamız, ne kendisinin ne de bizim başımızı öne eğecek hiçbir şey yapmadığı gibi onun vesilesi ile başımız dimdik geziyoruz meydanda!

İşte biz böyle bir Hocanın talebeleriyiz…

Hakkı korkusuzca konuşan,

İnsanların maslahatı için rahatından, hayatından vazgeçen bir kanaat önderi var önümüzde,

Onunla gurur duyuyoruz, onun arkasında duruyoruz, gerekirse önünde siper oluruz…

Bu duruşumuzla da şeref buluyoruz.

Onurluyuz…

…..

Şu anda Türkiye’de aklı başında olup da

Onu suçlu gören kimse yok!

Ya da her zaman dediğim gibi,

Onun suçunu herkes biliyor:

Doğruları korkusuzca söylemek!

Memlekette şu anda hakkı konuşmak suç değil mi?

BÖYLE SUÇA CAN KURBAN!