İki Müslüman halkın tekrar kardeşçe ve huzur içinde yaşamasını istiyor isek bu iki halkın kadim geçmişi olan İslamı yeniden onlara taşıyıp onların anladığı dilden aralarında tekrar şeriatı hakem kılalım. Yaşanan son olaylarda bir kez daha görüldü ki 'çözüm süreci' diye adlandırılan proje kendilerinden bir öncekileri gibi tamamen bir kandırmaca bir oyalamaca idi. Kim tarafından nasıl bitirildi kısmına pek girmeyeceğim. Ancak bildiğim bir gerçek vardır ki o da halkımızın duygularıyla oynanıp siyasi çıkarlar uğruna her türlü ameliyata gidiliyor. Geçmişleri bin yılı bulan Kürt-Türk kardeşliğini birer hiç uğruna kaldırıp yok etmek yeni ameliyatların coğrafyamızda vuku bulmasını hedefliyorlar. Hilafetin ilgasıyla birlikte zaten 50 küsur parçacık haline geldik. Şimdilerde ise yakın geleceğimizde olmasa bile yeni bir ameliyatın temellerinin adeta sağlamlaşması için 'eski' fakat yeni bir yüzüyle yeni bir savaş başlatılmış durumda. Ama ben bu yaşanan olayların başka bir tarafından bakıp sizleri de bu taraftan bakmaya davet ediyorum.
Malum, şu an Türkiye cumhuriyetinin savaştığı terör örgütü birçok batılı devletler tarafından kendi çıkarları uğruna kullandırılıyor. Hatta askere saldırdıkları silahlar ya Rus, ya Alman ya da ABD yapımı silahlar. Bu silahlar verilirken elbette bir şeyler karşılığında verilmiştir. Elbette kapalı kapılar arkasında bu örgütleri kendi siyasi çıkarları uğruna kullanmayı da hedeflemişlerdir. Hatta zaten bu hain örgütü de onlar çıkarmadı mı? Evet, hakikatte ümmet coğrafyasını nasıl bölüp birer birer küfür nizamlarını ikame ettirdilerse PKK'yı da yine onlar çıkardı.
Dolaysıyla PKK, Kürt halkının temsilcisi değildir. Zira Kürt halkının tek değeri İslam'dır. PKK ise sosyalist çizgisiyle Kürt gençlerini İslam'dan ve Müslüman kimliğinden uzaklaştıran ve sosyalist değerleri aşılayan bir örgüttür. Tıpkı Türkiye cumhuriyetinin yıllarca Müslüman halka aşıladığı batılı değerler misali. Dolaysıyla Türkiye cumhuriyeti de Müslüman Türk halkının değerlerini savunmuyor. Müslüman Türk halkının tek değeri vardır o da İslam'dır. Ne demokrasi ne de cumhuriyettir. Zira çok değil her iki halkın başını çektiği Çanakkale cihadı buna en güzel bir örnektir. O gün ne demokrasi ne de cumhuriyet Müslümanların tasavvurunda yoktu. Bu sebeple diyorum ki eğer iki Müslüman halkın tekrar kardeşçe ve huzur içinde yaşamasını istiyor isek bu iki halkın kadim geçmişi olan İslamı yeniden onlara taşıyıp onların anladığı dilden aralarında tekrar şeriatı hakem kılalım. Bugün Anadolu halkının hangi kapısına uğrayıp 'aramızda hakem Allahın kitabı ve Resulullahın sünneti olsun' dediğimizde alacağımız tek cevap 'amenna ve sedakna' olacaktır. İsterseniz şöyle bir deneyin adım gibi eminim ki vallahi çok büyük ekseriyeti canı gönülden kabul edecektir. Fakat ne devlet ne de o örgüt Müslümanların dilinden değil batılı değerlerden konuşup onları batının değerleri etrafında bütünleştirmeye çalışıyorlar. Hal böyle olunca da ortaya menfi çıkarlar ve dış devletlerin söz sahipliği söz konusu oluyor ve çok geçmeden bu kirli oyunlar etrafın da Müslüman gençler katlediliyor.
Buradan günümüz iktidarlarında kullandığı gibi 'bu örgüt dış destekli bir örgüt' olduğunu ben de doğruluyorum. Ama o devletler adı belli, cismi belli. Öyle laf arasında kaybolup gidecek devletler değil. Ki zaten bize o melun örgüt üzerinden savaş açmış yani. Onun için yukarıda da belirttiğim gibi bu örgüte lojistik destek sağlayan da batılı devletler. Yani adres veriyorum! Hani o kahraman ve koskoca Mit’e ne oluyor da bu süreçte dilini yutup tüm kahpece saldırılara çaresiz kalıyor ya, ben adres vereyim dedim. Bu arada kullandıkları silahlarda onların silahları olup hatta geçtiğimiz günlerde Almanya'nın PKK için özel füzeler ürettiği de zaten ortaya çıktı.
Eğer iktidar samimi ise bu örgütü kullanan devletlere ültimatom vererek onlarla ilişkisini bitirmelidir. Tüm halkları birleştirecek olan İslam’a yüzünü dönmeli ve batının batıl nizamlarından yüz çevirmelidir. Böylesi bir civanmert adım attığında o zaman doğunun da batının da Müslümanlarının gönlünü kazanmış olup PKK gibi hain örgütlerinde kökünü kurutmuş olur. Zaten tüm hain ve kirli tuzakların başı batı değil mi Allah aşkına ? O halde gelin hiç vakit kaybetmeden bizler bu oyun ve hunharca katledilen Müslüman askerlerin faturasını batı ve onun sistemi olan kapitalist sisteme keselim. Gerçektende onlar ve düzenleri yeryüzünü ifsat edip bizleri tarihimiz ve değerlerimizden uzaklaştırdığı gibi kardeşi kardeşe vurdurtandır. Tek çözüm bu. Müslümanca, kardeşçe, yan yana kıbleye yönelip huzur içinde yaşamamızın tek yolu batıya ve onun düzenine amiyane tabirle resti çekmektir. O zaman göreceksiniz bu iki kardeş halk yeniden ümmetin liderliğini kazanmış olup asla ama asla kardeşliklerini bozacak bir adım bile atılamaz. Hakikaten bu konu bu kadar basit bir şekilde çözümlene bilecek bir konudur. Yeter ki bizim yöneticilerimiz halkın dilinden hareket edip halkın değerlerine sahip çıksın. Ama ne yazık ki bu söylemler sadece bizim temennimiz ve birer beklentimiz olmaktadır. Bizim yöneticilerimiz bizlerin çıkar ve maslahatlarını değil batının maslahat ve çıkarlarıyla kafa yormakta onlar için canhıraş çaba ve gayret sarf etmekteler.
Hatırlayalım kardeşlerim, Osmanlının son yüzyılında yaşayan şanı değer büyük lider Abdülhamit batılı kafirlere karşı Müslümanların neredeyse tüm beldelerinden biat tazeleyip hilafete ve halifeye sahip çıkılmaya davette bulunup Müslüman halkların gönüllerinde büyük bir iz bırakmıştır. Hala Afrika'dan Orta Asya'ya Müslüman gönüllerde onun bıraktığı muhteşem bir iz vardır. İşte tarih böylesi liderleri silinmez kalemlerle not ediyor. Onun için ben de diyorum ki, eğer bizim liderlerimiz samimiyseler bunu yapsınlar. Batılı devletlerin istisnasız tümüne rest çekip Müslüman halkın tek değeri olan İslam ile sadece iki halkı değil tüm ümmeti kucaklasınlar. Gerçekten de ümmet olarak bizlerin tek ihtiyacı bu. Asırlık yaramıza tek tedavimiz İslam'dır. Düşünsenize İslam sancağının düştüğü yerden ümmete aydınlık geleceklerin müjdelendiği Hilafetin doğuşu için iktidar böylesi bir adım atacak. Allah-u ekber. Allah-u ekber... Vallahi bu çok büyük bir çağrı olup Müslümanların demokratik ve batılı paradigmalardan kurtulması için büyük bir nusrettir. O halde ey yöneticiler Kalkın da Müslümanların kanının dökülmemesi için ve son bulması için ümmete liderlik edip Hilafeti kurmaya davet edin. Kalkın da İslam'ın izzeti sizleri beklerken onu kucaklayın. Batıdan gelecek her türlü sinsi ve kirli ittifaklara göğüs gerin. O zaman sizleri de tarih silinmez kalemlerle not edecek ve sizler Allah katında da şeref ve izzete sahip olacaksınız.
Biliyorum, bu söylediklerim sizi hiç etkilemeyecek. Belki de hiç duymayacaksınız bizlerin bu çağrılarını, ama şunu iyi bilin ki bu Müslüman halkları kucaklayacak hilafet çok yakın. Bu ümmetin ruhun da yatan bir İslam var. Elbet bir gün o İslam yeniden egemen olacaktır. İşte o gün sizler kaybedenlerden olacaksınız. Zira sizler hep batıdan medet umup Müslüman halkların ve İslam'ın maslahatlarına hiçbir zaman sahip çıkmadınız. Müslümanları birbirine vurdurtacak fikirlerden kurtuluşu umdunuz. Biriniz kapitalist ideolojiye, biriniz sosyalizme, biriniz demokrasiye biriniz komünizme kucak açtınız. Fakat tüm bu hayatın birde sonu ve hesap günü vardır. İşte o zaman sizler kaçacak bir yerler arayıp yaptığınız cürümlerin karşınıza çıkmasından kaçacaksınız. Ancak o gün çok geç olacak.
"Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor." (İbrahim suresi 42. ayet)
Erkan ALADAĞ