TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan AB ve ABD’ye KKTC tepkisi

Eklenme Tarihi: 21 Tem 2021
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan AB ve ABD’ye KKTC tepkisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Kıbrıs konusunda hem Avrupa Birliği’ne (AB) hem de Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) sert çıktı. Şentop, “Rumlarla ilgili olarak başta Yunanistan sahip çıkacak, Fransa sahip çıkacak, Avrupa Birliği sahip çıkacak Amerika sahip çıkacak fakat garantör devletlerden bir tanesi Türkiye kuzeydeki Türklere sahip çıkmayacak. Öyle bir memleket, öyle bir dünya yok” dedi. Memleketi Tekirdağ’da bayramlaşma programına katılan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, burada yaptığı açıklamalarda Kıbrıs görüşmelerine değindi. Şentop, "47 yıldır denenen yöntemin bir 10 yıl 20 yıl 40 yıl daha denenmesi artık mantıksız hale geldi. Onun için yeni bir öneriyle Ersin Tatar Sayın Cumhurbaşkanı gitti görüştü ve yeni bir öneri sunduk Türkiye olarak Kıbrıs’ta iki halkın mevcudiyeti bir gerçeklik iki devletli bir model öneriyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti müstakil bir devlet. Rumlarda güneyde kendi devletlerini kursunlar. İki devletli iki halkı bir çözüm yeni bir müzakere noktası” dedi.

"Kendi koydukları kuralları çiğnediler"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili yaptığı açıklamalarının ardından Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nden gelen tepkileri hatırlatan Şentop, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Halbuki AB’nin başta özellikle Avrupa Birliğinin utanması, konuşmaması gereken bir konu bu. Annan planı dediğimiz plan müzakere edildiğinde referanduma geçmeden önce şöyle bir taahhütte bulunuldu. Gerek Birleşmiş Milletler, gerek Avrupa Birliği bu anlaşma ile ilgili referandumdan kuzey kesiminden Türk kesiminden evet çıktığı takdirde Rumlardan da hayır çıktığı takdirde yani bu anlaşma kabul edilmemesine rağmen Türk kesimi evet derse Kuzey Kıbrıs’a Türk kesimine olan izolasyonların ortadan kalkacağı, ilişkilerin ekonomik ilişkiler başta olmak üzere kurulacağına dair bir taahhüdü vardı gerek BM’nin gerek AB’nin. Ne oldu evet çıktı yüzde 65, Rumlardan yüzde 76 hayır çıktı fakat AB bu taahhüdünü tutmadı. İkinci bir husus Roma Anlaşması'nda AB’nin kurucu anlaşmasında kendi sınırları içerisinde bir çatışma olan bir anlaşmazlık olan devletlerin Avrupa Birliğine kabul edilemeyeceğine dair bir hüküm var. Buna rağmen Rum kesimini Kıbrıs’ın tamamının temsilcisiymiş gibi Avrupa Birliğine dahil ettiler kabul ettiler. Onun için AB uygulamış olduğu kendi kurallarına kendi hukukuna aykırı bir tavrı nedeniyle Türkiye’ye kapalı Maraş konusunda bir söz söyleme hakkına sahip değil. Önce kendi koydukları kuralları çiğnemeleri karşısında bir muhasebesini yapmak zorundalar.”

"Böyle çifte standartlı bir dünyaya Türkiye’nin tahammülü yok" Çifte standartlı, ikiyüzlü bir tutum sergilendiğini belirten Şentop, şunları söyledi: "Rumlarla ilgili olarak başta Yunanistan sahip çıkacak, Fransa sahip çıkacak, Avrupa Birliği sahip çıkacak Amerika sahip çıkacak fakat garantör devletlerden bir tanesi Türkiye kuzeydeki Türklere sahip çıkmayacak. Öyle bir memleket, öyle bir dünya yok. Siz Rumlara sahip çıkıyorsunuz, onların arkasında durmak başka devletler için bir haksa Türk kesiminin kuzeydeki Türk Cumhuriyeti'nin yanında olmak da Türkiye için en tabii haktır. Hem tarihi bakımdan hem Müslüman olması bakımından hem oranın demografik yapısı bakımından Türkiye’nin en tabii hakkıdır. Buna söz söylemeye kimsenin yetkisi hakkı ve yüzü yoktur. Amerika Birleşik Devletleri 1974’de ne yapıyor. Türkiye garantörlükten kaynaklanan haklarını kullanarak müdahale ettiğinde Türkiye’ye ambargo uyguluyor. Pekiyi sen eğer ambargo uygulayacaksan niye 1963’de 'kanlı noel' yapıldığı zaman Türkler katledildiği zaman orada niye sesini çıkarmıyorsun. Niye 1974’de Sampson darbesinden sonra sesini çıkarmıyorsun. Türkiye orada kan döküldüğü için gidiyor. Barışı tesis için gidiyor, Türkiye’ye söz söylüyorsun. Yani sen zulümden kan dökülmesinden rahatsız değilsin de barışın tesis edilmesinden rahatsızsın. Böyle çifte standartlı bir dünyaya Türkiye’nin tahammülü yok. Biz KKTC’nin yanında sonuna kadar yer alacağımızı ifade ettik. Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Türkiye’nin en haklı davasıdır. Yine sadece o değil Doğu Akdeniz’de de bütün haklarımızı ve yetkilerimizi sonuna kadar savunuruz. Kimsenin hakkında da, sınırlarında da, toprağında da suyunda da zerrece gözümüz yok. Kendi haklarımızı da kimseye yedirtmeyiz.”