Türkiye’deki Suriyeliler siyasetin gündeminde. Geri gönderilme tartışmaları devam ederken son olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Şu anda Türkiye’de tarım sektörü, sanayide, hallerde istihdama ihtiyaç var. Benim babamın koyunları var mesela ‘Çoban bulamıyorum’ diye söyleniyor” diyerek Suriyelilerin bu alanlarda iş gücü yarattığını vurguladı.
Peki, Türkiye’de bulunan Suriyelilerin çalışma hakkı var mı?
Göç İdaresi Başkanlığı’nın 17 Mayıs 2023 verilerine göre, Türkiye’de yaşayan 3,3 milyon Suriyeli “Geçici Koruma Statüsü”ne sahip.
Nisan 2023’te İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamaya göre ise, 230 bin Suriyeli Türkiye vatandaşlığı aldı.
Ayrıca 2021 sonunda 108 bin Suriyeli de Türkiye’de ikamet izniyle bulunuyordu.
Türkiye’deki Suriyelilerin çoğunluğunu oluşturan geçici koruma statüsündekiler, 2016’da çıkarılan bir düzenlemeyle çalışma hakkı elde etti.
Ancak BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, düzenlemenin koşulları nedeniyle, şu an Türkiye’de çalışma hayatında 1 milyon Suriyeli olmakla birlikte, bunlardan yalnızca 60 bin kadarının çalışma izni var.
Geri kalanlar ise kayıt dışı.
Uzmanlar, iş verenlerin sigorta yapmadan, Türklerin çalışmayı tercih etmeyeceği kadar az ücretle, yasal olarak hakkını arayamayacak kayıt dışı işçileri çalıştırmayı tercih edebildiğini belirtiyor.
Ankara Üniversitesi’nden göç uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan, kayıt dışı çalışmanın yasaya aykırı olduğunu ifade ediyor:
“Ama katı bir denetim yaparsanız ve Suriyeliler çalışamazsa bu sefer onların Türkiye’de geçinmelerini nasıl sağlayacaksınız? O zaman devletin yardım yapması lazım. Bunun olmaması için çalışmalarına göz yumuluyor”.
BBC Türkçe’ye konuşan Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği (GAR) başkanı Doç Dr. Didem Danış, “Avrupa’ya geçişler 2015 yazında artınca AB’nin bu konudaki zafiyetini anlayan hükümet aslında bu konunun pek çok yönden iyi bir araç olduğunu fark etti” diyor ve ekliyor:
“Türkiye maalesef küresel piyasalar için fason üretim yapan, dolayısıyla her zaman ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan bir ülke. Bu göçmen nüfusun varlığı, tam da ihtiyaç duyulan ucuz iş gücü açısından önemli bir boşluğu dolduruyor.
“Çünkü ne kadar ağır bir ekonomik krizde olsak da, çok düşük ücretler veren ve çalışma koşulları çok ağır olan bu iş kollarına artık Türk halkının ilgisi yok.
“Ama bu durum, seçim dönemlerinde önemli bir handikap da yaratıyor. Çünkü siyasi görüşünden bağımsız olarak toplumun hemfikir olduğu tek konu mülteci karşıtlığı. Araştırmalara göre Türkiye nüfusunun yüzde 85’i mültecilerin Suriye’ye geri dönmesini istiyor”.
‘Devletten Suriyelilere düzenli bir yardım yok, çalışmaları gerekiyor’
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Erdoğan, Türkiye’nin 2014’te geçici koruma yönetmeliği çıkarılana kadar gelen Suriyelilere hiçbir statü vermediğini, “açık kapı” politikasını defacto olarak uyguladığını belirtiyor. Yönetmeliğin çıkarılmasının ardından Türkiye’de bulunan Suriyelilerin tamamına geçici koruma statüsü verildiğini ekliyor.
“Türkiye’deki geçici koruma altındaki Suriyelilerin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandığını, çocukların okula gönderildiğini” belirten Erdoğan, “Gerçi bunun için geçici koruma statüsünde olmaları gerekmiyordu. Okul çağındaki çocukların eğitim sistemi içine alınması zaten bir yükümlülüktür. Bütün ülkeler için böyledir” diyor.
Bunların dışında devletten düzenli ve sürekli bir yardım almadıklarını ifade eden Erdoğan, “Bir gelir transferi varsa, bu AB’den 2016 mutabakatı sonrası gelen paradan, 2017’den sonra uygulanmaya başlanan sosyal uyum yardımı (SUY) denilen yardımlardır. Yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli ve başka uluslararası koruma altındaki mülteciler bundan yararlanıyor. Bunun bir takım şartları var ama aldıkları para aylık kişi başına 250 TL civarında. Onun dışında mutlaka çalışmaları gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
Hükümet kayıt dışı çalışmaya neden göz yumuyor?
Uzmanlar geçici koruma statüsünün çalışma iznini kapsamadığını, ancak 2016 yılında hükümetin getirdiği “Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik”le bu statüdekilere çalışma hakkı tanındığını ifade ediyor. Bu haktan yararlanabilenlerin sayısı ise 60 bin civarında.
Uzmanlara göre, bunun birkaç sebebi var.
Öncelikle, bir Suriyeli kayıtlı istihdam edilmek isteniyorsa muhakkak bir Türk işverenin onun için başvuru yapması gerekiyor. Suriyeli kendisi için çalışma iznine başvuramıyor. Ayrıca çalışana asgari ücret verilmesi gerekiyor.
Diğer bir önemli nokta ise bir işyerinde faaliyet gösteren geçici koruma sahibi çalışanların sayısının, toplam çalışan sayısının yüzde 10’unu geçmemesi gerekiyor.
“Oysaki Suriyelilerin çalıştıkları sektörlerde genelde en yoğun işçi grubu onlar oluyor” diyen Danış, “Hem bürokratik açıdan zor bir prosedür, hem de çoğu işveren ek maliyet getirdiği için buna yanaşmıyor” diyor ve ekliyor;
“Yapılan araştırmalar hükümetin Suriyelilerin kayıt dışı çalışmasına göz yumduğunu gösteriyor. Bu sayede hükümet işverenlerin ihtiyaç duyduğu ucuz ve sömürülebilir iş gücünü sunmuş oluyor”.
Erdoğan ise, “Kayıt dışı ekonomi içinde yer almanın Türkiye ekonomisinin önemli bir özelliği olduğunu unutmayalım. Türkiye’de 10 milyonun üzerinde kayıt dışı çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da var” diyor.
BBC Türkçe‘ye konuşan Suriye Nur Derneği ve Suriye Dernekler Platformu Başkanı Mehdi Davut ise Suriyelilerin bir kısmının SGK imkanlarından haberdar olmadığını belirtiyor. SGK’nın tazminat, istirahat gibi imkanlarını bilenlerin bir kısmının ise SUY’dan alınan paranın kesilmesini istemediği için sigorta yapılmasını istemediğini ifade ediyor. Ayrıca bazı kişiler sigorta yapılmasındansa SGK’ya yatırılacak ücretin kendisine verilmesini talep edebiliyor.
Davut’a göre, iş yeri sahibi sigorta parasını çalışanın maaşından kesmeyi önerebiliyor. Bu gibi durumlarda Suriyeliler “Ben zaten buradan emekli olmayacağım” diye düşünerek sigorta yaptırılmasını istemiyor:
“Bazı iş verenler sigorta yapmak istemiyor ya da düşük ücret önerebiliyor ama adaletli olmak lazım, bazen de Suriyeliler istemiyor.”
‘Vergi verilmediği için kayıt dışı istihdamın zararı tüm topluma’
Prof. Dr. Erdoğan Türkiye’de eğitim sistemi yanlışlarından dolayı ara eleman yetiştirmenin ve bulmanın zor olduğunu ifade ediyor.
Erdoğan, “Eğer Türkiye’nin ihtiyacı varsa ve bunu içeriden temin edemiyorsa, bununla ilgili olarak bir çağrı yapılabilir. Kaç bin çoban gerekiyorsa bunun kriterleri, şekli belirlenir ve o insanlar getirilir” diyor.
Danış, “tarımda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, mevsimlik işçi olmak için yabancılara çalışma izni muafiyeti verildiğini, tarım sektöründe çalışma izni olmadan da çalışmaları için bir alan açıldığını” belirtiyor ve ekliyor:
“Bu yalnızca Suriyeliler için değil tabii. Özellikle hayvancılık ve çobanlıkta çok sayıda Afgan göçmen çalışıyor.
“Kayıtsız oldukları için hiçbir yasal hakları olmuyor, işverenler de tam da bu yüzden göçmenleri yerli işçilere tercih ediyor.”
Erdoğan kayıt dışı çalışmanın toplumun tamamına zarar verdiğini, çünkü sigorta yapılmadığı için vergi alınamadığını, bütün sağlık hizmetlerinin devletin ve dolayısıyla da toplumun üzerinde kaldığını ifade ediyor.
“AB sorumluluk paylaşımına yanaşmıyor” diyen Danış, “Hatta Avrupa devletleri şimdiye kadar yaptıkları maddi desteği sonlandırmak için çıkış stratejilerini tartışıyor” sözlerini ekliyor.
Suriyeliler vatandaş olabiliyor mu?
Türkiye’de vatandaş olabilmek için diğer ülkelerde olduğu gibi belli kurallar var.
Suriyelilerin Türkiye ile Suriye arasında özellikle Hatay bölgesi için geçerli bir özel kural nedeniyle mülk edinerek vatandaş olamadığını söyleyen Danış, vatandaş olan Suriyelilerin hemen hemen hepsinin “İstisnai vatandaşlık” yoluyla Türkiye vatandaşlığı aldığını vurguluyor.
Bilim insanları, sporcular, sanatçılar, siyasilerin istisnai vatandaşlık kapsamında o ülkenin vatandaşı olabildiğini belirten uzmanlar, Türkiye’de şu an istisnai vatandaşlık kriterlerinin ve sürecinin şeffaf olmadığını ifade ediyor.
“Eskiden istisnai vatandaşlık alanların isimleri, neden vatandaşlığa alındığına dair Resmi Gazete’de listeler yayımlanırdı. Şimdi artık onlar da yayımlanmıyor” diyen Erdoğan, “Bu yolun kapatılması ve Suriyelilerin belirli süreçler içinde vatandaşlığa doğru geçebileceği başka mekanizmaların yaratılması lazım. Şu an istisnai vatandaşlık kriterlerine hiç kimse bilmiyor. Ben göç uzmanıyım, 30 senedir bu konuyu çalışıyorum, ben de bilmiyorum” sözlerini ekliyor.
Danış, “230 bin Suriyeliye nasıl istisnai vatandaşlık verildi ve onları istisnai kılan şeyin ne olduğu bilmiyoruz. Mesela bazen ‘üniversite mezuniyeti’ deniliyor ama üniversite mezunu olup da vatandaşlık alamamış kişiler de var” diyor.
‘Mülk yoluyla vatandaş olup, başka ülkeye gidenler oy kullanıyor’
Prof. Erdoğan Türkiye’de özellikle yurt dışı oy verme sürecinde “TC vatandaşı olup Türkçe bilmeyen kişiler oy kullanıyor” şeklindeki tartışmaya da parmak basıyor:
“Suriyeliler çok bu kapsamda değil. Bunu daha çok Arap ülkelerinden, Suudi Arabistan, Lübnan, Mısır’dan gelenler yapıyor. Bu iş bir tür sahteciliğe doğru gidiyor.
“Bir taraftan devletin kaynak ihtiyacı var. Yabancı para getirenleri teşvik etmeye çalışıyor. Ama bunun suiistimali çok mümkün. Çünkü diyelim ki 400 bin dolarlık bir ev alınıyor, üç sene içinde satamıyor burayı ama sonra satıp başka bir ülkeye gidebiliyor.
Düzensiz göçmenlerle Suriyelilerin sayısı 10 milyonu buluyor mu?
Suriyelilerin hem AB hem Birleşmiş Milletler ile ortak çalışmalar yapılarak kayıt altına alındığını ve güncelleme yapıldığını belirten Prof. Erdoğan, Türkiye’de şu anda kayıt dışı Suriyeli sayısının 200-300 binden fazla olmadığını tahmin ettiğini ifade ediyor.
Dolayısıyla toplam Suriyeli sayısının, ikamet izni alan 100 bin kadar kişiyle birlikte yaklaşık 4 milyon olduğunu belirtiyor.
Geçici koruma statüsünün sadece kaydedildiği ilde geçerli olduğunu ifade eden Danış, “Bir Suriyeli Urfa’da kayıtlıysa İstanbul’a geldiğinde artık o kaydından faydalanamıyor. Mesela çocuğunu okula yazdıramıyor, sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor ve kolluk kuvvetleriyle karşılaşması durumunda da kaydının bulunduğu ile gönderilmesi veya bazen sınır dışı edilmesi gibi durumlarla karşılaşılabiliyor” diyor.
Danış, 10 milyon gibi bir sayının gerçekçi olmadığını söylerken Suriye nüfusunun savaş öncesi 21 milyon olduğunu hatırlatıyor.
“Bu nüfusun 6 milyon kadarı ülke dışında, mülteci konumunda. Çoğu da Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi komşu ülkelerde. 6 milyon kadarı da ülke içinde yerinden edilmiş durumda.”.
Asıl sayısı bilinmeyenler Suriyeliler dışındakiler
Prof. Erdoğan, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin nerelerde yaşadığı, yaşları, cinsiyetleri gibi demografik özelliklerinin bilindiğini; asıl bilinmeyenin Suriyeli olmayan düzensiz göçmenler olduğunu söylüyor:
“Özellikle Afganistan ve Pakistan kaynaklı, Suriyeli olmayan düzensiz göçmen akını, son yıllarda çok arttı ve bu akın devam ediyor. Türkiye Devleti sadece geçen sene bile 280 bin düzensiz göçmen yakaladı. Dolayısıyla bu konudaki sayılar hep spekülasyon meselesi oluyor.
“Benim kendi hesaplarıma göre Türkiye’de Suriyeliler dahil 6-7 milyon kadar mülteci ya da düzensiz göçmen olduğu yönünde. Türkiye’ye İran üzerinden giriş yoğun bir şekilde devam ediyor”.