ŞEYTANIN GÜDÜMÜ DEVLETİN REALİTESİ “PİYANGO” Sadece kumara izin veren bir devlet değil, aynı zamanda kumarı meşru kılmak için var gücüyle çalışan bir devlet hayal edin. Kuşkusuz akla ilk gelecek ülke malesef içinde yaşadığımız ve buna bizzat şahit olduğumuz Türkiye olacaktır. Kumar tutkusu toplumumuzda derin yaralar açmaya devam ediyor. Birçok yuva bu bağımlılık yüzünden yıkılırken, aile faciaları yaşanıyor. Devletin bu kötü alışkanlığı bertaraf etmek için adım atması gerekirken, bunun tam tersi bir şekilde kumara ön ayak olması, kumarı hem yaygınlaştırıyor hem de meşruiyet kazandırıyor. Uzmanlar ise devletin bu duruma dur demesi gerektiğinin altını çiziyorken, acaba bazıları neden emperyalistleri memnun etmek için verdiği fetvalardan birini bu devletin kendi tut kendi pişir kumar organizasyonuna ver miyor ? Piyango biletinin kapalı bayanlar eşliğinde Müslümanlara sunmak, haram olsaydı yapar mıydı diye bilinçsiz Müslümanların rağbet göstermesini sağlamak, kumarı Müslümanlara popüler göstermekten başka ne olabilir. Sadece piyango haramdır diye ortadan çekilen Diyanetten Sorumlu Sorumsuzların görevi içine girmiyor mu ? Kumar, bir dinlenme ve eğlence aracı olarak çocuk, genç ve yetişkin herkesi bekleyen bir tehlike olarak alıp neden DEVLET MERCİLERİNE TAŞINMIYOR . Üstelik her geçen gün popüler hale getirilmeye de devam ediyor. Asayiş Emniyet görevlileri, yaptırımı düşmüş yasadışı kumarla uğraşırken, devletin bazı kurumları kumara götüren yolun taşlarını döşüyor bunun farkında değil midir acaba Diyanet MEFTUMLARI. Kötülüklerin anası kim? Hz. Peygamber, içki kötülüklerin anası demişti. Bunu söylediğinde içki bir endüstri haline getirilmemiş, evlerde üretilir durumda idi. Kumar, fal okları v.b. oyunlar da sektör halinde değildi ve sorumlusu da devlet değildi. Eğer Hz. Peygamber bugün yaşasaydı veya o meşhur Naat'ta çağrıldığı gibi Miraç'tan iner gibi gelip yanımızda olsaydı hiç şüphesiz "kötülüklerin anası devlettir" derdi. Sigara ve alkol tekelinde geliştiren ve insanlığa karşı suç işleyen devlet, henüz kumar konusunda yeteri kadar ayıkmadığından sadece Anayasanın 58. Maddesiyle yetiniyor, fakat uygulamıyor. Peki dinimizin kumara bakışı şu ayetlerde görülmüyor mu ? Mâide, 90. Ayet: Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Mâide, 91.Ayet : Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? Bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi “karantina ve imha” Bazı beşeri olaylar bulaşıcı hastalıklar gibidir, karantina gibi gerekli tedbirleri almadığınız hallerde yaygınlaşır ve yıkıcı olur. Bu tür olaylar ile ilgili olarak önlemler almak her haliyle bir özgürlük ihlali değil, bir toplumsal düzeni sağlama gereğidir. Esasen toplumsal hayat, gerektiğinde genelin lehine en azından uç noktadaki bireysel taleplerden vazgeçme esası üzerine kurulu bir sistemdir. Bu vazgeçilecek şeylerin başında şüphesiz topluma olduğu kadar bireyin kendisi içinde zararlı olan kumar gibi davranışlardır. Bunlar sosyal düzen açısından kontrol altına alınıp imha edilmesi gerekiyor Devlet gelecek nesilleri tehlikeye sokuyor Türkiye'de klasik anlamdaki, birinci tür kumara yasal olarak savaş açılmıştır. Ancak ikinci tür kumar olan talih/şans oyunları (piyango, loto, süper toto, at yarışı, iddaa, kazı kazan gibi oyunlar) kanunla kurulmuş bağımsız ve ayrı tüzel kişiliği olan kamu kurumları (Milli Piyango idaresi, Türkiye Jokey Kulübü, Süper Toto Teşkilatı...) tarafından organize edilmekte ve de teşvik edilmektedir. Bu yaklaşım tarzıyla devlet toplumu ifsad edip, uyuşturarak ve gelecek nesilleri tehlikeye sokuyor. Bu nedenle devletin bu anlayıştan vazgeçmesi ve kumarbazları tedrici bir şekilde eğitime tabi tutarak topluma kazandırması gerekir. Devletin Teşvik Etmesiyle Yeni Bir Gelir Kaynağı Vergi, zamlar, enflasyon vs. ile vatandaşın elindeki tüm parayı gasp eden devlet, vatandaşlarda kalan son kuruşları “umut” dağıtarak onların elinden almaktadır. Her gün oynanan şans oyunlarında ikramiye büyüdükçe ilgi artmakta, ilgi arttıkça devletin kesesine daha fazla para girmektedir. Çünkü her oynanan oyun için belli miktarlarda para alınırken dağıtılan miktar toplanan paranın sadece küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Geri kalan bölüm ise devletin kasasına akmaktadır. Milli Piyango, Spor Toto vb. gibi oyunlarla yetinmeyen devlet, internet ve yasadışı oynanan oyunları da resmileştirerek insanlardan elde ettiği sömürüyü arttırmaktadır. İnsanlara dağıtılan “umut”lar arttırılmaktadır. Bu “umut”lara ulaşan kişiler medya tarafından cilalanmakta, özendirilerek herkes “zengin” olmaya davet edilmektedir. Oynanan devlet kumarına medyadan da büyük destek gelmektedir. Her gün şans oyunlarının ne kadar büyük ikramiyeler verdikleri ana haber bültenlerinden duyurularak reklamları yapılmakta, insanlara umut dağıtılmaktadır. Bu yetmezmiş gibi her TV kanalı kendi bünyesinde bir yarışma programı düzenleyerek insanlara para, araba vs. dağıtacağını vaat etmektedir. Türkiye’nin %99 Müslüman dır diyenler 2014 yılında nüfusun toplamı 77.695.904 kişi ve 62.156.141 tane bilet yılbaşında satılmıştır gerisini siz düşünün Maide 90-91 ayetlerine göre. Arafat AKGÜN