Tarihte Bugün | Ariel Şaron'a Sürekli İşgöremez Raporu Verildi

Şaron'un iş göremez olduğuna ilişkin karar, başbakanın hastanede kaldığı 100. gün olan cuma günü, gece yarısından sonra resmen yürürlüğe giriyor. Ariel Şaron, İsrail'de iş göremez ilan edilen ilk başbakan olarak tarihe geçiyor. 78 yaşındaki KASAP Şaron girdiği komadan daha da çıkamadı.

Eklenme Tarihi: 12 Nis 2016
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Tarihte Bugün | Ariel Şaron'a Sürekli İşgöremez Raporu Verildi

Kasap Şaron Kimdir? Doktorları onun hakkında ne dedi?

Ariel Şaron İsrail tarihindeki azılı katillerden biridir.

Emekli tümgeneral ve aynı zamanda ana muhalefet partisi olan Kadima Partisi'nin kurucusu olan Ariel Şaron 14 yaşında İsrail ordusuna girdi. Ordu bünyesinde özel komando birliği kurarak ülke güvenliğinin korunmasında etkin görev aldı. Bu arada Tel Aviv Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı. Ariel Şaron daha 25 yaşındayken komutasındaki askerler ile yaptığı Kibya katliamında adını duyurdu. Kibya`da yıkılan evlerin sayısı 56 olarak tespit edildi. Aynı saldırıda ayrıca bir mescit, iki okul ve bir su deposu da yerle bir edildi. Bu katliama tanıklık eden Filistinlilerin aktadrdığına göre Şaron'un komutasındaki birlik Kibya'daki tüm evleri dinamitlerle patlattı ve evlerden çıkardıkları Filistinlileri kurşuna dizdi. "HERKESİ ÖLDÜRÜN"

60 masum Filistinlinin öldüğü saldırı da Şaron'un komuta ettiği "101 timi" olarak anılan birliğe "herkesi öldürün" emri verdiği tarihciler tarafından iddia ediliyor. İsrail Uluslararası Güvenlik Meclisi, 101 sayılı kararı çıkartarak, katliamı sadece kınamakla yetindi. Suçluların adalete sevkedilmesi isteği hayata geçirilemedi. 1973 yılında İsrail yasama organı olan Knesset'e seçildikten bir yıl sonra istifa etti. O dönemlerde Başbakan olan İzak Rabin'in güvenlik danışmanlığını yaptı. 1982 yılında ise Savunma Bakanı oldu. Savunma Bakanı olduğu ilk yıl, İsrail ordusuna Filistin mülteci kamplarını yerle bir etmeleri için emir verdi. 16 Eylül 1982'de, Şaron'un emri ile İsrail ordusunun açtığı yoldan ilerleyen aşırı sağcı Hıristiyan Falanjist milisler Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde bulunan Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarına İsrail ordusunun onayıyla ve gözetimi altında saldırarak çoğu kadın ve çocuk savunmasız binlerce Filistinliyi vahşice katletti... Ariel Şaron komutasındaki İsrail ordusu "uluslararası sözleşme ile koruma altına alınmış" Sabra ve Şatilla kamplarını kuşatma altına alarak kamplardaki Filistinlilerin kaçmalarına engel oldu. Lübnanlı Falanjistler ise kendi denetimleri altındaki Sabra-Şatilla'da bulunan çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan kampın önce İsrail askerleri tarafından kuşatma altına alınmasına, daha sonra ise İsrail yanlısı aşırı sağcı Hıristiyan Falanjist milisler tarafından kamp sakinlerinin katledilmesine göz yumdu. "ŞARON BİR KASAPTIR"

Gazeteci Robert Fisk, baskının hemen ertesinde olay yerinde gördüğü manzarayı, The Independent gazetesinde yazdığı bir makalede şöyle aktarmıştı: "18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camisi'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı ve pijamalarıyla Nuri Bey'i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın cesedi var… Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekler..." RESMEN KATLİAMIN SORUMLUSU OLDU

Bu Katliamın dünyada büyük bir tepki yaratması sonucu İsrail, katliamı araştırmak üzere bir komisyon kurmak zorunda kalmış, komisyon Şubat 1983'te yayımladığı raporda, Falanjist milislerin lideri Eli Hubeyka'yı doğrudan, Ariel Şaron'u ise bireysel olarak sorumlu tutmuştur. Katliamdan sorumlu olan Ariel Şaron artık "Beyrut kasabı" olarak anılmaya başlanmış ve savunma bakanlığından istifa etmek zorunda kalmıştı. Ancak Şaron'un İsrail'deki siyasi popülerliği bu acı olayla son bulmadı Şaron bu olaydan sonra da hükümetin bir parçası olmaya devam etmiş, 2001 yılında ise İsrail başbakanlığı görevine gelmiştir. HAREM ÜŞ-ŞERİF ZİYARETİ İKİNCİ İNTİFADA'NIN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ

Şaron'un 2000 yılında Kudüs'te Harem üş-Şerif'e yaptığı ziyaret ise Eylül 2000 sonlarında başlayıp, 2005'te biten, İsrailliler ve Filistinliler arasındaki şiddetin arttığı, ikinci Filistinli ayaklanması olan İkinci İntifada'nın fitilini ateşledi. Şaron'un tahrikiyle başlayan olaylar 2005 yılına kadar 5 binden fazla Filistinlinin hayatına mal oldu. Ariel Şaron Mart 2001 tarihinden Nisan 2006 tarihine kadar İsrail'in başbakanlığını yaptı. İsrail'in Gazze Şeridi'nde 38 yıllık askeri işgali ise yine Şaron'un başbakanlığı döneminde 2005 yılında son buldu. Filistin sorununa gençliğine göre daha ılımlı bir yaklaşım sergiledi. 2004 yılında İsrail'in Filistinlilerle anlaşma masasına oturmadan tek taraflı bir şekilde Gazze'den geri çekilmesine karar verdi. Bu karar Ariel Şaron'un başkanı olduğu Likud Partisi'nde özellikle eski başbakan Benjamin Netanyahu'nun liderliğindeki bir grubun muhalefetine yol açtı.

Şaron, 2006 yılı Ocak ayında geçirdiği bir beyin kanaması sonucunda komaya girmişti. Eski cinayetlerine ek olarak İsrail katliamlarının tetikçisi olan Kasap Ariel Şaron, tam 8 yıldır komada “yaşıyor”. Defalarca da kafatası kırılarak beyin ameliyatı geçiren Şaron'un oğlu ise sahtekarlıktan hapse konuldu. DEFALARCA KAFASINI KIRDILAR Yaşı 80 olan Ariel Şaron, son sekiz yılda yatağa bağlı kalırken, vücudunda meydana gelen çeşitli komplikasyonlar nedeniyle sık sık da ameliyat oluyor. Bu çerçevede özellikle beyninde problemler ortaya çıkan Ariel Şaron’un durumunun daha da kötüleşmemesi için yapılan beyin ameliyatları nedeniyle kafatası kırılarak beynine müdahale ediliyor. Belli aralıklarla kafatasından bir ameliyat geçiren Şaron, daha sonra da kafatasının kırılmasından dolayı ortaya çıkan deliğin kapatılması için yeniden ameliyata alınıyor. Böylece Ariel Şaron için bir “ameliyat kısır döngüsü” ortaya çıkıyor. Şaron ayrıca, soluk borusuna yerleştirilen bir boru yardımıyla nefes alabiliyor. Bu borunun değiştirilmesi için de belirli aralıklarla ameliyata alınan Şaron halen, Kudüs’te Ein Kerem Hastanesi’nde koma halinde yatıyor.

ABD’Lİ DOKTORLAR: “İLAHÎ BİR CEZA”

Tarihin sayılı Müslüman kanı içicilerinden birisi olan Ariel Şaron’un, bitkisel hayatta yıllarını geçiriyor oluşu beraberinde pek çok değerlendirmeyi de getirdi.

Dünya kamuoyunda çok sayıda insan Ariel Şaron’un başına gelenlerin İlahı Adalet’in bir tecellisi olarak yorumluyor. İşin daha da ilginci, Kasap Şaron’un hastalığının tam olarak ne olduğunu bir türlü tespit edemeyen heyette yer alan Amerikalı bir doktor da, aynı kanıyı dile getirerek, “Şaron’un hastalığı şu ana kadar tespit edilebilmiş değil. Muhtemelen onun başına gelenler İlahî Ceza’nın bir sonucu” ifadesini kullanmıştı. Bunun üzerine Ariel Şaron kendisiyle aynı görüşteki bir grup siyasetçiyle birlikte Likud'dan ayrılarak Kadima Partisi'ni kurdu. 2006'da beyin kanaması geçirdiği güne kadar Başbakanlık görevinde kaldı.