Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Arap ülkelerinin 26 Mart 2015’de başlattığı askeri müdahale kapsamında düzenlenen hava saldırıları dünyanın en kötü insani krizlerinden birinin tetiklenmesine yol açmıştı.
Yemen’de başlattığı askeri operasyonun üzerinden 8 yıl geçmesinin ardından Suudi Arabistan, henüz ufukta kalıcı bir barış görünmese saplandığı bataklıktan çıkarak kendi içindeki projelere odaklamak istiyor.
Krallık bunun ilk sinyalini Suudi destekli hükümete karşı ayaklanan Husileri destekleyen İran’la diplomatik ilişkilerin yeniden başlatan anlaşmayı imzalayarak verdi.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Vizyon 2030 reform planı kapsamında köklü ekonomik ve sosyal değişimlerin başlatılırken Uluslararası Kriz Grubu’ndan Ahmed Nagi’ye göre Yemen’de de askeri stratejiden daha yumuşak ve siyasi bir stratejiye geçilmesi hedefleniyor.
Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Arap ülkelerinin 26 Mart 2015’de başlattığı askeri müdahale kapsamında düzenlenen hava saldırıları dünyanın en kötü insani krizlerinden birinin tetiklenmesine yol açmıştı.
Müdahalenin doğrudan ve dolaylı etkileri ile yüz binlerce kişi hayatını kaybetti, 4,5 milyon kişi de yerlerinden edildi. Birleşmiş Milletler tahminlerine göre ülkenin üçte ikisinden fazla yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Nagi artık muhtemelen hava saldırılarının sona ereceğini ve önceliğin diplomatik çözüme verileceğini vurguladı.
Suudi Arabistan’da imaj değişimi Birleşmiş Milletler arabuluculuğunda geçtiğimiz yıl nisan ayında varılan ateşkes, çatışmaları büyük oranda azalttı. Ateşkesin süresinin ekim ayında dolmasına rağmen çatışmalar tekrar başlamadı.
Ateşkes öncesinde de Suudi Arabistan ve Husiler arasında arka kanallardan müzakereler yürütülüyordu.
Uzmanlara göre Riyad’ın önceliği sınırların güvenliğini sağlamanın yanı sıra önemli petrol tesislerini hedef alan drone ve füze saldırılarını durdurmak.
Müdahalenin başlangıcında Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun hedefi sivilleri Husi saldırılarına karşı korumak, hükümeti yeniden kurmak ve Yemen’in İran destekli güçlerin arka bahçesi olmasını engellemek olarak açıklanmıştı.
Fakat sekiz yıl geçmesine rağmen Husiler hala ülkenin büyük bir kısmını kontrol ediyor ve Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne sofistike saldırılar düzenleyebiliyor.
Ülkeyi dış dünyaya açmak için yeni sosyal ve ekonomik reformlar açıklayan, 500 milyar dolarlık NEOM adında fütürist bir şehir inşa etmeye başlayan Suudi Arabistan, Yemen’deki çatışmalardan daha fazla etkilenmek istemiyor.
AFP’ya konuşan bir analist de Suudi Arabistan’ın Husilerle yürütülen gayri resmi müzakereleri Birleşmiş Milletler’e devrederek kendisinin aradan çıkmak istediğini belirtti. Analiste göre Riyad bu sayede ileride yaşanacak sorunlarda sorumluluk üstlenmek istemediğini vurguladı.
Öte yanda bir çok uzman Suudi Arabistan’ın rolünün azalmasının ülkeye barış getireceğini düşünmüyor. Yemen’deki dini, bölgesel ve siyasi bölünmüşlük nedeniyle sorunların devam edeceğine inanılıyor.
Riyad’da AFP’ye konuşan bir Arap diplomat ise Suudi Arabistan için “Neye mal olursa olsun Yemen’den çıkmak istiyorlar. Çünkü bataklığa saplandılar ve her açıdan çok maliyetli hale geldi,” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Euronews