Suudi Veliaht'tan Abbas'a: Ya ABD’nin çözümünü kabul et, ya da...

Suudi Veliaht kendi ülkesiyle birlikte tüm bölgeyi şekillendirme peşinde. Yemen savaşının ve Katar ablukasının mimarı Prens’in Lübnan’da başbakan değiştirme hamlesinden sonra sıra Filistin’e geldi.

Eklenme Tarihi: 14 Kas 2017
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Suudi Veliaht'tan Abbas'a: Ya ABD’nin çözümünü kabul et, ya da...

Ortadoğu’da son dönemde en çok konuşulan isim, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman. Babası Kral Selman’la birlikte saraydaki rakiplerini tasfiye etmek için başlattıkları ‘yolsuzluk’ operasyonunda 200’den fazla kişiyi gözaltına aldıran, milyarlarca dolarlık malvarlığına el koyan Prens Muhammed’in, Suudilerin son dönemde giriştiği agresif dış politika hamlelerinin de arkasındaki isim olduğu belirtiliyor.

Prens Muhammed’in yönetimdeki etkisinin artması, Ocak 2015’te babası Selman’ın tahta, kendisinin de Savunma Bakanlığı koltuğuna oturmasıyla başladı. Selmanlar, yönetimi ele aldıktan iki ay sonra Yemen’deki savaşa doğrudan müdahil oldu. Prens’in ikinci hamlesi, Veliaht olarak atanmasından hemen önce geldi.

5 Haziran’da Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri, Katar ’a karşı diplomatik abluka başlattı. Kral Selman, 21 Haziran’da Veliaht Prens Muhammed bin Nayif’i azlederek yerine oğlunu atadı. Bir sonraki hamle ise Lübnan’a yönelikti. Lübnan Başbakanı Saad Hariri, 5 Kasım’da Riyad’da bulunduğu sırada şok bir açıklamayla İran ’ın kendisine suikast düzenlemesinden endişe ettiğini belirterek istifa ettiğini duyurdu.

Çeşitli medya organlarında Suudilerin Hariri’yi alıkoyduğu yönünde iddialar yer aldı. Selmanlar, son hamleyi Filistin’e yaptı. İsrail’de yayın yapan Channel 10 televizyonu, Kral Selman’ın, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a “Ya ABD ’nin çözüm planını kabul et, ya da istifa et” dayatmasında bulunduğunu öne sürdü. Habere göre Selman, Abbas’tan Filistin’de İran’ın etkili olmasını engellemesini de istedi.

Suudilerin bu dış politika hamlelerinin ortak noktası, İran’a karşı olmaları. Dolayısıyla Suudiler, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail’in de desteğini alıyor. İsrail medyasında, Riyad ve Tel Aviv’in Hizbullah’ı vurmayı değerlendirdiği şeklinde haberler yer alıyor. Ancak şu ana kadar Suudilerin yaptığı bu girişimlerin hiçbirinden olumlu bir sonuç çıkmadı.

5 ÜLKEDE SUUDİ KRİZİ

Katar: Suni kriz unutuldu

4 Haziran günü Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn’in aralarında bulunduğu bazı Arap ülkeleri, Katar’la diplomatik ilişkileri kestiklerini açıkladı, ülkeye ticaret ve seyahat yasağı kondu. Bu yaptırımlar, ülkenin resmi ajansında Katar Emiri Sani’nin ağzından Trump’ın eleştirildiği bir haberin yayımlanmasının ardından geldi. Ajans, daha sonra hack’lendiğini açıkladı. Doha yönetimini teröre destek vermekle suçlayan Suudi bloku, ilişkileri düzeltmek için Katar’a Müslüman Kardeşler ve İran’la ilişkilerini kesme, Türk üssünü kapatma, El Cezire medya kuruluşunun yayın politikasını değiştirme şartlarını koştu. Suudilerin bu hamlesi, bağımsız bir dış politika izleyen Katar’ı hizaya getirme girişimi olarak yorumlandı. Türkiye ve İran’ın desteğiyle ambargoya direnç gösteren Katar, Suudilerin talepleri karşısında geri adım atmadı. ABD ise Trump’ın ilk günlerde verdiği desteğe rağmen daha sonra krizde arabulucu olma yoluna gitti. Böylece kriz donmuş oldu.

Lübnan: Hizbullah’a karşı savaş hazırlığı mı?

Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Riyad’da bulunduğu 4 Kasım günü yaptığı açıklamayla şok etkisi yarattı. Kendisine suikast düzenlenmesinden endişe ettiğini belirten Hariri, İran’a sert sözlerle yüklenerek istifasını duyurdu. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve hükümet yetkilileri, bu açıklamadan sonra ülkesine dönmeyen Hariri’nin, Suudiler tarafından rehin alındığını savundu. Hariri’nin telefonuna el konulduğu yönünde haberler çıktı. Hariri, bu iddialar üzerine önceki gün alıkonulmadığını ve yakında ülkesine döneceğini söyledi. Lübnanlı siyasetçi, Kral Selman’ın ‘babası’, Prens Muhammed’inse ‘kardeşi’ gibi olduğunu söyledi. Avn, dün bu açıklamayı memnuniyetle karşıladığını belirtti. Arap medyası, Suudilerin Saad Hariri’nin yerine kardeşi Baha Hariri’yi getirmeyi planladığını yazdı. Lübnan’daki sistem, Sünniler, Şiiler ve Hristiyanlar arasında paylaşılmış bir yönetim şeklinde işliyor. Suudi Arabistan’ın, yönetimin Sünni ayağı olan başbakanlık üzerinden Hizbullah ve Mişel Avn’ı yalnızlaştırmayı planladığı yorumları yapılıyor.

Yemen: İki buçuk yıllık fiyasko

Ocak 2015’te Selman Krallığa, oğlu Muhammed ise Savunma Bakanlığı’na getirildi. Bu dönemde Yemen’deki Husi hareketi, Suudi destekli yönetimine karşı savaşta büyük ilerleme gösteriyordu. Selmanlar, mart ayında bir koalisyon oluşturarak Husilere karşı havadan ve karadan müdahaleye başladı. İki buçuk yılı geride bırakan Suudi askeri müdahalesinin sonucu askeri açıdan fiyasko, insani açıdan felaket oldu. Husiler halen başkent Sana dahil ülkede nüfusun yoğun olduğu önemli bölgeleri elinde tutarken, abluka nedeniyle Yemen’de kıtlık ve kolera salgını yaşanıyor. BM, milyonlarca kişinin ölüm tehlikesi altında olduğunu belirtiyor. Suudi Arabistan, İran’ı Husilere destek vermekle suçluyor. Bunun son örneği, geçen hafta Husilerin Riyad’a attığı balistik füze oldu. Arabistan, bu saldırının ardından ablukayı sıkılaştırdı. Bu durum, kıtlık yaşanan ülkede durumun daha da kötüye gitmesine neden olunca, Suudi koalisyonu, dün uluslararası baskıların ardından ablukayı kaldırdığını açıkladı.

Suriye: PYD üzerinden nüfuz girişimi

Suriye’de savaşın başından bu yana Şam yönetimine karşı savaşan grupları destekleyen Suudi Arabistan, bu grupların Rusya ve İran destekli rejim karşısında başarısız olmasından sonra PYD ile yakınlaşmaya başladı. ABD’nin teşvikiyle PYD ve Arap unsurlar tarafından oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri’nin içinde, Ortadoğu’nun en büyük aşiretlerinden Şammarlar da yer alıyor. Irak, Suriye ve Yemen’de de mensupları bulunan aşiret, Suudi yönetiminde de bazı önemli mevkilerde yer alıyor. Prens Muhammed’in de Şammar aşiretiyle ilişkileri geliştirmek istediği belirtiliyor. Suudi Arabistan Körfez İşlerinden Sorumlu Bakanı Samir Sebhan, geçen ay SDG kontrolündeki Rakka’ya zir ziyaret gerçekleştirmişti. Sebhan, burada ABD Başkanı’nın IŞİD’le mücadele temsilcisi Brett McGurk ve PYD liderleriyle buluşmuştu. Görüşmede Rakka’nın yeniden inşasında Suudilerin rolü konusu da gündeme gelmişti.

Filistin: ‘Ya ABD’nin çözümünü kabul et, ya da istifa et’

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, geçen pazartesi Riyad’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirerek Kral Selman’la bir araya gelmişti. Görüşme, Abbas’ın Mısır’da bulunduğu sırada Suudi Veliaht Prensi’nden gelen beklenmedik davet üzerine yapılmıştı. İsrail’de yayın yapan Channel 10 televizyonu, bu görüşmenin içeriğine ilişkin bilgilere ulaştı. Kanalın konuya hakim kaynaklara dayandırdığı habere göre Kral Selman, Mahmud Abbas’a ABD’nin Filistin için hazırladığı planı desteklemesini ya da istifa etmesini söyledi. Kral ayrıca Abbas’tan, Filistin’i İran’ın etkisinden uzak tutmasını da istedi. Amerikan New York Times gazetesi ise Trump yönetiminin Filistin planına ilişkin ayrıntıları yayımladı. Gazeteye konuşan iki ABD’li yetkili, Washington’ın iki devletli bir çözüm planı üzerinde çalıştığını söyledi. Kudüs’ün statüsü ve Batı Şeria’daki yasadışı İsrail yerleşimlerine ilişkin çözümlerin de yer aldığı planın, önümüzdeki yılın başlarında hazır olacağı kaydedildi. Kral Selman’ın, daha ayrıntıları belli olmayan bir planı Filistin’e dayatması ise dikkat çekti.