TBB Başkanı Sağkan: Hukuk sistemi çok kara bir tablo halinde

Sağkan, hukuki süreçlere ilişkin eleştirilerde bulundu. TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Tutuklamalar cezaya ve erken infaza, gözaltılar gözdağına dönüşüyor” diyerek, “Türkiye’de hukuk sistemi çok kara bir tablo halindedir” ifadelerini kullandı. Ankara Barosu Başkanı olduğu dönem Sedat Peker’in açıklamalarına ilişkin “ihbar” niteliğinde başvuru yaptığı da söyleyen Sağkan, bu sürece ilişkin bilgi alamadıklarını belirtti. Yargıtay’ın ev sahipliği yaptığı … TBB Başkanı Sağkan: Hukuk sistemi çok kara bir tablo halinde Devamı »

Eklenme Tarihi: 07 Eyl 2022
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 07 Eyl 2022
TBB Başkanı Sağkan: Hukuk sistemi çok kara bir tablo halinde

Sağkan, hukuki süreçlere ilişkin eleştirilerde bulundu.

TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Tutuklamalar cezaya ve erken infaza, gözaltılar gözdağına dönüşüyor” diyerek, “Türkiye’de hukuk sistemi çok kara bir tablo halindedir” ifadelerini kullandı. Ankara Barosu Başkanı olduğu dönem Sedat Peker’in açıklamalarına ilişkin “ihbar” niteliğinde başvuru yaptığı da söyleyen Sağkan, bu sürece ilişkin bilgi alamadıklarını belirtti.

Yargıtay’ın ev sahipliği yaptığı 2022-2023 Adli Yılı Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada yargıda yaşanan sorunlara değinen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Avukat Erinç Sağkan, “Son bir yıl içerisinde hukukun üstünlüğünden iyice uzaklaşıldığı ve maalesef ki Türkiye’de hukuka olan güvenin, tarihin en düşük seviyesine geldiği bir adli yıl geçirdik” ifadelerini kullanmıştı.

AİHM’İN İHLAL PROSEDÜRÜ

Sözcü’den Saygı Öztürk’e açıklamalarda bulunan ve hukuka karşı güvenin en düşük seviyelere inmesinin nedenlerine dair konuşan Sağkan, “Örneğin bazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının tanınmaması ve uygulanmaması sebebiyle AİHM ve Bakanlar Komitesi tarihinde Azerbaycan’dan sonra ikinci kez Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlattı” hatırlatmasında bulunu.

AİHM’in 11 Temmuz’da verdiği kararla mahkemenin kararının uygulanmadığına kesin olarak hükmettiği vurgulayan Sağkan, “Şimdi bu bir yargı sorunudur. Çünkü siyasetçilerin bunu tartışmasının dışında AİHM kararını uygulamayan yerel mahkemeye baktığımızda, bu bir yargı problemidir her şeyden önce. Çünkü uygulamayan merci bir mahkeme. Haliyle bu çok ağır bir tablodur ve bunun sonuçlarının da ülkemiz açısından çok çok ağır olabileceği bir takvimsel sürecin de başladığını biliyoruz” dedi.

‘HUKUK SİSTEMİ ÇOK KARA BİR TABLO HALİNDE’

“Tutuklamalar cezaya ve erken infaza, gözaltılar gözdağına dönüşüyor. İfade hürriyetinin yargı eli kullanılarak kısıtlandığı bir süreci yaşıyoruz. Hak ihlallerine, özgürlüklerin ihlaline ‘dur’ demesi gereken yargı, ülkemizde hak ihlallerinin yaratılmasında araç haline getirildi” değerlendirmesinde bulunan Sağkan, “O yüzden, Türkiye’de hukuk sistemi çok kara bir tablo halindedir. Bu kara tablonun örneklerle gölgesinde yeni adli yıla girdik” diye konuştu.

‘PEKER’İN AÇIKLAMALARINA İLİŞKİN BAŞVURU YAPTIM’

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarını hatırlatan ve Ankara Barosu Başkanı olduğu dönemde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbar niteliğinde başvuru yaptığı kaydeden Sağkan, “Üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen halen tarafımıza verilen bir bilgi yok. Yani nasıl bir işlem yürütüldü, ne yapıldı, ne araştırıldı, ne toplandı, hiçbir bilgi alamıyoruz. Haliyle bu durumun temeli, yargıya duyulan güvensizliğin bir basamağı” ifadelerini kullandı.

‘SİYASİ BASKI’

Siyasi eylem ve siyasi kişilerle ilgili yargılamalarda “siyasi baskı” bulunduğunu kaydeden Sağkan, “Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan ilk derece mahkemesinin hakiminin bakan yardımcısı yapılarak taltif edildiğini” belirtti.

‘BİR CUMHURİYET SAVCISI ÇOK FAZLA KONUŞULUR DURUMDA’

TTB Başkanı Sağkan, devamında, “Yargıya zararı en başta kendi mensubu veriyor. Bir Cumhuriyet Savcısı çok fazla konuşulur durumda. 2018’de mesleğe başladığı söylenen, tecrübesi henüz yeterli olmayan bir savcının-hukukun üstünlüğünü bir kenara bıraktık- mevcut yasal düzenlemelerin tamamen dışında uygulamalar yaptığını, tutuklamaya sevk ettiğini görüyoruz. Bunu düzeltmeye kalkan hakimin -tutuklama sebeplerinin olmadığını açıkça kararında yazdığı halde- kendini adli kontrol hükümlerini uygulamak zorunda hissetmesi aslında o mahkemenin de baskı altında olduğunu gösteriyor Çünkü bir hukukçu olarak o kararı okuduğumuzda kişinin kaçma, delilleri karartma şüphesi bulunmadığı açıkça belirtildikten sonra bir dosyada adli kontrol uygulayamazsınız ama baskı o kadar ağır hissediliyor ki mahkeme heyeti tutuklama kararını kaldırırken kendini bir şekilde koruma altına almak için ev hapsiyle bunu dengelemek gibi bence çok büyük bir hataya imza atıyor” şeklinde konuştu.