Susuz, ilaçsız, ekmeksiz ve tanıksız ölümler

Başka şartlarda, gündelik hayatta sıradan insanların değil ölümü burnunun kanaması bile ne kadar kabul edilemez bir olaydır. Gazeteler, televizyonlar, sosyal medya bazen günlerce bir sıradan şiddetin bile peşinden koşar. Çocuk, kadın erkek, genç, yaşlı “bir insan”ın hikayesi herkese dokunur, yürekleri yaralar. Ya da gündelik hayata sızmış zorbalıklar vicdanları isyan ettirir. Bugün şu sıralarda Gazze’de her … Susuz, ilaçsız, ekmeksiz ve tanıksız ölümler Devamı »

Eklenme Tarihi: 23 Eki 2023
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 23 Eki 2023
Susuz, ilaçsız, ekmeksiz ve tanıksız ölümler

Başka şartlarda, gündelik hayatta sıradan insanların değil ölümü burnunun kanaması bile ne kadar kabul edilemez bir olaydır. Gazeteler, televizyonlar, sosyal medya bazen günlerce bir sıradan şiddetin bile peşinden koşar. Çocuk, kadın erkek, genç, yaşlı “bir insan”ın hikayesi herkese dokunur, yürekleri yaralar. Ya da gündelik hayata sızmış zorbalıklar vicdanları isyan ettirir.

Bugün şu sıralarda Gazze’de her an, her dakika yağmakta olan ve her biri bir diğerinden daha acı hikayesi olan ölümlere ağıt yakamadan onları değersizleştiren, sıradanlaştıran, istatistik haline getiren talihe bakar mısınız? Ölmekten dana acı olan insanın böyle ölmesidir. Her an gelebilecek bir bombayla masum, savunmasız ve zavallı canların onlarcasının, yüzlercesinin birden ölüp gitmesidir. Sonra akşam saatlerinde “Bugün Gazze’de ölenlerin sayısı dört bini aştı… Beş bine yaklaştı” cümlesine konu olup, sıranın ertesine gün ölümlerine gelmesidir. Sonra ertesi ve daha ertesi…

Hiçbir ülkenin sahip olamayacağı benzersiz imtiyaz, dünyanın hiçbir katliamda görmediği benzersiz suskunluk ve İslam dünyasının benzersiz çaresizliği… Ve Filistin’in benzersiz talihi…Kelimeleri kifayetsiz bırakan bu hal, Gazze katliamını ekran başında izlerken bütün dünyanın mahkum olduğu aşağılanmadan başka bir şey değildir. Hastaneye yağan füzelerle ölen beş yüz kişinin, pazar yerinde öldürülenlerin, mabedde, parkta, sokakta üzerine ateş yağan sivillerin kara haberi bu yüzden aynı zamanda insanlık vicdanını ölüm haberidir. Savaş makinası öldürecek, çocuk, kadın, sivil; bomba kime isabet ederse onlar ölecek, herkes de ekran başında bu kahredici manzarayı izleyecek. İzledikçe alışacak ve tek tesellisi bir gün daha az ölüm haberi olacak. Ama savaş makinasının istediği kadar insanı; isterse bir günde isterse bir anda yok edebilme imtiyazına da ses çıkaramayacak. Çıkarsa da fayda etmeyecek…

Gazze’de yaşananların insanlık diliyle en basit tercümesi böyledir. Ayrıca bütün bunlar, yakın tarihin en büyük katliamı yaşanırken tek bir gazeteci Gazze’de olmadan, kimsenin tanıklığına izin verilmeden yaşanmaktadır. Dünya, haberleri tek bir kaynaktan; ölenlerin sessiz çığlığından duyabilmektedir. Orada sergilenen trajedinin ölün ve öldürenden başka tanığı yoktur. Tek bir uluslararası kuruluş ya da sivil toplum örgütü veya medya yoktur. Kameralar sınırın saldıran taraftan öteyi görememektedir. Gazze bir yandan ölürken, bir yandan da kendi ölümünün belli belirsiz görüntüleriyle kaydetmeye de mahkumdur.

İsrail hem dilediğini kadar insanı öldürmek hem de onların ölümünü tanıksız ve orada yaptıklarını delilsiz bırakma imtiyazına sahiptir. Şimdi yalanlarla süslenen hikayesini, toz bulutu indiğinde kendi kamerasından ürettiği başka yalanlarla anlatacaktır. Bugün ve ayrıca günü geldiğinde Gazze’nin kendi dilinden anlatacağı çocukların, kadınların, sivillerin ölümünü değersizleştirmenin taşlarını döşemektedir. Üçüncü göze ve tanıklara kapatılan şehir sadece su, elektrik, ilaç veya ekmek değil haber ambargosu alında ölmektedir. Sadece bu yüzden bile Gazze’de yaşanan trajedi benzersizdir.