Alparslan Kuytul Hoca'nın, bir yıllık haksız tutukluluğunun sonrasında ve siyaseten tekrar tutuklanmasından önce sevenlerine yaptığı selamlama konuşması esnasında sesinin duyulmaması için açılan siren sesleri Türkiye ve dünyaya "hak ve adalet" kavramlarını hatırlatmakla kalmadı. Aynı zamanda, Türkçemizin gelişimine önemli katkılar sağlayarak, dilimize yeni deyimlerin girmesine sebep oldu. Furkan gönüllüsünün dolaşıma soktuğu deyim, henüz TDK'nın onayından geçmemiş olmasına rağmen, adalet yanlısı bir grup kullanıcı tarafından özümsenmeyi başardı. Lugatımıza taze geçmiş olan bu deyim birden fazla mana ile tanımlandı. Hazmedilememek, tahammül ötesi, susturma çabası, bastırmaya çalışmak, kıskançlık gütmek gibi manalar verilen deyim, "Hakikatleri konuşmayayım diye sirenleri çalıyorsun" şeklinde kullandığı örnek cümle ile kullanıcılarından tam not aldı. Ne Olmuştu? Alparslan Kuytul Hoca önce 8 Kasım'da çıkarıldığı mahkemece terör suçlamasından ilk celsede tahliye edilmiş daha sonrada üç gün süren "suç örgütü kurma" suçlamalarından da çıktığı ilk mahkemece tahliye edilerek Bolu cezaevinden serbest bırakılmıştı. Hakkındaki tüm suçlamalardan ilk celsede tahliye alması ise su(ç)s dosyalarının boş olduğunu ve bir yıl boyunca haksız yere "tutuklu yargılanma" zulmüne uğradığını ortaya çıkarmıştı. Cezaevinden çıkar çıkmaz ilk sözleri merakla beklenen Alparslan Hoca, yine kimseyi şaşırtmayarak Bolu'da yaptığı ilk açıklamada "bana sus diyorlar susmayacağım" açıklamasında bulundu. Daha sonra Adana'ya ulaşan Alparslan Hoca'nın binlerce seveni ile buluşmasına engel olunmaya çalışıldı. Çeşitli klasik engellemeler sonrası emniyet mensupları bu kez öyle bir şey yaptılar ki uzun yıllar akıllardan silinmesi mümkün görünmüyor. Kendisini bir yıl sonra görmek isteyen ve evinin önünde biraraya gelen sevenlerine selam vermek isteyen Alparslan Hoca balkondan konuşmaya başlar başlamaz polisler siren sesini açarak, konuşmasının duyulmaması için büyük bir çaba sarf ettiler. Alparslan Hoca, duyulması amacıyla sesini yükselttikçe siren sesleri daha da yükseldi ve sonunda cuma namazına yetişmek durumunda kalarak konuşmasını bitirmesiyle siren sesleri de kapandı ama mesele kapanmadı. Sosyal medyada yüzbinlerce kez izlenen ve çok hızlı yayılarak milyonlarca etkileşim alan "siren sesiyle bastırılmaya çalışılan konuşmaya" her kesimden tepkiler yükseldi. Haliyle, polisin siren sesiyle "duyulmamasını" istediği konuşmayı "duymayan" kalmadı. Bu meselede ciddi bir temel hak engeli olduğu gibi alışıla gelmişin dışında da insanı güldüren ve genelde benzerine çocuk psikolojinde rastlanılan "karşıdakinin duyulmamasını" sağlama durumu; engelleme tarihine "siren sesi çalmak" kavramıyla geçti. Ancak bu durum tarihte eşi benzeri olmayan bir engelleme olarak karşımıza çıkmıyor çünkü benzer vukuatlar 14 asır öncede aynı amaçla Mekke kabile polisleri tarafından taşlar vasıtasıyla yapılmaya çalışılmış. Peki sonuç ne olmuş? Mekkeliler taşları birbirine vurarak kısmaya çalıştıkları Hakikat sesinin daha sonra 3 kıtaya yayılmasına "kötü reklamlarıyla" önayak olmuşlar. Büyük hizmet ...
Vesselam
Furkan Haber Editörü