TBMM'de Kabul Edilen Yeni Kanun, Müteahhitlerin Denetimi Konusunda Soru İşaretleri Yaratıyor

TBMM’de kabul edilen "Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", yapı denetimi ve imar planlama süreçlerinde Çevre Bakanlığı’na daha fazla yetki tanırken, yerel yönetimlerin ve meslek odalarının etkisini sınırlıyor. 50 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açan depremler sonrasında, bu düzenlemenin müteahhitlerin denetimden uzaklaştırılmasına neden olabileceği yönünde ciddi endişeler bulunuyor.

Eklenme Tarihi: 01 Ara 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 01 Ara 2024
6 şubat depremleri

Kahramanmaraş merkezli depremler, Türkiye’nin tarihindeki en büyük felaketlerden birini oluşturdu. 53 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine ve yüz binlerce insanın yaralanmasına yol açan bu yıkıcı afet, aynı zamanda on binlerce vatandaşı çadırlarda yaşamaya mahkûm etti. Ancak, bu felaketten çıkarılması gereken dersler yerine, iktidarın yeni düzenlemeleri, rant odaklı politikaların devam edeceği endişelerini artırdı.

KÖY KANUNU VE YAPI DENETİMİ: YENİ DÜZENLEMELER NELERİ GETİRİYOR?

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edilen "Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", yapı denetimi, imar planları ve yerel yönetimlerin yetkileri konusunda önemli değişiklikler getirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın yetkilerinin arttığı bu düzenleme, yerel yönetimlerin ve meslek odalarının yetkilerini kısıtlamayı hedefliyor. Yeni düzenlemeler, özellikle yapı denetimi ve kentsel dönüşüm gibi kritik alanlarda önemli etkiler yaratabilir. İşte düzenlemenin içeriği:

YEREL YÖNETİMLERİN YETKİLERİ AZALTILDI

Duvar'dan Bahadır Özgür'ün haberine göre, gecekondu, kıyı alanları ve orman dışı alanlar gibi bölgelerde iyileştirme ve dönüşüm projelerinde karar yetkisi artık tamamen Çevre Bakanlığı’na ait olacak. Bu düzenleme, Bakanlık’ın her tür ve ölçekteki imar planlarını tek başına onaylayabilmesini sağlayacak, yerel yönetimlerin yetkileri ise büyük ölçüde kısıtlanacak.

KDV MUAFİYETİ

Kentsel dönüşüm projelerinde, arsa ve arazi teslimleri Katma Değer Vergisi’nden (KDV) muaf tutulacak. Bu düzenleme, büyük müteahhitlere önemli bir mali avantaj sağlıyor ve kentsel dönüşüm süreçlerini daha da hızlandırmayı hedefliyor.

TMMOB’UN YETKİLERİNE MÜDAHALE

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), yeni düzenlemeyle birlikte mevzuat hazırlama ve denetim yetkisini Çevre Bakanlığı’na bağlı bir genel müdürlüğe devretmiş durumda. Bu adım, TMMOB’nin bağımsız denetim ve kamu yararını koruma işlevini sınırlamayı amaçlıyor ve meslek odalarının denetim süreçlerindeki rolünü zayıflatıyor.

YAPI DENETİMİNDE DEĞİŞİKLİKLER

Yeni düzenlemeyle, 500 metrekareye kadar olan yapılar için denetim firmalarını müteahhitlerin kendilerinin seçmesi sağlanacak. Daha büyük projelerde ise iki denetim firması atanacak ve müteahhitlerden biriyle anlaşması gerekecek. Bu değişiklik, müteahhitlerin denetim süreçlerinde daha fazla kontrol sahibi olmasına yol açacak. Bunun sonucu olarak, yapı denetim sisteminde müteahhitlerin keyfi kararlar alması ve denetim sürecinin zayıflaması gibi riskler gündeme gelebilir.

RANT VE DENETİMSİZLİK RİSKİ

Yeni düzenlemelerle birlikte müteahhitlerin denetim firmalarını seçme özgürlüğü, denetim süreçlerinde ciddi zaaflar yaratabilir. Bu durum, rekabeti kalite yerine düşük maliyet ve az denetim vaadiyle şekillendirebilir. Özellikle 6 Şubat depremlerinde çöken binaların büyük bir kısmının yetersiz denetim ve inşaat malzemeleri nedeniyle yıkıldığı göz önünde bulundurulduğunda, bu düzenlemenin doğurabileceği sonuçlar son derece endişe vericidir.

KÖY KANUNU’NDAKİ DEĞİŞİKLİKLER VE TARİHİ SÜREÇ

Cumhuriyet’in ilk yıllarında yabancılara toprak satışını sınırlandırmak ve ulusal egemenliği korumak amacıyla çıkarılan Köy Kanunu, 1980’lerden sonra defalarca değişikliğe uğramıştır. Son yapılan düzenleme ile yerel yönetimlerin yetkileri kısıtlanarak imar planlarının merkezi otoritenin tekeline alınması, rant ve kentsel dönüşüm projeleri üzerindeki denetimi daha da zayıflatmaktadır. Bu değişikliklerin, yerel halkın çıkarlarına ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ne kadar hizmet ettiği ise tartışma konusudur.