Siyonist führer hesap verecek

Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı, İsrail Başbakanı Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “savaş suçu” işledikleri gerekçesiyle tutuklanmaları için ayını Mahkeme’ye resmen başvurdu. Hamas’ın lideri Haniya ile Kassam Tugaylarının iki lideri Sinvar ve el-Masri hakkında da tutuklama talebinde bulunmakla beraber, Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı hakkında resmen “savaş suçu” gerekçesiyle tutuklama talebinde bulunulması hem … Siyonist führer hesap verecek Devamı »

Eklenme Tarihi: 21 May 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 21 May 2024
Siyonist führer hesap verecek

Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı, İsrail Başbakanı Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “savaş suçu” işledikleri gerekçesiyle tutuklanmaları için ayını Mahkeme’ye resmen başvurdu.

Hamas’ın lideri Haniya ile Kassam Tugaylarının iki lideri Sinvar ve el-Masri hakkında da tutuklama talebinde bulunmakla beraber, Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı hakkında resmen “savaş suçu” gerekçesiyle tutuklama talebinde bulunulması hem hukuken hem siyaseten son derece önemlidir.

Çünkü İsrail bir devlettir. Netanyahu ve Gallant İsrail hukukuna göre dokunulmazlığa sahip devlet görevlileridir. Bugüne kadar Hitler’in Yahudi soykırımı vahşetini kalkan gibi kullanan Natanyahu iktidarı, şimdi uluslararası hukuk tarafından savaş suçu işlemekle soruşturulmaktadır.

Davayı açan Güney Afrika’yı alkışlıyorum.

KAST UNSURU

Gazze’de İsrail ordusu 35 bin sivili öldürdü. Bunlar “savaşta ölen” insanlar değildi. UCM Başsavcısının belirttiği gibi İsrail’in “sivilleri kasıtlı olarak hedef almak suretiyle açlığı savaş metodu gibi kullandığı” bir katliamdır bu… Üçte ikisi kadın ve çocuk…

İsrail, yine Savcı’nın belirttiği gibi insani yardımları da engelledi, “kasıtlı olarak” hastaneleri bombaladı.

Hitler’inki nasıl ırk saikiyle yapılmış bir soykırım idiyse, bunlarınki hem din hem ırk saikiyle yapılmış bir soykırımdır. Gazze saldırında Nazilerin Polonya’daki Hans Frank rolünü oynayan Savunma Bakanı Gallant’ın şu tam Nazi-tipi sözleri soruşturma dosyasında yer almıştır:

Gazze şeridinin tamamen kuşatılmasını emrettim. Elektrik olmayacak, yiyecek olmayacak, yakıt olmayacak, hiçbir şey olmayacak… İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz, bunun gereğini yapıyoruz.” (9 Ekim 2023) bir

35 bin sivilin öldürülmesindeki “kasıt” budur.

Netanyahu’nun Tevrat’taki “Yeşaya kehaneti”nden bahseden şu sözleri de hukuken soykırm “kast”ının dinsel duygularla icra edildiğinin kanıtıdır:

Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla Hamas’a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz.” (26 Ekim 2023)

İNSANLIK VİCDANI

Bu her iki söz de 2023 Ekim ayında söylenmiştir. Hamas-İsrail savaşı 7 Ekim’de başlamıştı. İsrail, militarist ölüm makinasıyla ve ABD’nin suç ortaklığıyla, 35 bir insanı öldüreceği savaşa bu “kast”la başladığı apaçık ortadadır.

Başlangıçta birçok kimse “İsrail’in savunma hakkı”ndan bahsediyordu. Elbettesavunma hakkı var. Fakat kendilerini tutamayıp söyledikleri bu dinci ve ırkçı husumetle soykırım suçu işlediler.

Başta ABD ve Almanya olmak üzere bazı hükümetler ahlaken bu soykırımın suç ortağıdır. Ama ortaya çıkan vahşet karşısında işte insanlık vicdanı isyan ediyor. Avrupa Birliği, hükümetler üstü davranarak tavır koyabilirdi. Amerika’da üniversiteler isyan halinde. İnsani değerlere sahip Yahudiler de hem İsrail’de hem Amerika’da Netanyahu faşizmini protesto ediyor.

ULUSLARARASI HUKUK

Ve işte, Nürnberg ve Tokyo savaş suçları mahkemelerinden sonra, Eski Yugoslavya (Saraybosna) Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden sonra, şimdi Netanyahu ve Gallant da savaş suçlusu olarak tutuklanma talebi altında, Sırp kasaplar Miloseviç ve Karadziç gibi.

UCM’nin tutulma kararı vereceğine inanıyorum. Netanyahu faşizmi insanlığın elinden kurtulamayacak.

UCM hakkında Prof. Durmuş Tezcan, Prof. Mustafa Ruhan Erdem ve Doç. Murat Önok’un “Uluslararası Ceza Hukuku” adlı değerli bir eseri vardır. Uluslararası ceza hukukunun ve kurumlarının, dünya savaşları ve zulümler içinden geçerek yükselmesini okuyabilirsiniz.

UCM, 17 Haziran 1998’de, bir ay süren Konferans çalışmaları sonunda 160 ülkenin imzaladığı Roma Statüsü ile kuruldu. “BM’nin kurulmasından sonra uluslararası hukuktaki en heyecan verici gelişme”dir. Avrupa Birliği ve Konseyi tam destek vererek tanımışlar fakat ABD imzalamayı reddetmiştir!

Roma Statüsü’ne Türkiye çekimser oy kullanmıştı. Hâlâ “taraf ülke” durumunda değil, gecikmeden rezervini çekerek onaylamalı.

Yeryüzünde adaleti her şeyin üstünde tutan savcılara, yargıçlara selam olsun.

Bütün bunlar olurken İslam dünyası mı? Neyini yazayım???