Türkiye ve Dünyada Müze ve Müzecilik

Müze, sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek amacıyla sergilendiği yer veya yapılardır. Müzecilik, müze tarihi ve farklı müze türleri... İşte detaylar…

Eklenme Tarihi: 18 May 2022
13 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Türkiye ve Dünyada Müze ve Müzecilik

Müze nedir?

Müze, sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek amacıyla sergilendiği yer veya yapılardır. Toplumun ve gelişimin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevresine tanıklık etmiş malzemelerin üzerinde araştırmalar yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma doğrultusunda sergileyen, kar düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumdur.

Müzecilik nedir?

Müzedeki eserlerin sergilenmesi, saklanması ve korunması için gerekli teknik bilgileri içeren bilimsel çalışma alanına müzecilik adı verilir. Müzecilik ilk olarak müzelerin batıda soyluların kişisel zevk için çeşitli sanat eserlerini ya da kumandanların ganimetlerini bir araya toplamaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Müzeler başlangıçta halka açık olmayan sadece devlet adamları ile bilginlerin yararlandıkları yerlerdi. Halkın ilgi ve bilgisine sunulması 1850 yılından sonra olmuştur.

Müzecilik Tarihi

Ülkede müzecilik faaliyetleri 19. yüzyıl ortalarında Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılmıştır. 1846 yılında Sultan Abdülmecid'in emri ile bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi'nde toplanmış daha sonra 1868 yılında Ali Paşa'nın sadrazamlığı sırasında kilise ve içerisindeki eserler “Müze-i Hümayun” adı altında ilk müze olarak açılmıştır. Bu dönemde Maarif Nezareti Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul'a gönderilmesi konusunda bir emir yayınlamıştır. 1881 yılında Osman Hamdi Bey'in müze müdürü olmasıyla modern anlamda müzecilik çalışmaları ileri bir düzeye ulaşmıştır. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen “Eski Eserler Kanunu” nu hazırlamış, Anadolu'daki kazılar bu dönemde denetim altına alınmıştır. Osman Hamdi Bey'in vefatından sonra yerine Halit Eldem atanmış ve bu dönemde Türk-İslam eserlerini içine alan “İslam Müzesi” kurulmuştur. 1924 yılında Topkapı Sarayı, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete sunulmuştur. Mevlevî Dergâhı ve Mevlâna Türbesi 1926 yılında "Konya Âsâr-i Âtîka Müzesi" adi altında müze olarak hizmete başlamış, 1954 yılında teshir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir.

Müzecilik özellikle Cumhuriyet döneminde büyük önem kazanmış, bir yandan yeni müzeler kurulurken diğer yandan bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edilmiştir. Yine bu dönemde müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır.

Cumhuriyet döneminde yapılan ilk müze binası Ankara Etnografya Müzesi olup, inşasına 1925 yılında başlanmış ve 1930 yılında ziyarete açılmıştır. 1925 yılında çıkarılan kanunla kapatılan tekke, türbe ve zaviyelerdeki eşya ve eserlerin çoğu müzede sergilenmeye başlanmış, halk yaşamından kesitler sunmak amacıyla törensel ya da günlük eşyalar kullanılmıştır. Diğer taraftan Konya Mevlana Türbesi Atatürk'ün isteği üzerine kapatılmayarak koleksiyonları ile birlikte müze haline dönüştürülmüştür.

Türkiye'de 81 ilin 69'unda müze bulunmakta, diğer 12 ilimizde ise bakanlığa bağlı müze bulunmamaktadır.

Türkiye'de 219'u özel, toplamda 428 müze bulunmaktadır.

Dünya Tarihinde Müzeler

Müzelerin amacı; insanlığın doğal, sanatsal, bilimsel ve kültürel değerlerini halka ve gelecek kuşaklara aktarmak üzere toplamak, bilimsel yöntemlerle değerlendirerek bilginin gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak ve toplumun gelişmesine katkıda bulunmaktır. Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), müzeyi: “insan ve yaşadığı çevrenin somut ve somut olmayan mirasını inceleme, eğitim ve zevk alma amacıyla toplayan, koruyan, araştıran, ileten ve sergileyen, toplumun ve gelişmesinin hizmetinde, halka açık, kar düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumdur” şeklinde tanımlamaktadır.

Müze kelimesi, köken olarak Yunan mitolojisindeki Mouseion’dan gelir. Yunan mitolojisinde Mouseion; müzlerin yaşadığı yer, müzlere adanmış olan anlamındadır. Bu terim, antik Yunan’da tapınak, dağ, kır, bahçe gibi mekan ya da festival, şenlik, kitap vb. şeyler için de kullanılmıştır.

Modern müzenin ilk prototipi olarak tanımlanabilecek örneklerin, antik Yunan döneminde ortaya çıktığı görülür. İlk kez Antik Yunan döneminde değerli eşyaların, sanatsal objelerin, ganimetlerin, kutsal eşyaların toplandığı theauros/theasuri denilen hazine binaları yapılmıştır.

Yine Antik Yunan döneminde, MS 2. yüzyılda yaşamış olan coğrafyacı ve yazar Pausanias, Periegesis tes Hellados (Yunanistan’ın Tasviri) adlı eserinde Atina Akropolü’nde pinakothek adı verilen ve içinde dönemin ünlü sanatçılarının eserlerinin sergilendiği, halka açık bir resim galerisinin yer aldığından söz etmiştir.

  • yüzyıl, müzecilik kavramının oluşması açısından farklı bir başlangıç oluşturur. Koleksiyonların çeşitlenmesi ile birlikte, topluma açık olmayan bu birikim, zevk objeleri olmaktan çıkarak, toplumsal paylaşıma ve bilgi aktarımına yönelik olarak değerlendirilmeye başlar. Bu anlayışın ilk örneği, Elias Ashmole’ün, dönemin koleksiyonculuk anlayışını yansıtan özel koleksiyonunu Oxford Üniversitesine bağışlamasıyla ortaya çıkar. Böylece toplumsal bir mekan olarak üniversite kapsamına giren özel bir koleksiyon, ilk kez halkın görüşüne ve kullanımına açılmıştır. İngiltere’deki Ashmolean Müzesi’nin temeli olan bu koleksiyon, bazı kaynaklara göre ilk müze olarak da anılır.
  • yüzyıl ise, müzeyi kurumsallaştırmaya götüren sosyal, kültürel ve siyasi gelişmeleri ile müzecilik alanında yeni bir dönem açar. Müzeciliğin başlamasının yanı sıra antikacılık ve koleksiyonculuk yaygınlaşmış, Londra’da birçok müzayede evi açılmıştır. Kronolojik olarak bağlı olduğu kültüre, coğrafyaya göre düzenlenen, ayrıştırılan koleksiyonlar ve arşivle 1789 Fransız Devrimi sonrası- ilk kez halka açılmaya başlanmış, dolayısıyla gerçek anlamda müzeler ortaya çıkmıştır. 18. yüzyılda müzeler, her kesimden insana hitap eden kurumlar haline getirilmiştir.
  • Çağın önemli girişimlerinden biri, İngiltere’de British Museum / British Müzesi’nin kurulmasıdır. Doktor ve koleksiyoncu Hans Sloane (1660-1753), İngiliz kralı ve parlamentosuna yaptığı öneriyle, koleksiyonunu İngiliz ulusuna bırakmıştır. Bu koleksiyon, Londra-Bloomsbury’de bulunan Montagu malikanesinde, Ocak 1759’da British Museum adı altında halka açılmıştır.

  • yüzyılda sadece Avrupa’da değil, Avrupa dışındaki ülkelerde de çok sayıda müze açılmıştır. Özellikle Fransız Devrimi sonrasında yayılan ulusçuluk hareketleri sonucunda, her ulus kendi tarihini araştırma ve bunu antik dönem medeniyetlerine dayandırma yönünde bir tarih yazma sürecine girdiğinden tarih müzeleri yaygınlaşmıştır.
  • yüzyılın başında, Avrupa ve Amerika’da çağdaş sanat müzeleri; ikinci yarısında ise, endüstriyel gelişmelerin etkisiyle bilim ve teknoloji müzelerinin sayısında artış olmuştur. Örneğin; 1919 ile 1949 yılları arasında, sanatçı ve küratör Andry-Farcy, yaptığı çalışmalarla Fransa’da daha önce kurulmuş olan Musee de Grenoble’i, ülkenin ilk modern sanat müzesi haline getirmiştir.
  • Günümüzde müzeler; pedagojik, sosyolojik ve psikolojik içerikler edinmiş, hatta “Müzeoloji” adıyla üniversitelerde bağımsız bir bilim dalı kimliğine kavuşmuştur. Doğal oluşumu içerisinde, önceleri tarihi yapılarda koleksiyonlarını koruyup sergileyen müzeler, giderek çağdaş müzecilik anlayışı ile yeniden yapılanmış, bunun ötesinde saklayacakları eserlere göre tasarımı yapılmış yeni binalarda yer alan yaygın eğitim kurumları durumuna gelmişlerdir.

    MÜZE TÜRLERİ

    Koleksiyonlarına göre müzeler

    Arkeoloji Müzesi

    Genel Müzeler

    Sanat Müzeleri

    Tarih Müzeleri

    Etnografya Müzeleri

    Doğa Tarihi Müzeleri

    Jeoloji Müzeleri

    Coğrafya Müzeleri

    Doğa ve Çevre Müzeleri

    Müzik Müzeleri

    Sanayi Müzeleri

    Askeri Müzeler

    Endüstri Müzeleri

    Denizcilik Müzeleri

    Ekomüze

    Resim Müzesi

    Bağlı olduğu idari birime göre müzeler

    Devlet Müzeleri

    Yerel Yönetim Müzeleri

    Üniversite Müzeleri

    Ticari Kuruluş Müzeleri

    Hizmet ettikleri bölgeye göre müzeler

    Ulusal Müzeler

    Bölgesel Müzeler

    Yerel Müzeler

    Hitap ettikleri kitleye göre müzeler

    Eğitici Müzeler

    Uzmanlaşmış Müzeler

    Genel Toplum Müzeleri

    Koleksiyonlarını sergileme yöntemlerine göre müzeler

    Geleneksel Müzeler

    Açık hava Müzeleri

    Anıt Müzeler

    Dünyadaki en farklı müzeler

  • The Museum of Witchcraft / Boscastle, Cornwall, İngiltere
  • Eskiden Cadılık Müzesi olarak bilinen Cadılık ve Büyü Müzesi, İngiltere'nin güneybatısındaki Cornwall'daki Boscastle köyünde bulunan Avrupa büyücülük ve sihire adanmış bir müzedir. Halk büyüsü, tören büyüsü, Masonluk ve Wicca'ya adanmış sergiler barındırıyor.

  • Museum of Bad Art / Dedham, Massachusetts, A.B.D.
  • New York’taki MoMA’ya gönderme yapan adıyla MOBA, kötü sanat eserlerinin sergilendiği son derece ilginç bir müze. Kötü Sanatlar Müzesi MOBA, 400 civarında eserden oluşan bir koleksiyona sahip. Misyonunu kötü sanat eserlerini mümkün olduğunca fazla izleyiciye sunmak olarak tanımlıyor.

  • Le Musée des Egouts / Paris, Fransa
  • Paris’in Kanalizasyon Müzesi, dünyanın en ilginç müzeleri arasına girmeyi kesinlikle hak ediyor. 1200’lü yıllarda Kral Philippe Auguste’ün emriyle kurulan Paris kanalizasyon sistemi, bugün yerin altında son derece iyi düzenlenmiş kilometrelerce tünelden oluşuyor. Bu sistemin yaklaşık 450 metresini bugün yaya olarak, duvarların kenarlarındaki “kaldırımları” kullanarak gezebiliyorsunuz.

  • Museum of Torture / Amsterdam, Hollanda
  • İşkence Müzesi, Amsterdam’ın sıra dışı turistik noktalarından. Burada ziyaretçiler, tarihte 500 yıl kadar geriye gidiyor ve iktidarların suçlu gördükleri kişilere acı vermek yahut onları öldürmek için kullandığı işkence yöntemlerini görüyor. Müzedeki loş ışık, ortaçağ işkence ve cezalandırma araçlarının verdiği korkutucu hissi ikiye katlayan bir atmosfer yaratıyor. Giyotin, büyük çiviler ve kayışlarla kaplı Engizisyon sandalyesi, kafatası kıran gibi ürkütücü aletler, tarihteki zulümleri hatırlatıyor.

  • Meguro Parasitological Museum / Tokyo, Japonya
  • Tokyo’daki bu müzede parazitlere dair ne varsa görebilirsiniz. Tabii eğer böyle bir şeyi mideniz kaldırabilirse. Burası hastalık hastası kimselerin kendilerine yeni bir endişe sebebi bulmaları için adeta bir cennet, zira burada sergilenen parazitlerin hangi organlara ne şekillerde musallat olduğunu gözler önüne seren grafik temsillere de yer verilmiş.

    Müze nedir?

    Müze, sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek amacıyla sergilendiği yer veya yapılardır. Toplumun ve gelişimin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevresine tanıklık etmiş malzemelerin üzerinde araştırmalar yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma doğrultusunda sergileyen, kar düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumdur.

    Müzecilik nedir?

    Müzedeki eserlerin sergilenmesi, saklanması ve korunması için gerekli teknik bilgileri içeren bilimsel çalışma alanına müzecilik adı verilir. Müzecilik ilk olarak müzelerin batıda soyluların kişisel zevk için çeşitli sanat eserlerini ya da kumandanların ganimetlerini bir araya toplamaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Müzeler başlangıçta halka açık olmayan sadece devlet adamları ile bilginlerin yararlandıkları yerlerdi. Halkın ilgi ve bilgisine sunulması 1850 yılından sonra olmuştur.

    Müzecilik Tarihi

    Ülkede müzecilik faaliyetleri 19. yüzyıl ortalarında Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılmıştır. 1846 yılında Sultan Abdülmecid'in emri ile bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi'nde toplanmış daha sonra 1868 yılında Ali Paşa'nın sadrazamlığı sırasında kilise ve içerisindeki eserler “Müze-i Hümayun” adı altında ilk müze olarak açılmıştır. Bu dönemde Maarif Nezareti Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul'a gönderilmesi konusunda bir emir yayınlamıştır. 1881 yılında Osman Hamdi Bey'in müze müdürü olmasıyla modern anlamda müzecilik çalışmaları ileri bir düzeye ulaşmıştır. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen “Eski Eserler Kanunu” nu hazırlamış, Anadolu'daki kazılar bu dönemde denetim altına alınmıştır. Osman Hamdi Bey'in vefatından sonra yerine Halit Eldem atanmış ve bu dönemde Türk-İslam eserlerini içine alan “İslam Müzesi” kurulmuştur. 1924 yılında Topkapı Sarayı, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete sunulmuştur. Mevlevî Dergâhı ve Mevlâna Türbesi 1926 yılında "Konya Âsâr-i Âtîka Müzesi" adi altında müze olarak hizmete başlamış, 1954 yılında teshir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir.

    Müzecilik özellikle Cumhuriyet döneminde büyük önem kazanmış, bir yandan yeni müzeler kurulurken diğer yandan bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edilmiştir. Yine bu dönemde müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır.

    Cumhuriyet döneminde yapılan ilk müze binası Ankara Etnografya Müzesi olup, inşasına 1925 yılında başlanmış ve 1930 yılında ziyarete açılmıştır. 1925 yılında çıkarılan kanunla kapatılan tekke, türbe ve zaviyelerdeki eşya ve eserlerin çoğu müzede sergilenmeye başlanmış, halk yaşamından kesitler sunmak amacıyla törensel ya da günlük eşyalar kullanılmıştır. Diğer taraftan Konya Mevlana Türbesi Atatürk'ün isteği üzerine kapatılmayarak koleksiyonları ile birlikte müze haline dönüştürülmüştür.

    Türkiye'de 81 ilin 69'unda müze bulunmakta, diğer 12 ilimizde ise bakanlığa bağlı müze bulunmamaktadır.

    Türkiye'de 219'u özel, toplamda 428 müze bulunmaktadır.

    Dünya Tarihinde Müzeler

    Müzelerin amacı; insanlığın doğal, sanatsal, bilimsel ve kültürel değerlerini halka ve gelecek kuşaklara aktarmak üzere toplamak, bilimsel yöntemlerle değerlendirerek bilginin gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak ve toplumun gelişmesine katkıda bulunmaktır. Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), müzeyi: “insan ve yaşadığı çevrenin somut ve somut olmayan mirasını inceleme, eğitim ve zevk alma amacıyla toplayan, koruyan, araştıran, ileten ve sergileyen, toplumun ve gelişmesinin hizmetinde, halka açık, kar düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumdur” şeklinde tanımlamaktadır.

    Müze kelimesi, köken olarak Yunan mitolojisindeki Mouseion’dan gelir. Yunan mitolojisinde Mouseion; müzlerin yaşadığı yer, müzlere adanmış olan anlamındadır. Bu terim, antik Yunan’da tapınak, dağ, kır, bahçe gibi mekan ya da festival, şenlik, kitap vb. şeyler için de kullanılmıştır.

    Modern müzenin ilk prototipi olarak tanımlanabilecek örneklerin, antik Yunan döneminde ortaya çıktığı görülür. İlk kez Antik Yunan döneminde değerli eşyaların, sanatsal objelerin, ganimetlerin, kutsal eşyaların toplandığı theauros/theasuri denilen hazine binaları yapılmıştır.

    Yine Antik Yunan döneminde, MS 2. yüzyılda yaşamış olan coğrafyacı ve yazar Pausanias, Periegesis tes Hellados (Yunanistan’ın Tasviri) adlı eserinde Atina Akropolü’nde pinakothek adı verilen ve içinde dönemin ünlü sanatçılarının eserlerinin sergilendiği, halka açık bir resim galerisinin yer aldığından söz etmiştir.

  • yüzyıl, müzecilik kavramının oluşması açısından farklı bir başlangıç oluşturur. Koleksiyonların çeşitlenmesi ile birlikte, topluma açık olmayan bu birikim, zevk objeleri olmaktan çıkarak, toplumsal paylaşıma ve bilgi aktarımına yönelik olarak değerlendirilmeye başlar. Bu anlayışın ilk örneği, Elias Ashmole’ün, dönemin koleksiyonculuk anlayışını yansıtan özel koleksiyonunu Oxford Üniversitesine bağışlamasıyla ortaya çıkar. Böylece toplumsal bir mekan olarak üniversite kapsamına giren özel bir koleksiyon, ilk kez halkın görüşüne ve kullanımına açılmıştır. İngiltere’deki Ashmolean Müzesi’nin temeli olan bu koleksiyon, bazı kaynaklara göre ilk müze olarak da anılır.
  • yüzyıl ise, müzeyi kurumsallaştırmaya götüren sosyal, kültürel ve siyasi gelişmeleri ile müzecilik alanında yeni bir dönem açar. Müzeciliğin başlamasının yanı sıra antikacılık ve koleksiyonculuk yaygınlaşmış, Londra’da birçok müzayede evi açılmıştır. Kronolojik olarak bağlı olduğu kültüre, coğrafyaya göre düzenlenen, ayrıştırılan koleksiyonlar ve arşivle 1789 Fransız Devrimi sonrası- ilk kez halka açılmaya başlanmış, dolayısıyla gerçek anlamda müzeler ortaya çıkmıştır. 18. yüzyılda müzeler, her kesimden insana hitap eden kurumlar haline getirilmiştir.
  • Çağın önemli girişimlerinden biri, İngiltere’de British Museum / British Müzesi’nin kurulmasıdır. Doktor ve koleksiyoncu Hans Sloane (1660-1753), İngiliz kralı ve parlamentosuna yaptığı öneriyle, koleksiyonunu İngiliz ulusuna bırakmıştır. Bu koleksiyon, Londra-Bloomsbury’de bulunan Montagu malikanesinde, Ocak 1759’da British Museum adı altında halka açılmıştır.

  • yüzyılda sadece Avrupa’da değil, Avrupa dışındaki ülkelerde de çok sayıda müze açılmıştır. Özellikle Fransız Devrimi sonrasında yayılan ulusçuluk hareketleri sonucunda, her ulus kendi tarihini araştırma ve bunu antik dönem medeniyetlerine dayandırma yönünde bir tarih yazma sürecine girdiğinden tarih müzeleri yaygınlaşmıştır.
  • yüzyılın başında, Avrupa ve Amerika’da çağdaş sanat müzeleri; ikinci yarısında ise, endüstriyel gelişmelerin etkisiyle bilim ve teknoloji müzelerinin sayısında artış olmuştur. Örneğin; 1919 ile 1949 yılları arasında, sanatçı ve küratör Andry-Farcy, yaptığı çalışmalarla Fransa’da daha önce kurulmuş olan Musee de Grenoble’i, ülkenin ilk modern sanat müzesi haline getirmiştir.
  • Günümüzde müzeler; pedagojik, sosyolojik ve psikolojik içerikler edinmiş, hatta “Müzeoloji” adıyla üniversitelerde bağımsız bir bilim dalı kimliğine kavuşmuştur. Doğal oluşumu içerisinde, önceleri tarihi yapılarda koleksiyonlarını koruyup sergileyen müzeler, giderek çağdaş müzecilik anlayışı ile yeniden yapılanmış, bunun ötesinde saklayacakları eserlere göre tasarımı yapılmış yeni binalarda yer alan yaygın eğitim kurumları durumuna gelmişlerdir.

    MÜZE TÜRLERİ

    Koleksiyonlarına göre müzeler

    Arkeoloji Müzesi

    Genel Müzeler

    Sanat Müzeleri

    Tarih Müzeleri

    Etnografya Müzeleri

    Doğa Tarihi Müzeleri

    Jeoloji Müzeleri

    Coğrafya Müzeleri

    Doğa ve Çevre Müzeleri

    Müzik Müzeleri

    Sanayi Müzeleri

    Askeri Müzeler

    Endüstri Müzeleri

    Denizcilik Müzeleri

    Ekomüze

    Resim Müzesi

    Bağlı olduğu idari birime göre müzeler

    Devlet Müzeleri

    Yerel Yönetim Müzeleri

    Üniversite Müzeleri

    Ticari Kuruluş Müzeleri

    Hizmet ettikleri bölgeye göre müzeler

    Ulusal Müzeler

    Bölgesel Müzeler

    Yerel Müzeler

    Hitap ettikleri kitleye göre müzeler

    Eğitici Müzeler

    Uzmanlaşmış Müzeler

    Genel Toplum Müzeleri

    Koleksiyonlarını sergileme yöntemlerine göre müzeler

    Geleneksel Müzeler

    Açık hava Müzeleri

    Anıt Müzeler

    Dünyadaki en farklı müzeler

  • The Museum of Witchcraft / Boscastle, Cornwall, İngiltere
  • Eskiden Cadılık Müzesi olarak bilinen Cadılık ve Büyü Müzesi, İngiltere'nin güneybatısındaki Cornwall'daki Boscastle köyünde bulunan Avrupa büyücülük ve sihire adanmış bir müzedir. Halk büyüsü, tören büyüsü, Masonluk ve Wicca'ya adanmış sergiler barındırıyor.

  • Museum of Bad Art / Dedham, Massachusetts, A.B.D.
  • New York’taki MoMA’ya gönderme yapan adıyla MOBA, kötü sanat eserlerinin sergilendiği son derece ilginç bir müze. Kötü Sanatlar Müzesi MOBA, 400 civarında eserden oluşan bir koleksiyona sahip. Misyonunu kötü sanat eserlerini mümkün olduğunca fazla izleyiciye sunmak olarak tanımlıyor.

  • Le Musée des Egouts / Paris, Fransa
  • Paris’in Kanalizasyon Müzesi, dünyanın en ilginç müzeleri arasına girmeyi kesinlikle hak ediyor. 1200’lü yıllarda Kral Philippe Auguste’ün emriyle kurulan Paris kanalizasyon sistemi, bugün yerin altında son derece iyi düzenlenmiş kilometrelerce tünelden oluşuyor. Bu sistemin yaklaşık 450 metresini bugün yaya olarak, duvarların kenarlarındaki “kaldırımları” kullanarak gezebiliyorsunuz.

  • Museum of Torture / Amsterdam, Hollanda
  • İşkence Müzesi, Amsterdam’ın sıra dışı turistik noktalarından. Burada ziyaretçiler, tarihte 500 yıl kadar geriye gidiyor ve iktidarların suçlu gördükleri kişilere acı vermek yahut onları öldürmek için kullandığı işkence yöntemlerini görüyor. Müzedeki loş ışık, ortaçağ işkence ve cezalandırma araçlarının verdiği korkutucu hissi ikiye katlayan bir atmosfer yaratıyor. Giyotin, büyük çiviler ve kayışlarla kaplı Engizisyon sandalyesi, kafatası kıran gibi ürkütücü aletler, tarihteki zulümleri hatırlatıyor.

  • Meguro Parasitological Museum / Tokyo, Japonya
  • Tokyo’daki bu müzede parazitlere dair ne varsa görebilirsiniz. Tabii eğer böyle bir şeyi mideniz kaldırabilirse. Burası hastalık hastası kimselerin kendilerine yeni bir endişe sebebi bulmaları için adeta bir cennet, zira burada sergilenen parazitlerin hangi organlara ne şekillerde musallat olduğunu gözler önüne seren grafik temsillere de yer verilmiş.