Tanıdıklarının Dilinden Alparslan Kuytul Hocaefendi…

Furkan Nesli Dergisi’nin 2015 – Mart sayısında Hocaefendi’nin hayatını ve çocukluğunu konu alan "Tanıdıklarının Dilinden Alparslan Kuytul Hocaefendi…" başlıklı bir röportaja yer verildi.

Eklenme Tarihi: 26 Şub 2018
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Tanıdıklarının Dilinden Alparslan Kuytul Hocaefendi…

Medyada çeşitli karalama kampanyalarının yürütüldüğü ve iftiraların atıldığı şu günlerde internette arama motorlarında da en çok aranan kelime 'Alparslan Kuytul kimdir' sorusu oldu. Medyanın tutarsız haberleri ile yanlış tanıtılmaya çalışılan Hocaefendi’nin hayatı insanları araştırmaya sevk etti.

Furkan Nesli Dergisi’nin 2015 – Mart sayısında Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tanıdıkları ile Hocaefendi'nin hayatına ve çocukluğuna dair yapılan bir röportaja yer verildi. Röportaj Hocaefendi’nin hayatı ve kişiliğini merak edenlere tanıdıklarının dili ile cevap olacak nitelikte..

Furkan Nesli Dergisinde yer alan röportaj şu şekilde;

Rüstem Kuytul -Muhterem Hocamız’ın Ağabeyi

“Kardeşimle iftihar ediyor, onunla gurur duyuyorum…”

  • Hocamızın çocukluğu ile ilgili bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?

Eski evimizin büyük bir bahçesi vardı. Yan komşumuzun da bahçesinde hurma ağaçları vardı ve ağacın bazı dalları bizim bahçemize gelirdi. O zamanlar Alparslan henüz 6 -7 yaşlarındaydı. Rahmetli babam, zaman zaman çocuklarına bazı sorular sorar ve nasıl cevap vereceğimiz hususunda bizi denerdi. Babam bir gün Alparslan’a; “Oğlum, bak ağaçta ne güzel hurmalar var değil mi? Bunlardan niye yemiyorsun?” diye sorunca Alparslan; “Onlar bizim değil ki baba” dedi. Babam da; Tamam ama ağacın bir kısım dalları bizim tarafta, ayrıca üzerindeki meyveler de çok güzel” dedi. Bunun üzerine Alparslan da babama; “Dalları burada ama kökü onların tarafında, bu ağaç onların, meyvelerinden yiyemeyiz” dedi. Alparslan çocukluğundan itibaren böyle bir hassasiyete sahipti. Aynı şekilde çok küçük yaşlardan itibaren İslamî konulara ve kitaplara ilgi duyardı.

Kardeşimin hiçbir zaman yüzüne söylemedim ama ben onunla iftihar ediyor ve gurur duyuyorum.

Özgür Cami Müezzini Halil Amca

“Bu Bir Aşk Meselesi…”

  • Hocamız nasıl bir çocuktu ve diğer çocuklardan farkı neydi?

O günlerden biraz bahseder misiniz?

Alparslan okuldan gelir gelmez öyle diğer çocuklar gibi çok oyun oynamazdı. Önce benim yanıma gelir, cami işlerinde bana yardım eder ve temizlenecek olan yerleri temizlerdi. Ben tâ o zamanlardan Alparslan’ın ilerde büyük bir adam olacağını anlamıştım. Alparslan’ı çocukluğundan beri çok severim. Allah ondan razı olsun, eksikliğini vermesin. Her adama nasip olmaz böyle kutsal bir vazife… Çünkü bu, bir aşk meselesidir…

Hikmet Temizkan

“Şu anda yüzlerce, binlerce öğrenci Onun eleğinden geçiyor…”

  • Hocamız’ın ilk talebelerinden olmanız hasebiyle Hocaefendi’nin en çok hangi yönü sizi etkiledi?

Bizim babalarımız imanlı fakat ilimsiz bir nesil olarak yetişti. İlimsiz eğittiler nesilleri… Ben 89 – 90 yıllarında tanıştım Hocaefendi ile. Allah razı olsun, Hocamdan çok şey öğrendim. Öğrendiklerimi akrabalarıma anlattığım zaman bana; “Hikmet sen ne anlatıyorsun? Siz yeni bir din mi icat ediyorsunuz? Biz babalarımızdan, dedelerimizden hiç böyle şeyler duymadık!” dediler. Ben de onlara; “Evet, öğrendiğim din bize öğretilen yanlış dinden çok farklı çünkü biz gerçek dini bilmiyormuşuz” dedim. Hocaefendi’nin derslerinden çok şey öğrendim ama bana göre en önemlisi; insanları gerçek İslam’a davet ederken herkese aynı şırınga verilmiyormuş. Yani herkesin ihtiyaç duyduğu şey farklıymış. Muhterem Hocaefendi; “Bir kimsenin A vitaminine ihtiyacı vardır, ona o vitamini verirsiniz, etkili olur, diğerinin de B vitaminine ihtiyacı vardır, ona da o vitamini verirsiniz, etkili olur ve böylece o insanı kazanırsınız” derdi.

Kemal Erdoğan

“Dik duruşunun ve hassasiyetinin değiştiğini hiçbir zaman görmedim…”

Muhterem Hocamız’ı Furkan Nesli okurlarına kısaca tanıtır mısınız?

Hocamız’ın kendisinin yapmadığı bir şeyi başkalarına yapın dediğini hiç görmedim. Yıllar önce ne anlattıysa neredeyse hepsi gerçekleşti. Bu yönden Allah Hocaefendi’ye ayrı bir feraset vermiş. Ben o zamanlardan bugüne hep böyle hissettim. Hayatımı değiştirme noktasında Hocamız’ın bana çok etkisi olmuştur. Ayrıca Hocamız’ın dürüstlük, hak yememe gibi birçok hususta hassasiyetine şahit olmuşumdur. Yıllar önce yaşanan şu olay, hâlâ gün gibi aklımda… Hocamız’ın annesinin arabayla bir yere götürülmesi gerekiyordu. Ben; “Gideceği yer yolumun üstü ben götüreyim”dedim. Hocamız; “Yolunun üstü değilse götürme” dedi. Kendi kendime; yolumun üstü olmasa bile ne olacak ki” diye düşünsem de Hocaefendi’nin bu denli hassasiyeti beni çok etkilemişti. Yine başka bir gün Hocamız’ın annesini bir yere götürmüştüm, bunun karşılığında Hocamız, tüm ısrarlarıma rağmen arabanın benzin parasını vermiş ve “Bu hizmet işi değil, özel bir şey” demişti.

Muhterem Hocamız bu kadar hassastı. Hak geçmemesi için çok dikkat eder, cemaatin malına ise özel bir hassasiyet gösterirdi.

  • Peki, geçmişten günümüze cemaatimiz ve Hocamız hakkında neler söylemek istersiniz?

Hocamız 20 yıl önce ne söylediyse bugün de aynı şeyleri söylüyor. Dik duruşunun değiştiğini hiçbir zaman görmedim. Cemaatimiz de 20 yıldan bu yana uzun yol kat etti ve şu anda yurtdışına kadar ulaştı çok şükür. Bir zamanlar 30-40 kişiyken, bugün Türkiye’nin birçok yerinde şubelerimiz, derneklerimiz var elhamdülillah.

Halil Yılmaz

Sizi Hocamız’ın en çok hangi yönü etkiledi?

Hocamız’ın her zaman hatta sıkıntılı dönemlerde dahi asla geri adım atmadan, yoluna devam ettiğini gördük. 28 Şubat’ta Türkiye’de İslamî çalışmalar yapan birçok kurum geri adım attığı halde Hocamız, çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Hocamız’la tanıştığımızdan beri söylemlerinin asla değişmediğini gördüm. Hiçbir zaman sözünde bir eğrilik olmadı, asla insanları kandırmak gibi bir düşünceye sahip değildi. Her zaman için çok açık ve net konuştu. Hiç kimse Hocamız için “bizi kandırdı” diyemez. Ayrıca Hocamız, manevî gelişime de çok önem verirdi. Ne zaman Hocamız’ı görsem Kur’an okurdu. Bugün olduğu gibi geçmişte de kendisine sorulan sorulara Kur’an’dan ve sünnetten cevap verirdi. Kendisini tanıdığımdan beri hep böyledir. Teheccüd namazını bilmezken bizlere, Teheccüd namazını öğretip sıkça kılmamızı tavsiye ederdi. Muhterem Hocamız ile tanıştığımda Ramazan ayıydı. Bize Efendimiz’in önemli sünnetlerinden olan itikâfı anlattı ve tavsiye etti. O zamanlar Türkiye’de itikâfa giren pek kimse yoktu. Yani Hocamız bize söylediğinin aynısını kendi hayatında da uygulayan biriydi. Hocamız hiçbir zaman kendini ön plana çıkarmazdı. Dünya malına meylettiğini de hiçbir zaman görmedik. Rabbimize hamdolsun ki karşımıza Rabbani bir metotla yoluna devam eden, bütün vitaminleri bünyesinde barındıran, lideri Kur’an ve sünnet çizgisinden ayrılmayan bir cemaat çıkardı. Ve biz, çıktığımız bu yolda her anlamda Muhterem Hocamız’ı kendimize örnek alıp, onunla bu davada omuz omuza yürümeyi şeref bildik.