Tezhip sanatı çok yaygın olan Türk süsleme sanatlarından biridir. Arapça “Zeheb” kökünden türemiş olan tezhip; “altınlamak, yaldızlama, bezeme" anlamlarına gelir. Çoğulu olan “Tezhibat” “Altınlama süslemeler” demektir. Bu sanat aslında 18 ve 22 ayar ezilmiş altın ile ve muhtelif renklerle kitap ve levha gibi yazma eserlerin süslenmesidir.
Tezhip sanatını icra eden erkeklere müzehhip, kadınlara müzehhebe, tezhiplenmiş esere de "müzehhep" adı verilir. Tezhip, minyatür ile karıştırılan bir sanat alanıdır. Ancak minyatürde; canlı figürlerini de bünyesinde barındırırken; tezhip hatların çevresinin süslenmesi amacıyla yapılmaktadır.
Tezhip Sanatı Nasıl Yapılır?
Tezhip sanatı, Osmanlı döneminde el yazması okumaların ve Kuran-ı Kerim’in suhuflarını süslemek yapılmaktaydı. Hükümdarların tuğralarının çevrelerini süslenmesi de dönemin tezhip zanaatçılarının göreviydi.
Türkiye’de genel olarak tezhip sanatında kullanılan desenler formları bozulmadan revize edilerek kullanılmaktadır. Ancak az da olsa klasik yaklaşımdan uzaklaşarak çalışan ve farklı konularla kendilerine has tasarımlar yapan tezhip sanatçıları da mevcut.
Tezhip Sanatının Tarihçesi
Tezhip sanatı Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devleti zamanlarında geliştirilerek süregelmiştir. O zamanlarda tezhipte zengin işçilikler yapılmış, altın detaylarına yer verilmiş ve boya olarak lacivert vurgulanmıştır çıkarılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında saygınlığı artan tezhip ustaları ise Şah Kulu ve Kara Memi’dir. 19’uncu yüzyılın sonu ve 20’nci yüzyılın başında matbaanın gelişmesiyle tezhip sanatı arka planda kalmıştır. Seri kitap basımları nedeniyle el yazması işlere olan talepler giderek azalmış ve tezhip sanatına ihtiyaç duyulmamaya başlamıştır.
Bu sanat padişahlara, devlet büyüklerine, tanınmış kişilere sunulan ya da özel kitaplar için düzenlenen her çeşit yazma okumalarda, özellikle şiir kitaplarında kullanılırdı. Ancak tezhip en çok Kuran-ı Kerim'in ilk ve son suhuflarında, surelerin baş taraflarında kullanılır. Bazen tezhiplenmiş başka kitaplarda satırların arasına, suhufların kenarına ve köşesine, şiir kitaplarında mısra aralarına tezhip yapılır. Kuran-ı Kerim'de ayetleri ayırmak için nokta yerine geçen küçük yıldız ve çiçek biçimindeki örgeler de tezhiple işlenmektedir.
Bir kitabın tezhip ile süslenmesi onun çok değerli olduğunu gösterirdi. Padişah fermanları ve tuğraları yine tezhip motifleriyle çevrelenirdi. Bunların ötesinde, saray eşrafının kıyafetlerinin kumaşlarına tezhip süslemeleri yapılırdı. Silah, ok ve kılıç kabzaları ve kılıfları, levhalar, ahşaplar, mekânların duvarı, sandıklar ve tavanlar gibi birçok yüzey ve zemin, bu estetik geleneksel süsleme sanatıyla bezenirdi.
Osmanlı’da El Sanatları
Osmanlı Erken ve Klasik Dönemi’nde; ahşap ve taş işlemeciliği, dokumacılık, çinicilik ve hat sanatında önemli gelişmeler yaşandı. En çok yaygın olan el sanatları genel olarak şunlardı;
Ahşap İşlemeciliği
Ağaç, işlemeye elverişli yapısıyla ahşap işlemeciliği, kapı ve pencere pervazlarında, bilhassa minberlerde kullanım alanı buldu.
Dokumacılık
Pamuk, kadife, keten, yün, ipek vb. malzemelerin yapılmasından, kullanıma hazır hale gelene kadar geçirdiği süreçtir.
Çinicilik
kil topraktan yapılan levhaların genellikle çiçek resimleriyle bezenip fırında pişirilmesi sanatıdır. Çini sanatında, İznik ve Kütahya, Osmanlı Devleti’nin en önemli çini ve seramik merkezleri idi. Öyle ki bu şehirlerde yüzü aşkın çini imalathaneleri kurulmuştu. Osmanlı çini zanaatkarları başta Camiler olmak üzere birçok sarayları, konakları, askeri yapıları ve türbeleri çinilerle işlediler. Çinilerle süslenen Osmanlı yapıları, bütün dünyada büyük bir ün yaydı. Osmanlı yapılarında kullanılan çinilerde genel olarak Domates kırmızısı, Türk mavisi, mor, yeşil, sarı gibi boyalar kullanılırdı.
Hat
Yazı ya da çizgi manasına gelen “hat”, güzel yazı yazma sanatıdır. Hat sanatı ile ilgilenenlere ise “hattat” denilir.