Zalim Siyonist askerler tarafından gerçekleştirilen 'Sabra ve Şatilla Katliamı' dünya tarihinin yaşadığı en vahşi katliamlardan biridir. Katliamlarda ölenlerin sayısı 3500 olarak ifade edilse de cesetlerin çoğunun toplu mezarlara gömülmüş olmasından ve parçalanmış cesetlerin yıkıntılar arasında kaybolmasından dolayı hiçbir zaman net bir sayıya ulaşılamadı.
İnsan kasabı Ariel Şaron önderliğinde gerçekleştirilen katliamda, çocuklar dahi acımasızca katledildi. 'Sabra ve Şatilla Katliamı' üzerinden 33 yıl geçmesine rağmen Ortadoğu hale yangın yeri...
Onlar yine sözlerinde durmadılar...
Tarih boyunca hiçbir zaman sözlerinde durmyan Siyonistler, Sabra ve Şatilla katliamında da sözünde durmadı. Filistin Kurtuluş örgütünün 18 Ağustos’ta kabul edilen ateşkes çerçevesinde Beyrut’taki kamplarda yaşayan Filistinli sivillerin güvenliğine dair Siyonist İsrail ve ABD’den teminat almış olmasına rağmen zalim Şaron önderliğindeki Siyonistler, bu acımasız sivil katliamı yapmıştır.
“Şaron, Ardında Katledilmiş Kadınlar Ve Bebekler Bırakan Bir Kasaptır”
Gazeteci Robert Fisk, katliam yerinde gördüğü manzarayı, The Independent gazetesinde şöyle anlatır: “18 Eylül 1982’de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camisi’ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı ve pijamalarıyla Nuri Bey’i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın cesedi var. Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekler.”