Habertürk canlı yayınında soruları yanıtlayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş; Can Atalay’la ilgili olarak “Geçmiş dönemlerde de bu şekilde doğrudan mahkemenin, Yargıtay’ın kararıyla düşürüldüğü vakalar var. Burada tamamen usule uygun bir süreç işletilmiştir” dedi. Kurtulmuş şunları söyledi:
Türkiye’de anayasa değişikliği hayati”
Teamüllere tamamıyla uygun bir uygulama yapılmıştır. Can Atalay’ın bu kararıyla ilgili süreçte öncelikle, birinci aşamada biz Meclis Başkanlığı olarak beklettik. Hem sürecin tamamlanması hem de ola ki, yeni bir hak ihlali kararı verilirse yerel mahkemenin uyma ihtimali dolayısıyla bir süre beklettik. Sonunda Anayasa’nın amir hükmü gereğince kesinleşmiş yargı hükmünün Meclis’te okunmasının zarureti var. Milletvekilliği düşürülmesi başka bir süreç, milletvekilinin düşmesi başka süreç. Bir fezlekenin gelmesiyle milletvekilliğinin düşürülmesi. Burada kesinleşmiş mahkeme kararının sadece Meclis’te okutulması, daha doğrusu Meclis’in bilgilendirilmesi zaruri bir adımdır.
Can Atalay’ın kimliğini bir tarafa bırakarak konuşmak gerekirse. Hakikaten az görülür bir mesele ortaya çıktı. İki yargı kurumu açısından içtihat, görüş farklılıkları ortaya çıktı. Türkiye’de anayasa değişikliğine hayati ihtiyaç vardır. 12 Eylül Anayasası erkler arasındaki tanımları zaman zaman muğlak hale getirerek, bazı potansiyel tartışma alanları bünyesinde barındıran anayasa.
“Devlet tabii ki kendisini korur”
Bu işin doğru zemini TBMM’dir. Bazıların söylediği gibi yeni bir anayasa yapamaz görüşü kabul edilemez. 400’ü bulursa doğrudan doğruya değişikliği yapar, 360’la referanduma gider. Hiçbir partinin anayasası olmaz, milletin anayasası olur. Türkiye’de kronikleşmiş olan birtakım meselelerde adım atmamızın zaruri olduğuna inanıyorum. Burada Yargıtay da kendi yetkilerini kullanırken ilgili anayasada yetkilerini kullanarak süreci oluşturuyor. Örneğin Anayasa’nın 14. maddesindeki devlete karşı davranışlar konusunun sarih ve açık bir hale getirilmesidir. Anayasa bunu yasalara izafe ediyor. TBMM bu anlamda hele hele Türkiye bölücü örgütlerle mücadele ederken, çevresi terör ağlarıyla kuşatılan bir ülke olarak, 15 Temmuz’da doğrudan hedef haline gelmiş devlet olarak tabii ki kendisini korur.
“Meclis’in bilgilendirilmesidir”
Kişilerin üzerinden konuşmaya başlarsanız herkesin farklı hukuk anlayışı ortaya çıkar. Bu tartışmaların açık, şeffaf yapılması, ihtiyaçların ne olduğunun ortaya konulması, anayasa değişikliği ise bununla ilgili çalışmaların yapılması lazım. Tartışmalardan, polemiklerden bu meselenin kurtarılması gerektiğini düşünüyorum. Bu işlemde usul hatası yoktur. Bu bir milletvekilliğinin düşürülmesi değil, milletvekilinin düşmesidir. Farklı bir süreçtir. Bir oylama yapılmamıştır. Milletvekilleri el kaldırıp indirmemiştir. Bir fezleke yoktur. Meclis’in bilgilendirilmesi yoluyla düşmesi söz konusudur. Anayasa Mahkemesi ne karar verecektir, göreceğiz.