Manisa’da tarlalarına Biyogaz Enerji Santrali yapılmaması için 24 Temmuz 2020 tarihinde direniş gösteren ve jandarmanın sert tepkisiyle karşılaşan 33 çiftçiye geçen 2 yıl aradan sonra ‘Toplantı ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet ile kolluk kuvvetlerine mukavemet suçundan haklarında dava açıldı.
Manisa’nın Salihli İlçesi’ne bağlı Çapaklı Mahallesi’nde yapılmak istenilen Biyogaz Enerji Santrali’ne karşı 24 Temmuz 2020 tarihinde çiftçiler direniş yaparak jandarma ile karşı karşıya gelmişti. Santrali yapmak isteyen şirketin iş makinelerinin araziye girmemesi için yol kapatan ve aralarında kadınlarında bulundu yaklaşık 150 kişilik grup jandarmanın sert müdahalesiyle karşılaşmıştı.
Jandarma ile yaşanan arbede de yaklaşık 30 köylü gözaltına alınırken, özellikle jandarma tarafından darp edilen çiftçi kadınların görüntüleri kamuoyunda büyük tepkilere sebep olmuştu.
2 YIL ARADAN SONRA DAVA AÇILDI
2 yıl önce yaşanan olayların ardından Salihli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde 33 çiftçi hakkında dava açıldı.
‘Toplantı ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet ile kolluk kuvvetlerine mukavemet suçundan haklarında dava açılan 33 çiftçinin arasında 14-15 yaşlarında 3 çocuğunda bulunması dikkatleri çeken nokta oldu.
2 yıl sonra açılan davayla ilgili açıklamada bulunan çiftçilerin avukatı ve Salihli Çevre Derneği Başkanı Seçil Ege Değerli tepki gösterdi.
“BİZİM ŞİKAYETLERİMİZ DEĞERLENDİRMEYE ALINMADI”
Salihli Çevre Derneği Başkanı Av. Seçil Ege Değerli yaptığı açıklamada, direniş sonrasında jandarmanın çiftçilere yaptığı sert müdahale ilgili çeşitli mercilere şikayetlerde bulunduklarını, yapılan şikayetlerin değerlendirmeye alınmayıp çiftçiler hakkında dava açıldığını ifade etti.
Av. Değerli yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Çapaklı Mahallesi’nde yapılmak istenilen Biyogaz Enerji Santrali’ne karşı şirketin hukuksuz girişimlerine halkın haklı bir direnişi olmuştu. Çünkü bizim ‘ÇED Gerekli Değil’ kararının iptali için başlattığımız yargı süreci zamanında şirket yetkilileri hukuksuz tanımaz tavırlar ile çiftlerimizin tarlalarından araçlarını geçirerek süreci başlatmak istemişlerdi.
Çiftçilerimizde haklı olarak o zamanlarda araçları tarlalarına sokmamak için bir direniş gösterdi. Aradan geçen 2 yıllık zamandan sonra Salihli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma neticesinde bir dava açılması karar verildi. Aralarında 14-15 yaşlarında çocuğunda bulunduğu toplam 33 çiftçiye ‘Toplantı ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet ile kolluk kuvvetlerine mukavemet suçundan dava açıldı.
Direniş zamanında kolluk kuvvetlerinin aşırı müdahalesi sonucu hakkında dava açılan 3 çocuğumuz o zamanlarda yaralanmıştı. O zamanlarda çocuklarımıza yapılan müdahale ilgili aldığımız raporlarla gerekli yerlere şikayetlerde bulunmuştu. Ancak her zamanki gibi şikayetlerimiz değerlendirmeye alınmamıştı. Şimdi bunun tam tersi çocuklarımız hakkında da dava açıldı.”
“POLİTİK DAVALAR OLARAK GÖRÜYORUZ”
Av. Değerli açıklamasının devamında, bu tür davaların toprakları için direniş gösteren çiftçileri sindirmek amacıyla açılan politik davalar olarak değerlendirerek sözlerine şöyle devam etti: “Bu davalar tüm Türkiye’de gördüğümüz ekoloji hareketine, mücadelesine bir baskı aracı olarak değerlendiriyorum. Böyle direnişleri bu şekilde sindirmeye çalışıyorlar. Tarım arazilerinin, doğanın katledilmesine karşı bir çok açılan davada vatandaşlarımızın zaferlerine karşılığı olarak böyle bir çaba içerisine giriyorlar. Böyle davaları politik davalar olarak görüyoruz.”
TESİS FAALİYETTE, TOPRAKLAR KURAK
Biyogaz enerji Santrali için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ raporun iptali için açtıkları davalardan ‘Red’ cevabı aldıklarını ve bu nedenle tesisin faaliyete geçtiğini söyleyen Av.Değerli, son olarak faaliyete geçen tesis sebebiyle tarımsal arazilerin kuramaya başladığını dile getirdi.
Av.Değerli açıklamasında son olarak şöyle konuştu: “Tesisin yapımını durdurmak amacıyla açtığımız tüm davalardan ‘Red’ cevabı geldi. Böylelikle tesis faaliyetlerine başladı. Şuanda faaliyette olan tesisten kaynaklı tarımsal arazilerimizde zararlar yaşamaya başladık. Çünkü tesisten çıkan atık sıvı gübrelerin kullanıldığı topraklar kurumaya başladı. Çiftçiye verilen atık sıvı gübrelerden dolayı bu yıl mahsul elde edilemedi. Çünkü toprak kurumaya başladı. Böyle giderse önümüzdeki yıllarda bölgemizdeki tarım arazilerinin kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız.”