Büyük Yıkım mı yaşıyoruz yoksa Türkiye Yüzyılı’nı mı kuruyoruz? Bir zamanlar dünyanın 7. zengin ülkesi olan Arjantin şimdilerde 27. sıraya nasıl düştü? Ya da Venezuela bu hale nasıl geldi?
Sahi, bizim Venezuela ilgimiz neden ve nereden geliyor?
Hatırlarsanız 2015 yılından beri bunu ısrarla söylüyorum: Türkiye önce Arjantin olacak, sonra da
Venezuela… Bu tezime çok karşı çıkanlar olmuştu. Nitekim şu anda Arjantin’i bile geçtik… Ve hızla Venezuela olma yolunda ilerliyoruz.
***
Venezuela nasıl olunur?
Orada da bir askeri darbe olmuş ve halk askeri darbeyi püskürtmüştür. Sonra sürekli referandumlarla yetkiler Meclis’ten alınıp Başkan’a verilmiştir. Orta Sınıf Venezuelalılar bu sürece karşı çıkarken vatan hainliği ile suçlanmışlardı… Yaklaşık 4 milyon Venezuelalı ülkesini terk etti.
Kamyon Şoförü Başkan Maduro’nun deyimi ile ABD’de tuvalet temizliyorlar ama ülkelerine gelmiyorlar. Nitekim TÜİK Türkiye’nin göç istatistiklerini yayınlamaktan 3 yıldır vazgeçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışına giden doktorlar hakkında “giderlerse gitsinler” demişti.
Ne kadar yetişmiş insanımız ülkeyi terk etti, bilemiyoruz.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye Yüzyılı konuşmasında şifreyi verdi. Konuşmasında şu kelimelerle yeni dönemin nasıl olacağını anlattı:
“Bugün Türkiye, kendi vatandaşlarına sağladığı imkanlar yanında, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı da kendisine çekmektedir. Ülkemize gelen herkesi sığınmacı sanan, her gördüğü yabancıya nefretle bakan hastalıklı zihniyetler anlamıyor olsa da Türkiye bölgesel ve küresel bir cazibe merkezi haline dönüşmüştür. Sadece canını kurtarmak isteyen mazlumları misafir etmiyoruz. Yatırımcılardan profesyonel meslek mensuplarına kadar her kesimden insan, ülkemizdeki potansiyeli görüyor ve buraya yöneliyor. Dünyanın her ülkesi, finans ve yetişmiş insan kaynağı durumundaki bu tür insanlara kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Biz de Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına, güçlenmesine katkı veren herkesi bağrımıza basıyoruz, basacağız. Küresel zenginlikten ülkemizin aldığı payı yükseltmenin yollarından biri de budur.”
***
TÜİK 2021 yılı Türkiye nüfusunu 84 milyon 680 bin kişi olarak açıkladı. Bu nüfus içerisinde “Vatandaşlık ülkesine göre yabancı nüfus” ise 1 milyon 792 bin kişi var.
Kim bunlar?
322 bin Iraklı; 184 bin Afganlı, 129 bin İranlı, 124 bin Türkmenistanlı, 105 bin Suriyeli…. Ama işin biraz daha detayına bakıyoruz: 28 bin Somalili, 18 bin Yemenli, 13 bin Nijeryalı, 10 bin Sudanlı, 7 bin Etiyopyalı, 3 bin Cibutili, 3 bin Sengalli, 2’şer bin Çadlı ve Kamerunlu, 1700 Kenyalı, 1600 Nepalli… vs vs.
Türkiye Yüzyılı’nı kimler kuracak dediğimizde anlaşılıyor ki, bizim okumuş insanlar yerine yukarıda saydığımız ülkelerden gelen insanlar kuracak bu yüzyılımızı…
Afrika’dan, Ortadoğu’dan, Orta Asya’dan gelenler bizim yüzyılımızı kuracaklar…
***
Benim defalarca kullandığım bir doğum grafiğim vardı. Ekonomi iyileşince artan çocuk sayısı ekonomik beklentiler kötüleşince hızla düşüyor.
En son 2014 yılında 1 milyon 351 bin doğum oluyor ve kadın başına doğum 2,19 ile 2002 sonrası zirveye çıkıyor. Ama sonra… Evet sonra ülkemizde doğumlar öyle bir düşüyor öyle bir düşüyor ki… 2021 yılında doğan bebek sayısı 1 milyon 080 bine gerilerken kadın başına doğum ise 1,70’e iniyor.
Bu felaket ötesi bir durum.
Bir ülkenin kendi nüfusunu koruma eşik değeri kadın başına 2,1 doğumdu. Ama biz bunu 2017’den beri kaybettik ve artık önümüzdeki yıllarda nüfusu gerileyecek ülkelerden biri olacağımızı ilan ettik.
Ama devreye yabancılar girdi.
Şöyle bir veri paylaşayım: 2012-2019 yıllarında ülkemizde 10 milyon 340 bin çocuk doğuyor ve buna karşılık 3 milyon 258 bin ölüm oluyor. Net nüfus artışı normalde 7 milyon 081 bin olması gerekiyor. Ama nüfusumuz aynı yıllarda 8 milyon 431 bin kişi artıyor. Aradaki 1 milyon 350 bin kişi ise yukarıda saydığım ülkelerden gelmiş. Zaten TÜİK verileri ülkemizdeki yabancı nüfusun aynı tarihlerde 272 bin kişiden 1 milyon 531 bin kişiye yükseldiğini gösteriyor.
Ve bu yabancı nüfus son yıllarda yılda 300-500 binlik artış göstererek hızla ülkemizi kaplıyor.
***
Türkiye’de kadın başına doğum oranı 2,1 eşik değerin altına düşerek 1,70’ye geriledi ama bunun bir de bölgesel durumu var.
İstanbul›da aile başına çocuk sayısı 1,38; Batı Marmara Bölgesi 1,43 ; Ege Bölgesi 1,45; Batı Anadolu 1,47; Batı Karadeniz 1,41; Doğu Karadeniz 1,45…
Samsun mesela… Daha 2014 yılında bir aile başına yeni doğum 1,85 çocuk iken şimdi 1,43..Samsun eğer göç almazsa nüfusu kesin olarak hızla düşecek illerden biri…
Samsun benim özel takip ettiğim illerden bir olduğu için örneği veriyorum: Mesela seçimlerde mahalle -semt dağılımlarına bakıyorum: Ekonomik kriz ve sorunlar kenar semtleri daha çok vuruyor ama aynı kenar semtler iktidara daha yüksek oy veriyor.
Açlık yoksulluk fakirlik iktidarın oylarını kenar semtlerde düşürmediği gibi artırıyor… Ama ters giden bir durum var: Samsun’un en işlek caddesi olan Çiftlik Caddesi ve çevresinde konut fiyatları inanılmaz ucuz… Mesela CHP’li Belediye Başkanı olan Atakum İlçesinde konut fiyatları Çiftlik Caddesine göre 3-4 kat daha yüksek.
İlanlara girip bakarsanız göreceksiniz… Samsun Çiftlik Caddesi ve civarında 300-400 bin liraya çok sayıda satılık konut var.
Nereden geliyor bu ucuzluk derseniz hemen izah edeyim: Samsun Çiftlik Caddesi büyük oranda yerli olmaktan çıktı. Oralar artık küçük Irak, küçük bir Suriye oldu… Ve fiyatlar düştü.
Evet, tıpkı Samsun Çiftlik Caddesi’nin yaşadığı dramı tüm Türkiye yaşamaya başlayacak.
Yabancılar geldikçe emek ücreti düşecek, ucuzluk gelecek… Türkiye Yüzyıl’ını Afganlılar kuracak
Türkiye Yüzyılını Iraklılar kuracak
Türkiye Yüzyılını Somaliler kuracak
Türkiye Yüzyılını Yemenliler kuracak
Türkiye Yüzyılı kuruluşunda artık Türkler pek yer tutmayacak… Çünkü ne çocuk yapıyorlar ne de
Türkiye’de kalıyorlar….
Türkiye’nin küresel cazibe merkezi olduğunu Afganlı anladı, Iraklı anladı, Yemeli anladı, Cibutili anladı,
Nepalli anladı, Senegalli anladı ama bir tek Türkler anlamadı…
Tablo bunu gösteriyor. Hayırlı olsun…