Soylu, Sedat Peker'in iddialarına ilişkin açıklamada bulunuyor

çişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker'in iddialarına ilişkin açıklamada bulundu.

Eklenme Tarihi: 24 May 2021
10 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Soylu, Sedat Peker'in iddialarına ilişkin açıklamada bulunuyor

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker'in yayınladığı videolarda bulunduğu iddialara ilişkin canlı yayında açıklamalardan bulunuyor.

Habertürk'te Açık ve Net Özel'e konuk olan Soylu, Kübra Par moderatörlüğünde; gazeteciler Merdan Yanardağ, İsmail Saymaz, Veyis Ateş ve Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlıyor.

Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"Çocukluğumdan itibaren siyasetin içerisindeyim. Birçok salanda demokrasi mücadelesi gerçekleştirdik. 80 darbesini 11 yaşlarındaydım ama gördüm. 80 darbesinin öncesini de gördüm. Babam Adalet Partisi'nde siyasetçiydi. Bordum katımıza bomba konulup konulmadığını kontrol ederek çıkardık. Şimdi ilkokul, ortaokul, lise, hatta bazen 80 öncesi babamla beraber Adalet Partisi'nin geceleri olurdu, dönerken gece karanlığında bazıları köşede kenarda bir yere konuşlanmışsa seçici gözle bakarlardı. 80 öncesi okuldan döndüğümde sokağımızın girişinde önümüzde bir kişiyi taradıklarını, öldüğünü gördük. Ondan sonra gençlik kolları, ilçe başkanlığı, ilk başkanlığı, genel başkanlık... Siyaset ve demokrasi bize şunu öğretti, tam da Yunus'un ifade ettiği gibi, ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün. Çünkü siyaset ve demokrasi, insanların sizi kendiniz için değil, sizi kendileri için yönetmeniz konusunda, size verdikleri vekalet konusunda esas itibariyle önemli bir hak veriyor. Biz her şeye cevap vermekle mükellefiz. Her mesleğin kendine ait bir etiği olduğu gibi siyasetin de gazeteciliğin de kendi ait bir ahlakı vardı. Kamplara prim kazandırmadan, bizim sorumluluğumuz... Bizim neslimiz çok çekmiş bir nesil. Her şeyi gördük. Darbeler gördük, yüzde 8 binlik gecelik faizler gördük, Amerika'dan parmak sallamalar gördük, her şeyi gördük. Bizim neslimizin bizden sonraki nesillere bir borcu var, artık hiçbir şeyi, ne yaşadıklarımızı onlara aksettirmeden gelecek nesillerimize huzurlu bir Türkiye bırakabilmek. Bu akşam bütün samimiyetimle cevap vermeye çalışacağım.

"Bu olaylar başlayınca şunu söyleyebilirdim, yani bir organize suçlusunun yıllarca Türkiye'de herkesin bildiği, tanıdığı ve hayatının nereden geldiği belli olan birisinin bu iddialarının ve iftiralarının hepsi saçmadır, hiç muhatap değiliz, bunu doğru bulmuyoruz deyip bu meselede kenarda durabilirdim. Birinci ve ikinci videoda şahsımla alakalı bir şey yok. Hepimiz eski Türkiye'yi biliyoruz, bugün karşı karşıya kaldığımız süreçleri de biliyoruz. Siyasal tasarım, kötü plan, kirli plan. Şöyle bir şey görmedik, bir delinin bir her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez şeyler olarak görmedim. İçişleri Bakanıyım, istihbaratımızda binlerce elemanımız var, nasıl mücadele ettiğimizi biliyorum. Bazen 9 terörist getiriyorlar, bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını o elemanlar sayesinde öğreniyoruz. Şimdi baktım ki bir eleman bir speakerlık yapıyor, bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor, Türkiye'ye kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor, neredeyse herkese ipiniz elimizde diyor ve bir sessizlik hali. Bilmiyorum tam tarif edebildim mi.

"Terörle mücadele etmişiz, terör ekonomisine ciddi darbe vurmuşuz. Uyuşturucuyla ilgili mücadele ediyoruz, etmişiz, şu anda elde ettiğimiz sonuç itibariyle de önemli sonuç elde etmişiz. FETÖ'yle mücadele etmişiz, DEAŞ yanı başımızda. Türkiye bütün bunlarla mücadele ederken birileri Türkiye'nin sahayı temizlemesinden ürkerek bir hamleye giriyorlar. Yıl 2015, ben AK Parti Genel Başkan Yardımcısıyım. Başbakan Ahmet Davutoğlu. 7 Haziran'dan önce yapılan bir MYK toplantısında "Biz HDP ile anayasa yapabiliriz" gibi bir cümle çıktı ağzından, hepimiz böyle baktım. Seçim geçti, AK Parti çoğunluğu elde edemedi. Ya CHP ile, ya diğer siyasi partiler ile bir araya gelecek yapacak. Bugünkü gibi hatırlıyorum, ilk MKYK toplantısında bugün DEVA Partisi'nin başkanı Ali Babacan o gün şunu söyledi: Hiç bu işlere bakmamalıyız, ekonomiyi ayakta tutmalıyız. Dedim ki bizim sorumluluğumuz bugün bu değil, sorumluluğumuz demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin çabalarına ait kurabileceğimizi gerçekleştirmek. Dedim bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir. Kasımda da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi, CHP ile AK Parti'nin iktidarı için canhıraş bir mücadele yaptılar. Biz bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağınız, bunun Türk siyasetinin doğasına da aykırı olduğu, bunun Türkiye'yi başka bir tarafa getirebileceğini ortaya koyduk. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyetini ortaya koyan bir isim, bir taraftan CHP ile iktidar kurabileceğini düşünen bir isim. Dert ne? Dert Recep Tayyip Erdoğan. Tartışmalar o kadar çok şiddetli oluyordu ki, bir ara Sayın Davutoğlu tam anlamıyla dengesi kayboldu, 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum' dedi.

"Bu mücadele hep devam etti. Devam etti ama başka bir şey daha oldu. Yine Ahmet Davutoğlu'nun etkili olduğu think tank kuruluşlarından birine Mithat Sancar geldi. Çok şey söyledi: 1- Apo içerden çıkacak, 2- Kuzey Suriye'de bir devlet kurulacak, başına geçecek, 3- Türkiye'de özerk bir anayasa yapılacak, 4 aklıma gelince söyleyeceğim. Yani sonra biz bütün bunları yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini gördük. Sonra hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım, çalıştım da Sayın Davutoğlu'yla. Hatta o dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 4-5 arkadaş, 6-7 arkadaş bir araya geldik, dedik ki bu mesele tehlikeli bir noktaya gidiyor. Bu tehlikeli bir noktaya giderse dönüşü olmayacak. Bir Recep Tayyip Erdoğan varlığı var, 14-15 yıllık, Türkiye'de yaptıkları var, bir de dışarının eliyle onun sıkıştırılmaya çalışıldığı, tasfiye edilmeye çalışılması var. Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla arkadaşlarımıza mücadele başlattık ve 3-4 arkadaşımız, büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu'nu partinin içerisinde partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük. Bir MKYK öncesinde imzalar toplandı. Benim de dahilim var, arkadaşlarımızın da var. Netice itibariyle biz zihninde olan HDP, Kuzey Suriye veya Apo veya başka bir şey meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmış oldu. Yıl 2015 ve 2016. Sonra Binali Bey genel başkan oldu. Bugün 1, Kuzey Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor, Suriye'nin içerisinde Amerika'nın üsleri 6'dan 14'e çıktı. Bir taraf bütün bunları gerçekleştirirken, Türkiye'ye karşı bir ekonomik saldırı var, Türkiye daralsın, ekonomik olarak küçülsün, hareket kabiliyeti olmasın, Suriye Lübnan gibi ülkelerin konumuna düşsün ve biz her şeyi yapma kabiliyetine sahip olalım. 17-25, 6-7 Ekim, 15 Temmuz, bütün süreçler içerisinde Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Dikkat ederseniz o gün de 10 bin dolardaydık, bugün de 10 bin dolardayız. O gün faiz 4'tü, bugün 20 seviyesinde. Burada Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Bir operasyondur. Hedef Türkiye.

"Türkiye bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? Milliyetçi Hareket Partisi'yle AK Parti'nin işbirliğiyle. Tartışılmayacak bir siyasi üstünlük var, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var ve Türkiye'de siyasal istikrarsızlık yok. Terörden bir şey yapılabiliyor mu? Unuttuk terör olaylarını. Her gün bir bombanın patladığı, her gün insanların... İstanbul'da kapanmayı göze alan alışveriş merkezleri vardı. Türkiye dönem dönem böyle saldırılar altında kalmıştır. Özne ben değilim. Ben olaya şahsi olarak soruyorsanız, olaya tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye'nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren devreye girdiler.

"Özel harp dairesi ne zaman kuruldu Türkiye'de? Parasını kim verdi? Bunu kim söyledi? Rahmetli Ecevit, böyleymiş sonra öğrendim dedi. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel'le Sedat Peker'i kim bir araya getirdi? Hrant Dink cinayetinin azmettiricilerinden biri olarak görünmüyor mu? Hangi sistem emanet eder?

"Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kız, karakola gidip teşhis ediyor, o dosya kapanıyor. (Peker için) İddianın sahibi değilim, belge var. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor (Peker), orada her şey kapanıyor.

"AK Parti, siyasi hayatı içerisinde siz de ben de çok iyi biliyoruz, 2002'ye kadar eğer varsa 2002'deki notları, çok açık bir şekilde gösterebilirse arkadaşlar, gazete manşetlerinde şöyle bir şey var, Türkiye'yi mafya teslim aldı. 22.10.2002. AK Parti'nin Türkiye'ye sağladığı en önemli meselelerden birisidir. Türkiye'deki herkes bilir. AK Parti Türkiye'de ilk kez ekonomiyi sıçratmadan, bir takım hamleleri yapmadan mafyayı bitirdi.

"(Metin Külünk hakkındaki iddialar) Bu konuyla ilgili herhangi bir bilgim yok. Organize suç örgütü mensupları her yere sızıp veya hırsızlar, benim adımı kullanan en az 30 kişi hapse girdi. Hakkaten bazıları tanıyor, istismar etmek isteyen kimse yok mu sizin isimlerinizi? Organize suç örgütleri kendilerini devlete yanaşık göstermeye çalışır. Bu adam, Rize'de bir adam öldürülüyor, öldüren bunlar, ya bayramda mahkeme toplanıyor, olay ortadan kalkıyor. 1998, 99, 2000. Eğer ben bunları söylemezsem, ifade etmezsem sorumlu hissederim kendimi. 'AK Parti örgütleriyle Sedat Peker arasında bir ilişki var' demeyi kabul etmem. İpe sapa gelmez iddiaları doğru kabul edersek İçişleri Bakanı'nı da yargılarız, bu ülkenin bütün yöneticilerini de yargılarız.

"Ben Doğru Yol Partisi'nde siyaset yaptım. Binlerce insanla diyaloğum oldu. İlçe başkanlığı yaptım. 5 yıl Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı yaptım. Arkamda bir tek kara leke söyleyen biri olsun, namusum üzerine yemin ediyorum ki insan yüzüne çıkmayacağım. Çocuğumun, çocuğumun, ailemin geçinmesine, 3 arkadaşım şirket kurduk, o tarihten beri bu ülkeye fatura keserim. Herkes işyerimin nerede olduğunu, hayatımın nasıl... Biz şeffaf olmak zorundayız, olmazsak milletin kılıcını sallayamayız. Erdal Aras partinin bir kişisi, orada binlerce insan biz kazanınca yanımızda zaten. Bir kişi birisiyle bir ilişki kurdu diye, onun tamamını o günkü partiye teşmil etmek kadar zavallılık ve zayıflık var mı? Benim finansımı herkes sağladı... Benim bir cipim vardı, şirketimin. O şirketin başına çok iş gelmiş bir şirkettir. Bu şirketimin KIA cip diye bir arabası vardı, onunla Anadolu'yu gezdik. Kim bizi almayacak ki? Bunların hepsi uydurulmuş, dönemle beraber ilintilenmeye çalışılan hikâyeler.

"Bu insanlarla ilgili takibatları yaptıran benim. Merdan Bey ben kimseyi hukukun dışına çıkartıyor muyum, çıkartmıyor muyum? Ben hem hukukun sahibi, hem mafyanın takipçisi, hem terörün takipçisi... Hukuk var. Hukuk, AK Parti adına konuşmuyor. Anama sövdüler, itirazımı dile getirdim. Eşime hakaret ettiler, önünüze koysam kimyanız bozulur eve gidemezsiniz. Adamı bir kapıdan koydular dışarı çıktılar.

"(Peker'in kardeşi) Ruhsatsız silah nedeniyle alındı, tam da Kutlu Adalı cinayeti nedeniyle alınmalı. Ben niye iddiaları ciddiye almayayım? Benim görevim önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an meseleye müdahale etmektir görevim.

"En ufak bir şey varsa, eğer açık duruyorsa bu bizim namus meselemizdir. Kıbrıs içinde kim yaptıysa bedelini ödemekle mükelleftir. Bizim dönemimizde bir Hablemitoğlu, onun dışında bir tane faili meçhul cinayet var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz değil mi? 4,5 yıldır bakanlık yapıyorum ben, iç güvenlikle ilgili terörle mücadele meselesi kime ait? Ne olursunuz söyleyin, eğer böyle bir şey varsa, bakın ben boş kağıda imza atmaya hazırım, terörle mücadelede bu başarının altında gayri hukuki, beyaz toros, faili meçhul cinayetler varsa, getirin boş kağıtlar getirin istifa edeyim.

"Ben Uluslararası Af Örgütü'nün muhatabıyız. Biz acayip de mücadeleler yaptık. Özellikle FETÖ'nün, salonda şey yapılan fotoğrafları vardı ya, bu insanlığa aykırıdır falan. Burada biz bu Af Örgütü'yle ilgili her seferinde karşı karşıya geliriz, onlar Türkiye'ye gideceği yeri söylerler, göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır işkenceyle ilgili en ufak bir şey önümüze koymadılar. İnsan hakları derneklerinin hepsi siyasal gözlükle bakarlar. Türkiye'de işkenceyle ilgili tespit yok. Kötü muameyle ilgili tespit vardı. O da nerede biliyor musun? Uyuşturucu satıcılarından. Uyuşturucu satıcısına kötü muamele yapıyorsun diyor.

"Sayın Ağar meselesine gelelim. Sayın Çiller'in aslında desteklediğini söylediği ilçe başkanına karşı kongreyle kazandım. 32 mahalle kongresinin 31'ine girdim, 1'ini kaybettim, 1'inde kavga çıktı, diğer 30'unu kazandık. İlçe başkanı seçildik. Sayın Ağar da zannediyorum milletvekiliydi. Sayın Çiller ile Ağar'ın karşı karşıya kaldığı pozisyon hemen hemen o dönemde başladı. Akşener'e sadece şunu söylüyorum, benimle ilgili geçmişimi ve tarihimi biliyor, bir tek karanlık, mafya, bir tek şey söylesin, bir tek, hayatımdan vazgeçerim. Her gün için geçerli. Benim bir tek gayrikanuni bir işle ilişkim olduğunu bırakın ispat etmeyi, ortaya koysunlar, ben hayatımdan vazgeçerim.

"Biz İlhan Kesici'yle birlikte Mehmet Ağar'a karşı bir pozisyon aldık, bunu herkes biliyor. Salona bir sürü insan girdik, çıkarken iki kişi çıktık. Genel olarak herkes bizi bıraktı. Seçim öncesi Sayın Çiller'le karşı karşıya kalmama rağmen, Sayın Çiller'i o dönemde de terk etmedim, salona birkaç arkadaşımız soktuk ve çıkardık. 2002'den 2007'ye kadar Sayın Ağar'a ben muhalefet ettim. Nevzat Bey şimdi milletvekili. Ben bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif bir pozisyonda yer almasına siyasi olarak karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafındayım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Ahmet Davutoğlu'nun bir devlet bürokratını istifa ettirip ben milletvekili yapacağım dediğinde de karşıydım. Korkut Eken gibi tiplerin geçmiş yaptıkları görevlerden dolayı, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün Türkiye'de söz söyleyebiliyor olmalarının devlet adabıyla uyuşmadığına inanan insanlardan bir tanesiyim. İçişleri Bakanlığı'nı yaptım, bitti, bu benimle mezara kadar gidecek bir hadisedir. Ben hukukun dışında bir iş yaptıysam, devletin yapması gereken peşime takılmaktır. Eski ağabeylerimizin bizi bir şeyin önüne atıp savcıların göreve gelmesi lazım demelerini kabul etmiyorum.

Ayrıntılar geliyor…