İşgalci İsrail de bir radyo programına konuşan eski Şin-Bet Direktörü Cohen, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun bakanlar ve güvenlik yetkililerinin telefon görüşmelerinin gizlice dinlenmesi talimatını verdiğini söyledi.
Cohen, bir güvenlik toplantısının ardından “hassas bir konunun” basına sızdırılmasından endişe duyduğunu ifade ederek, toplantıya katılanların telefonlarının izlenmesini istediğini açıkladı.
"Ulusal Kurumlar Sistematik Şekilde Yok Ediliyor"
Yoram Cohen, Siyonist Netanyahu’yu, hakkındaki yolsuzluk davasıyla birlikte ülkenin en önemli kurumlarını sistemli bir şekilde yok etmekle suçladı. “Yüksek Mahkeme’ye saldırıyorlar, başsavcıya karşı çıkıyorlar” ifadelerini kullanan Yoram Cohen, hükümetin hukuk ve güvenlik kurumlarını hedef aldığını söyledi.
İddiaları İşgalci İsrail Başbakanlığı Reddetmedi
Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada Cohen, “uydurma bir olay yaratmaya çalışmakla” suçlandı. Ancak açıklamada, söz konusu iddialar açıkça reddedilmedi.
Başbakanlık, Netanyahu’nun “hayati bir devlet sırrını” koruma çabasıyla hareket ettiğini ve talimatlarının tamamen yasalara uygun olduğunu savundu.
Netanyahu'nun Yolsuzluk Davası ve Güç Mücadelesi
Başbakan Netanyahu, uzun süredir yolsuzluk davaları ve hukuki sorunlarla karşı karşıya. Cohen’in açıklamaları, hükümetin iç dinamikleri ve hukuk devleti tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
Eski Şin-Bet Direktörü Cohen'in, işgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya dair yaptığı açıklamalar, hükümet içindeki bölünmüşlüğü ve güvensizliği açıkça gözler önüne seriyor. Netanyahu’nun, bakanlar ve güvenlik yetkililerinin gizlice dinlenmesi talimatını verdiği iddiası, yönetimdeki iç çatışmanın ve güvensizlik atmosferinin bir yansımasıdır.
Bu durum, Kur'an-ı Kerim’de Haşr Suresi 14. ayette ifade edilen şu hakikati çağrıştırıyor:
"Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir."
Netanyahu ve hükümet yetkilileri arasındaki güven eksikliği, işgalci İsrail'in iç dinamiklerinde birliğin yüzeysel olduğunu, aslında içsel parçalanmışlık ve çıkar çatışmalarının hâkim olduğunu göstermektedir. Bu tablo, hükümetin yalnızca dış politikada değil, iç meselelerinde de ne derece kırılgan bir zeminde ilerlediğini ortaya koyuyor.
Birlik ve dayanışma eksikliği, toplumu veya yönetimi sadece dış düşmanlara karşı değil, içsel çöküşe karşı da savunmasız hale getirir. Ayetin işaret ettiği gibi, akletmeme ve sağduyu yoksunluğu, güç gibi görünen bir yapının dahi içten içe çözülmesine neden olur. Bu bağlamda, Netanyahu hükümeti içindeki bölünme, yalnızca bir siyasi kriz değil, işgalci İsrail’in uzun vadeli zayıflığının da habercisi olabilir.