Hayatı, mücadelesi ve şehadeti ile İslam ümmetine örnek olan Çeçen Komutan Şamil Basayev’in Türkiye’ye sığınan mücahid arkadaşlarının aileleri, sınır dışı edilme tehlikesi ile karşı karşıya.
Emperyalistlere karşı savaş veren Çeçen Komutan Şamil Basayev’in Türkiye’ye sığınan silah arkadaşlarının ailelerinin, Rus istihbaratının talebi üzerine sınır dışı edileceği ortaya çıktı. Rusya’nın yurt dışında bulunan Müslüman Çeçen ailelere herhangi bir suç beyan etmeden ve yaş farketmeksizin (çocuklar da dahil) uluslararası suçlu anlamına gelen G-87 kodunu kullandığı ifşa oldu.
Rus zulmünden Türkiye’ye sığınan Çeçen mücahidlerin ailelerinin oturma izinlerinin iptal edildiği ve geri gönderme merkezlerine alındığı ortaya çıktı.
Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından evlerine sıkça baskın yapılan Çeçenler, Geri Gönderme Merkezi’ne alınırken Çeçenistan’da şehit olmuş bir komutanın eşi olan Aset’in kızına yazdığı mektup dikkat çekti.
Mektubun tamamı:
Ben, annen ve Alina, aynı koğuştayız. Bizi Urfa’ya götürdüler, Şanlıurfa Göç İdaresi. Burayı haritadan bulmaya çalış, sınıra yakın bir yer. Ahmed’e annesinin benimle olduğunu söyle. Bize telefon vermiyorlar, avukatla konuşmamıza izin vermiyorlar, bizi çok rezil bir yerde tutuyorlar. Avukatlara çok uzakta olduğumuzu söyle. Hepimizi burada Interpol ile tutuyorlar ve daha ne kadar kalacağımızı bilmiyoruz. Avukata bizi çıkarması gerektiğini söyleyin. Burada şartların çok kötü olduğunu söyle, ilk günlerde camları olmayan bir bodrumda kaldık. Burası eski bir hapishane, çok kirli bir yer.
Bizi bırakmaları için bolca Allah’a dua edin. Sizin için de çok tedirginiz. Babaya da merak etmemesini ve bolca dua etmesini söyle. Sizin için de çok tedirginiz. Bir de sizinle kalması için büyükannenizi mi çağırsanız, çünkü onun da vizesi doluyor. Şimdilik sizinle kalsın. Alina dairedeki gazın kapatılmasını da istedi, söylersin. Sizi seviyoruz ve çok özlüyoruz. Annen ve Alina.
Türkiye’deki Çeçen mücahidlerin ailelerinin kaderi Rusya’ya bırakılmışken, Urfa Geri Gönderme Merkezi’ne götürülen Aset’in bir gece baskınıyla evinden alındığı ve Urfa Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldüğü açıklandı.
2013’te Türkiye’ye sığınan şehit eşi Aset, uluslararası suçlu konumuna gelecek herhangi bir suçu bulunmazken, uluslararası koruma başvurusunda bulunup çocuklarıyla sakin bir hayat yaşıyordu.
Mektupta adı geçen bir diğer Çeçen Müslüman’ın avukatlığını yapan Avukat Zeynep Ertekin ise Çeçen Müslümanların Rusya’nın maşası ile Türkiye’de çektiği zulmü şöyle anlattı:
Mektupta adı geçen bir ablanın avukatlığını yapıyorum. 2022 yılının Ekim ayında Rusya’dan gelen bilgilere istinaden tesis edilen giriş yasakları sonrası ikamet izni iptal edilerek hakkında “kamu güvenliği” nedeniyle sınır dışı kararı alındı ve 2022 doğumlu kızı Lııa ile beraber Selimpaşa GGM’ye alındı. Davalarını kazandık, ablayı özgürlüğüne kavuşturduk ve insani ikamet izni alabilmesi için Kocaeli İl Göç idaresine yönlendirdik. Akabinde ‘unuttukları’ G-87 tahdit kaydını sisteme işleyip 15.12.2023te 4 çocuğu ile beraber çağırıp tekrar aldılar.
Elindeki mahkeme kararlarına rağmen yeniden ‘kamu güvenliği’ gerekçesiyle sınır dışı etme ve idari gözetim kararı alındı. Davalarını açtık ve 17.01.2024’te sulh ceza hakimliği kararı ile idari gözetimi sonlandırıldı. Sonra ne oldu dersiniz? Aradan 16 gün geçti ve 03.02.2024 gecesi evine tekrar gidildi ve bu sefer de yine kızı Lia ve eşi ile beraber yakalandı.
Yeniden sınır dışı etme ve idari gözetim kararları tesis edildi. (15.12.2023’te açtığımız sınır dışı davası devam etmesine rağmen) Kocaeli’den Şanlıurfa’ya sevk edildi.
Tüm çabamıza rağmen bu mektup dışında bir haber alamadık ve Ş.Urfa Ggmye giden avukat arkadaşımıza orada olmadığını söylediler.
Bugün ise Erzurum’a sevk edildiği bilgisini aldık. Abla, metanetli olmasına rağmen çok yoruldu, onunla beraber biz de yorulduk. Ama en çok Liia… 2022 doğumlu bir bebek. 3. defa geri gönderme merkezine alınıyor. Tüm davaları kazanmamıza rağmen buna devam eden Göç İdaresi açıkça zulmediyor. Ve bize de bu zulme karşı elimizle, dilimizle, tüm gücümüzle direnmek kalıyor.
Namaz kılmalarına izin verilemeyen ve hijyenik olmayan bir bodrum katında tutulduğu belirtilen Aset ve yaklaşık 30 kadar Çeçen muhacirinin sessiz çığlıkları, İslam ümmetinin duyması için duvarlarda yankılanıyor.