Talimat Ekonomisi

Bundan sadece 3 sene önce, 2019 yerel seçimlerinden birkaç ay önce soğan ve patates fiyatlarının 3-5 lira gibi seviyelere ulaşması nedeniyle tanzim satış çadırları kurulmuştu. 2019’un Mart ayında kurulan bu “çadırlarda” 2 liradan soğan ve patates satılıyordu. Böylelikle sofraların demirbaşı olan ürünlere bile erişmekte zorlanan vatandaşın bir nebze de olsa “gazı alınmış” oldu. Tanzim satış çadırlarının önündeki … Talimat Ekonomisi Devamı »

Eklenme Tarihi: 19 Ağu 2022
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 19 Ağu 2022
Talimat Ekonomisi
Milli Gazete

Bundan sadece 3 sene önce, 2019 yerel seçimlerinden birkaç ay önce soğan ve patates fiyatlarının 3-5 lira gibi seviyelere ulaşması nedeniyle tanzim satış çadırları kurulmuştu. 2019’un Mart ayında kurulan bu “çadırlarda” 2 liradan soğan ve patates satılıyordu. Böylelikle sofraların demirbaşı olan ürünlere bile erişmekte zorlanan vatandaşın bir nebze de olsa “gazı alınmış” oldu.

Tanzim satış çadırlarının önündeki kuyrukların giderek uzaması üzerine bu uygulama indirim marketlerinde sürdürüldü. O dönemde, indirim marketlerindeki detaylı etiketlerde bu ürünlerin 4-5 liradan alınıp 2-3 liraya satıldığı biraz inceleyince görülebiliyordu. Yani, muhtemelen gelen “talimat” üzerine indirim marketlerinin bu ürünleri “zararına” satmaları sağlandı. Böylelikle sokaklarda “uzayan kuyruklar” görüntüsü ortadan kalkmış oldu.

O günden bugüne kadar ekonomi yönetimindeki “talimat” zihniyeti değişmedi. Herhangi bir iktisadi temele ve gerçeğe dayanmayan bir para politikası, ısrarla ve halkın fakirleşmesi uğruna sürdürüldü. Burada da yine aynı “talimat” zihniyetiyle piyasanın işleyişi ve fiyatlama mekanizmaları yok sayıldı. Bunun bedeli de kontrolden çıkan bir enflasyon, güven ortamının sıfırlanması, faizcilerin kar ve kazanç rekorları kırması, halkın korkunç bir hızla fakirleşmesi ve sorunların her geçen gün daha da birikmesi oldu. Halen de aynı “talimat” zihniyeti devam ediyor.

Mevcut ekonomik koşullar ve arz-talep düzeninde “talimatla” ekonomi yönetimi olamayacağını halen anlayamamak faturayı daha da ağırlaştırıyor. Lafta özerk olan Merkez Bankası’na da, TÜİK’e de “talimat” yoluyla yön tayin etmek ve iş yaptırmak, tamiri imkansız sorunlar doğuruyor. Ortaya çıkan neticeler hiç kimselerin inanmadığı ve güvenmediği birtakım istatistiki veriler ve kurumlara olan güvenin sıfırlanması oluyor.

3 sene önce kurulan tanzim satış çadırları, tamamen gündelik ve pansuman bir tedbirdi. Hadi, o günün koşullarında günü kurtarmak için uygulanması doğruydu diyelim. Peki, o gün 2 lira olan soğan patates gibi en temel gıda maddelerinin bugün 10 lira bandını aşmasına ne diyeceğiz? Gündelik ve pansuman tedbirlerin, aslında günü bile kurtarmadığını anlamak için daha ne gerekiyor? Bugün de asıl mesele olan enflasyonun çözümüne odaklanmak yerine 3 sene öncenin tanzim satış çadırı uygulamasının bir benzeri olarak Tarım Kredi marketlerinde 33 üründe “talimatla” indirime gidiliyor. Pansuman olarak bile adlandırılamayacak bir tedbir ve kısa vadede bile olumlu bir sonuç doğurması şüpheli..

Ticari bir işletme olan ve ticaret kanununa tabi olarak iş yapması gereken Tarım Kredi’ye “fiyat indirin” talimatı da ayrı bir mesele iken, akla ister istemez “demek ki bugüne kadar fahiş fiyattan satmışlar” şüphesi de düşüyor. Diğer firmalar açısından haksız rekabet kuşkusunu doğurabilecek bir durum da var ortada. Aynı zamanda da halkla diğer marketleri karşı karşıya getirmesi kuvvetle muhtemel. Kamuoyu nezdinde fahiş fiyattan sattıkları algısı oluşmaz mı?

Cumhurbaşkanının market fiyatlarıyla, kırmızı et fiyatıyla ilgilenmesi normal mi? Manzara 3 sene önceki patates soğan için kurulan tanzim çadırlarından tamamen farksız. 3 sene önceki uygulamanın orta vadede bile en ufak bir olumlu etkisi olmadığını görmüş bulunuyoruz. Bir hükümet günlük tedbirlerle birkaç kalemdeki market fiyatlarının düşmesiyle mi ilgilenir, yoksa izlediği ekonomi politikalarıyla genel manada bir fiyat istikrarı için mi uğraşır acaba?

Bütün bu yaşananlardan ders çıkarmayıp, her zamanki gibi yaklaşan seçim öncesi vatandaşn algılarıyla oynamak adına gündelik tedbirlere yönelen ve hala talimatla ekonomi idaresi olamayacağını anlayamayan bir siyasi iktidar var.

Bir ekonomi bakanının 7 liradan 30 liraya çıkan akaryakıt fiyatlarına sus pus olup da 22 liraya düşmesine “neden manşet olmuyor?” dediği yerde, 3-5 kalem malda talimatla indirim yaptırtıp enflasyonun düşmesini bekleyen bir ekonomi yönetimi de çok anormal kaçmaz herhalde.