Kararda, maden ocağının özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren şirkete devredilmesi sırasında gerekli özen ve titizliğin gösterilmemesi, maden işçilerinin olağanüstü durumlarda hayatta kalmalarını sağlamak adına gerekli önlemin alınmamış olması tazminata gerekçe gösterildi. Üç kardeşin avukatı Cihan Türsen, kararın emsal niteliğinde olduğunu söyledi.
Soma'da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen 301 madencinin can verdiği maden faciasının ardından başlatılan adli soruşturmada, 46 sanık hakkında 'Olası kastla öldürme', 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma', 'Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' suçlarından 301 kez 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 46 sanığın yargılanması sürerken, yakınlarını kaybedenler de çeşitli tazminat davaları açtı.
3 kardeşi tazminat istedi
Maden faciasında ölen 301 işçiden Erkan Doğdu'nun kardeşleri Burhan, Serkan ve Bülent Doğdu da, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na karşı tazminat davası açtı. Aileler adına mahkemeye başvuran Avukat Cihan Türsen dilekçesinde "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2014 yılının Mart ayında yapılan denetimin sonuçlarının açıklanmadığı, Park Teknik A.Ş. tarafından işin devredilmesi sırasında ocakta meydana gelen yangınlardan dolayı üretim yapılamadığı belirtildiği halde, Soma A.Ş.'ye işin devredildiği ve Bakanlığın bu duruma göz yumduğunu" ileri sürüp toplam 375 bin TL tazminat talep etti.
Bakanlıklar davanın reddini istedi
Davanın görüldüğü Manisa 2'nci İdare Mahkemesi'ne cevaplarını ileten iki bakanlığın avukatları iddiaları kabul etmedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına verilen cevapta, tazminata konu patlama olayında bakanlığın hiçbir kusurunun olmadığı, sadece iş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını izlemekle görevli olan bakanlığın herhangi bir kusur ile ihmali bulunmadığı öne sürüldü. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adına verilen cevapta da, bakanlığın sahada mevzuatın kendisine verdiği yetki dahilinde gerekli denetimleri yaptığı, 4 Nisan 2014 tarihindeki raporunda ayrıntılı olarak açıkladığı, meydana gelen durumun idarenin zarar doğurucu bir eylem veya kusuru olmadığı belirtilerek, davanın reddi istendi.
Her kardeşe 100’er bin lira tazminat
Manisa 2'nci İdare Mahkemesi, sunulan belgelerin yanı sıra, olaydan sonra yapılan bilirkişi inceleme raporlarını ile dava dosyasını inceledikten sonra karar verdi. Mahkeme, kazada sorumluluğu bulunduğunu belirttiği Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın, Bülent Doğdu'nun üç kardeşine toplam 300 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. Üç kardeşin talep ettiği, tutarın 75 bin TL'lik bölümünü ise reddetti. Gerekçeli kararda şöyle denildi:
"Davacıların kardeşiyle birlikte 300 kişinin daha hayatını kaybettiği maden kazasının, birçok ihmal sonucu meydana geldiği, maden ocağı gibi çok tehlikeli bir hizmetin özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren bir şirkete devredilmesi sırasında, diğer faaliyet alanlarında gösterilen özenin çok daha üstünde bir özen ve titizlik gösterilmesi gerekirken birçok şeyin göz ardı edilmesi, yer altında çalışan maden işçilerinin olağanüstü durumlarda hayatta kalmalarını sağlamak adına hiçbir önlemin alınmamış olması, tüm işçilerin, maden içinde yangının başlamasından hayatlarını kaybettikleri ana kadar geçirdikleri hayatta kalma mücadelesi nihayetinde hayatlarını kaybetmeleri, geride kalanların yaşadıkları acı ve üzüntünün karşılığı olarak manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır."
“Ölenlerin hiçbiri kusurlu değil”
Kararın sonuç bölümünde de şu ifadeler yer aldı:
"Kazanın Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş kazası olması, 1983 yılından beri toplam 647 kişinin hayatını kaybettiği maden kazalarında ölenlerin 301'inin bu kazada hayatını kaybetmesi, yalnızca davacılar değil tüm toplum nezdinde yarattığı derin üzüntü, gerek kazanın meydana gelmesinde davacıların kardeşinin, gerekse diğer ölen maden işçilerinin hiçbirinin hiçbir kusuru olmaması, bilakis gaz maskelerinin çalışmaması sebebiyle adeta birbirlerinin ölümlerini seyrederek hayatlarını kaybetmeleri nedeniyle, talep edilen 125'er bin TL manevi tazminatın her bir kardeş için 100'er bin TL'sinin kabul edilerek toplamda 300 bin TL ödenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır."
Çok önemli emsal bir karar
Ailenin avukatı Cihan Türsen, kararın bakanlıklar nezlinde emsal bir karar olduğunu söyledi. Avukat Türsen şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye'de yurttaş haklarını ve kamu yararını sağlamaya yönelik çok önemli bir karar verildi. İdarenin ve idarecilerin sorumlulukları açısından belki de bir ilk. Soma mağdurlarının çoğu işletici şirketi hedef alan davalar açtılar. Halbuki Türkiye'de madenlerle ilgili tüm yetki ve sorumluluk, Enerji Bakanlığı'nda. Bakanlıklar, yetkilerini kullanıyorlar ama sorumluluktan kaçıyorlar. Biz davamızı direk Enerji Bakanlığı ve yine çalışma hayatının güvenliğinden sorumlu Çalışma Bakanlığı aleyhine yönelttik. Ve gerekçe olarak da ilgili bakanlıkların kuruluş yasalarını, gösterdik. Bakanlıklar veya bakanlıklara bağlı kuruluşlar, sorumluluklarını tam olarak yerine getirdiklerinde bu tip facialara neredeyse hiç rastlanılamaz."
“Bakanlık hiç alakası yokmuş gibi devre dışı kalamaz”
Enerji Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının, madenin işletme hakkını verdiği sırada düzenledikleri sözleşmelerde bu tip zararlar için de teminat mektupları aldıklarını anlatan Avukat Cihan Türsen açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizde bakanlıkları ve idareleri, konuyla ilgili sorumlu tutma yönünde bir kültür ve emsal mahkeme kararı olmadığı için mağdurlar şirketlere yöneliyor. Bekli de davalarını kazanıyor ama sonunda tahsil edemiyor. Batık bir şirketle karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye'nin ve neredeyse dünyanın en önemlileri arasında yer alan Soma maden faciasında Enerji Bakanlığı hiç alakası yokmuş gibi devre dışı kalamaz. Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına yapılan atamalar, bu kuruluşların yöneticileri, gerekli önlemleri ve denetimleri yerine getirselerdi bu kaza olamazdı. Kararın gerekçesinde, madenin daha önce işleten firmanın konuyla ilgili ikazları ve işi bırakması, bu ikazlara uyulmadan aynı koşullarla yeni bir işletmeciye verilmesi, olağan önlemlerin alınmadığına yönelik tespitlerle, Bakanlık sorumlu tutularak tazminat ödemeye mahkum edildi."