İklim değişikliğinden etkilendiklerini öne süren bir grup insanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye dahil 33 ülkenin hükûmetlerine eylemsizlik ve insan hakları ihlalleri gerekçesiyle açtığı üç farklı dava devam ediyor.
Davacılar söz konusu ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma çabalarının yetersiz olduğunu iddia ediyor.
Fransa’nın Strasbourg kentindeki mahkemede görülen bu türdeki ilk davalar, ilgili hükûmetlerin karbondioksit salımlarını şu anda hedeflenenden çok daha hızlı şekilde azaltmaları kararı ile sonuçlanabilir.
Açılan davaların içeriği nedir?
Önümüzdeki hafta görülecek ilk dava, yaşça daha büyük binlerce İsviçreli kadının İsviçre hükûmetine karşı altı yıllık bir hukuk mücadelesinin parçası ve iklim değişikliğinin neden olduğu sıcak hava dalgalarının sağlık üzerindeki etkilerine odaklanıyor.
Yine önümüzdeki hafta görülecek ikinci dava da Fransız Yeşiller Partisi’nin Avrupa Parlamentosu üyesi Damien Carême tarafından açıldı.
Carême, Fransa hükûmetinin yeterince iddialı iklim değişikliği önlemleri almayı reddetmesine itiraz ediyor.
Üçüncü dava ise yaz sonunda görülecek.
İkisi genç, dördü çocuk olmak üzere Portekizli altı iklim aktivisti, 33 ülke aleyhine AİHM nezdinde dava açmışlardı.
Gençler, bu ülkelerin iklim değişikliğine karşı iddialı adımlar atmayarak haklarını ihlal ettiğini savunuyor.
Aktivistler davayı kazanırsa, ülkeler yasal olarak Paris İklim Anlaşması’nın gereksinimleri doğrultusunda sera gazı salımlarını azaltmak zorunda kalacak ve bunu mahkemeye sunmaları gerekecek.
Bunların ötesinde hâlâ onaylanmayı bekleyen altı iklim davası daha var.
Hangi haklar ihlal edildi?
Söz konusu davalar ile AİHM ilk defa ülkelerin iklim değişikliği politikalarının içerikleri ve yeterliliğini inceleyerek insanların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan insan haklarının ihlal edilip edilmediğini ele alacak.
İsviçreli kadınlar, Bern’in küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırma doğrultusunda karbon salımlarını yeterli oranda azaltmayarak yaşama haklarının ihlal edildiğini savunuyor.
Birleşmiş Milletler Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) çalışmalarına referans veren bu kadınlar, yaşlı yetişkinler ve kadınların sıcak hava dalgaları sırasında sıcaklığa bağlı ölüm riski en yüksek gruplar arasında olduğunu belirtiyor.
Carême’in 2019’da yaptığı başvuru ise hükümetlerin eylemlerindeki yetersizliklerin insanları, evlerini iklim riskine maruz bırakarak yaşam haklarının ihlali anlamına gelip gelmeyeceğini değerlendirecek.
Bu dava kapsamında şimdiye kadar Fransa’da Danıştay, Paris’e emisyonları 2030’a kadar 1990 seviyesine göre yüzde 40 oranında azaltmak için ek önlemler alınmasını emretti.
Öte yandan Portekizli gençler, Türkiye dahil 33 ülkenin küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak yönünde emisyonlarını yeterince hızlı bir şekilde azaltmadığını iddia ediyor.
Gençler, yaşam haklarının, orman yangınları gibi iklim değişikliği kaynaklı etkiler tarafından tehdit edildiğini ve iklim değişikliğiyle mücadelede başarısızlığın gençlere karşı ayrımcılık yarattığını savunuyor.
Gençlerden biri orman yangınlarından çıkan havadaki duman miktarı nedeniyle günlerce okula gidemediğini, grubun bir diğeri ise evinin bahçesinin külle kaplandığını söylüyor.
Davalar kazanılırsa ne olabilir?
Davalar kazanılırsa dünyanın birçok yerinde açılan benzer davaların sonuçları da etkilenebilir.
Öte yandan iklim aktivistleri ve vatandaşların bu yöndeki şikayetlerini dile getirmeye teşvik olabilir.
Portekiz davasındaki 33 hükûmet, mahkemenin davalarını hızlandırmasını durdurmaya çalışmış ancak başarısız olmuştu.
İlgili ülkelerin bir kısmı da Strasbourg’un çevresel konularda “yüksek mahkeme” olma yetkisi olmadığını savunuyor.
Mahkeme ne yönde karar verebilir?
Üç davanın doğrudan AİHM’in en üst kurulu olan Büyük Daire’ye havale edilmesinin önemli olduğu düşünülüyor.
Normal şartlarda yalnızca İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yorumuyla ilgili ciddi soruları ortaya çıkaran davalar bu dairede görülüyor.
AİHM davaları normalde üç yıl içinde görüyor ancak bu üç dava için sürecin daha hızlı ilerleyebileceği belirtiliyor.
İsviçre davası hâlihazırda öncelik statüsüne sahip.
Davalar hakkındaki kararı 17 yargıçtan oluşan bir heyet verecek, sonuçlara ise itiraz edilemeyecek.